Özet: Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Moskova’da yaptığı açıklamada, Rusya’nın Türkiye için enerji başta olmak üzere stratejik bir ortak olduğunu vurguladı. Bu ortaklık, Türkiye ekonomisi için hayati öneme sahip enerji kaynaklarının güvencesini sağlıyor. Ancak bu bağımlılığın Türkiye’nin dış politika manevra alanını kısıtlayabileceği de tartışılıyor.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, 2025 yılının Haziran ayının son günlerinde Moskova’da düzenlenen Türkiye-Rusya Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) toplantısının ardından kritik açıklamalarda bulundu. Bolat, Rusya Federasyonu’nun Türkiye için başta enerji olmak üzere stratejik bir ortak olduğunu ve enerji ilişkilerinin iki ülke ekonomisi için hayati bir öneme sahip olduğunu belirtti. Bakan Bolat, bu ilişkileri “damarlarımızdaki kan gibi ekonominin hayat damarı” şeklinde nitelendirdi. Bu açıklama, Türkiye’nin enerji güvenliği ve ekonomik istikrarı açısından Rusya ile olan işbirliğinin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
[IMAGE:turkey russia energy]
Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler, tarih boyunca inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Osmanlı İmparatorluğu ve Çarlık Rusyası dönemlerinden itibaren rekabet ve çatışma dönemleri yaşanmış olsa da, özellikle 20. yüzyılın sonlarına doğru ekonomik işbirliği ön plana çıkmaya başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, iki ülke arasındaki ticaret hacmi hızla artmış ve enerji sektörü bu işbirliğinin lokomotifi haline gelmiştir. Doğalgaz boru hatları projeleri ve nükleer enerji santrali inşası gibi büyük ölçekli projeler, iki ülke arasındaki ekonomik bağları daha da güçlendirmiştir.
[IMAGE:historical turkey russia relations]
Türkiye’nin enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılayan Rusya, özellikle doğalgaz tedarikinde kilit bir rol oynamaktadır. Mavi Akım ve TürkAkım gibi doğalgaz boru hatları, Rusya’dan Türkiye’ye kesintisiz gaz akışını sağlamakta ve Türkiye’nin enerji arz güvenliğine önemli katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesi, Türkiye’nin nükleer enerji alanındaki ilk adımı olup, Rusya’nın bu alandaki teknolojik desteği ile hayata geçirilmektedir. Bu projeler, iki ülke arasındaki enerji işbirliğinin sadece ticari bir ilişki olmanın ötesinde, stratejik bir ortaklık olduğunu göstermektedir.
Türkiye’nin enerji ihtiyacının önemli bir kısmını Rusya’dan karşılaması, beraberinde bazı ekonomik ve politik riskleri de getirmektedir. Enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar, Türkiye ekonomisini doğrudan etkileyebilmekte ve enflasyon üzerinde baskı yaratabilmektedir. Ayrıca, Rusya ile olan enerji bağımlılığı, Türkiye’nin dış politika manevra alanını kısıtlayabilmekte ve uluslararası arenada daha dikkatli adımlar atmasına neden olabilmektedir. Bu durum, Türkiye’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirme ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapma ihtiyacını daha da önemli hale getirmektedir.
[IMAGE:turkey energy dependency]
Küresel enerji piyasalarındaki dalgalanmalar, Türkiye ekonomisi için önemli bir risk faktörü oluşturmaktadır. Özellikle doğalgaz fiyatlarındaki artışlar, sanayi üretim maliyetlerini yükseltmekte ve tüketici fiyatlarına yansıyarak enflasyonu körüklemektedir. Bu durum, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) enflasyonla mücadele çabalarını zorlaştırmakta ve ekonomik istikrarı tehdit etmektedir. Uzmanlar, enerji fiyatlarındaki aşırı dalgalanmaların önüne geçmek için uzun vadeli enerji anlaşmalarının ve enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinin önemini vurgulamaktadır.
Türkiye, enerji bağımlılığını azaltmak ve enerji arz güvenliğini sağlamak amacıyla çeşitli alternatif enerji politikaları uygulamaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar, bu politikaların en önemli ayaklarından birini oluşturmaktadır. Güneş, rüzgar, hidroelektrik ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının potansiyelini değerlendirmek için çeşitli projeler hayata geçirilmektedir. Ayrıca, nükleer enerji alanındaki yatırımlar da devam etmekte olup, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin tamamlanmasıyla birlikte Türkiye’nin enerji üretiminde nükleer enerjinin payının artması beklenmektedir.
[IMAGE:turkey renewable energy]
Türkiye, son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptığı yatırımları önemli ölçüde artırmıştır. Özellikle güneş ve rüzgar enerjisi alanında büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye, bu kaynakları etkin bir şekilde kullanarak enerji üretimini artırmayı hedeflemektedir. Devlet teşvikleri ve özel sektörün ilgisi sayesinde, yenilenebilir enerji projelerinin sayısı hızla artmakta ve Türkiye’nin enerji portföyünde yenilenebilir enerjinin payı giderek yükselmektedir. Ancak, yenilenebilir enerji kaynaklarının sürekliliği ve depolanması gibi konularda da çözümler üretilmesi gerekmektedir.
Türkiye-Rusya enerji ilişkileri, önümüzdeki dönemde de Türkiye ekonomisi için önemli bir rol oynamaya devam edecektir. Ancak, Türkiye’nin enerji bağımlılığını azaltmak ve enerji arz güvenliğini sağlamak için daha kapsamlı ve uzun vadeli stratejiler geliştirmesi gerekmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımların artırılması, enerji verimliliğinin sağlanması ve enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi gibi önlemler, Türkiye’nin enerji sektöründe daha sürdürülebilir ve bağımsız bir yapıya kavuşmasına yardımcı olacaktır. Aynı zamanda, Rusya ile olan ilişkilerin dengeli bir şekilde sürdürülmesi ve diğer ülkelerle de enerji işbirliğinin geliştirilmesi, Türkiye’nin dış politika manevra alanını genişletecektir.
[IMAGE:future energy policies turkey]
Sonuç olarak, Bakan Bolat’ın açıklamaları Türkiye-Rusya enerji ilişkilerinin önemini vurgularken, bu ilişkinin beraberinde getirdiği risklerin de farkında olunması gerektiğini göstermektedir. Türkiye’nin enerji bağımlılığını azaltma ve enerji arz güvenliğini sağlama çabaları, ekonomik istikrarı ve dış politika bağımsızlığı açısından kritik öneme sahiptir.