Türkiye’den İsrail’e Sert Uyarı: Mescid-i Aksa Provokasyonu Kabul Edilemez

Yayınlama: 08.07.2025
A+
A-

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in Mescid-i Aksa’ya yaptığı provokatif baskın, Türkiye’nin sert tepkisine yol açtı. Dışişleri Bakanlığı, bu eylemin bölgedeki gerilimi tırmandırma amacı taşıdığını vurgulayarak, İsrail’in saldırgan politikalarını kınadı.

Türkiye’den İsrail’e Sert Tepki: “Mescid-i Aksa’ya Yönelik Provokasyonları Kınıyoruz”

Kudüs yine karıştı. İsrail hükümetinin aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, dün sabah saatlerinde Mescid-i Aksa’ya bir baskın düzenledi. Bu provokatif eylem, sadece Filistin’de değil, tüm İslam dünyasında büyük bir öfkeye neden oldu. Ankara da bu duruma sessiz kalmadı ve Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla İsrail’e çok sert bir yanıt verdi.

Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı yazılı açıklamada, “İsrail hükümetinin bir üyesinin Mescid-i Aksa’ya gerçekleştirdiği baskını şiddetle kınıyoruz. Netanyahu’nun suç ortaklarının bu eylemi, bölgedeki gerilimi daha da tırmandırmayı amaçlayan tehlikeli bir adımdır.” ifadelerine yer verildi. Açıklama, adeta bir tokat gibiydi. Peki, bu baskın neden bu kadar önemli ve Türkiye neden bu kadar sert tepki gösteriyor?

Mescid-i Aksa Baskını: Provokasyonun Ardındaki Gerçekler

Mescid-i Aksa, Müslümanlar için en kutsal üçüncü mekan. Yahudiler ise burayı Tapınak Tepesi olarak görüyor ve buranın kendileri için de kutsal olduğuna inanıyorlar. Bu nedenle, bölgede sürekli bir gerilim hakim. Özellikle İsrailli yetkililerin ve radikal grupların Mescid-i Aksa’ya yönelik provokatif eylemleri, Filistinliler için bardağı taşıran son damla oluyor.

Ben-Gvir’in baskını da bu türden bir provokasyon olarak değerlendiriliyor. Daha önce de benzer eylemlerde bulunan Ben-Gvir, aşırı sağcı söylemleri ve provokatif davranışlarıyla tanınıyor. Bu baskın, bölgedeki zaten kırılgan olan barış umutlarını daha da zedeliyor.

Türkiye’nin Tepkisi: “Uluslararası Toplum Dur Demeli”

Türkiye’nin tepkisi sadece bir kınama mesajıyla sınırlı kalmadı. Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonlarını genişletme ve Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşim faaliyetlerini sürdürme kararlarının da uluslararası hukuku hiçe sayan bir yaklaşım olduğunu vurguladı. Açıklamada, “İsrail’in işgal yoluyla topraklarını genişletmesine engel olmak ve kutsal mekanların dokunulmazlığını korumak için uluslararası toplumun kararlı bir duruş sergilemesi gerekmektedir.” denildi.

Bu açıklama, Türkiye’nin sadece Filistin’in haklarını savunmakla kalmayıp, aynı zamanda uluslararası hukukun ve kutsal mekanların korunması gerektiğine de dikkat çektiğini gösteriyor. Peki, uluslararası toplum bu çağrıya ne kadar kulak verecek? İşte asıl soru bu.

Ramazan Ayında Artan Gerilim: Yeni Bir Çatışma Mı Kapıda?

Dışişleri Bakanlığı, özellikle Ramazan ayında Mescid-i Aksa’ya yapılan bu tür provokasyonların Filistin halkı üzerindeki baskıyı artırdığı ve yeni bir çatışma sürecini tetikleyebileceği uyarısında bulundu. Geçtiğimiz yıllarda Ramazan ayında yaşanan olaylar, bu uyarının ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor.

2021 yılında Ramazan ayında Mescid-i Aksa’da yaşanan olaylar, Gazze’de büyük bir çatışmaya dönüşmüş ve yüzlerce insanın ölümüne neden olmuştu. Bu türden bir senaryonun tekrar yaşanmaması için uluslararası toplumun daha aktif bir rol oynaması gerekiyor.

Peki Bundan Sonra Ne Olacak?

Türkiye, Filistin halkının haklarını savunmaya devam edeceğini ve İsrail’in saldırgan politikalarına karşı uluslararası platformlarda sesini yükselteceğini belirtiyor. Ancak, bölgedeki gerilimin düşürülmesi ve kalıcı bir barışın sağlanması için daha fazlası gerekiyor.

Uluslararası toplumun, İsrail’e baskı yaparak yasa dışı yerleşim faaliyetlerine son vermesini ve Filistin halkının temel haklarını tanımasını sağlaması gerekiyor. Aksi takdirde, Ortadoğu’da barış ve istikrar hayalleri bir kez daha suya düşebilir. Unutmayalım ki, bu coğrafyada yaşanan her olay, sadece bölgeyi değil, tüm dünyayı etkiliyor.

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130