Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İzmir ve Bilecik’teki orman yangınlarının ardından yapılan hasar tespit çalışmalarının tamamlandığını açıkladı. Yıkık ve ağır hasarlı binaların sayısı İzmir’de 254, Bilecik’te ise 133 olarak belirlendi.
Son günlerde ülkemizi derinden sarsan orman yangınları, ne yazık ki birçok vatandaşımızın evini barkını elinden aldı. İzmir ve Bilecik’te yaşanan bu felaketin ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, bölgede yürütülen hasar tespit çalışmalarının tamamlandığını duyurdu. Bakan Kurum, İzmir’in Ödemiş ilçesinde gerçekleştirilen koordinasyon toplantısının ardından yaptığı açıklamada, yangınlardan etkilenen toplam bina sayısının 1.168 olduğunu belirtti. İzmir’de 254 binanın yıkık ya da ağır hasarlı olduğu tespit edildi. Peki, bu tespitler ne anlama geliyor? Vatandaşlar için süreç nasıl işleyecek? İşte detaylar…
Bakan Kurum’un verdiği bilgilere göre, İzmir genelinde 282 ev ve iş yerini kapsayan 254 bina, yangınlar nedeniyle kullanılamaz hale geldi. Bu, yüzlerce ailenin yuvasız kaldığı, esnafın dükkanını kaybettiği anlamına geliyor. Ödemiş’te konuştuğumuz bazı vatandaşlar, yangının bir anda her şeyi yok ettiğini, sadece canlarını kurtarabildiklerini anlattılar. “Gözümüzün önünde evimiz kül oldu, ne yapacağımızı bilemiyoruz” diyen bir teyzenin çaresizliği yürekleri dağladı.
İzmir’deki durumun vahameti Bilecik’te de kendini gösteriyor. Bakan Kurum, Bilecik’teki hasar tespit sürecinin de tamamlandığını ve 133 ev ile iş yerinin yıkık, ağır hasarlı veya tamamen yanmış durumda olduğunu açıkladı. Bu, Bilecik’te de birçok ailenin aynı kaderi paylaştığı gerçeğini ortaya koyuyor. Özellikle kırsal kesimde yaşayan ve geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan vatandaşlar, yangınla birlikte sadece evlerini değil, aynı zamanda geçim kaynaklarını da kaybetmiş durumda. Köylerde konuştuğumuz çiftçiler, “Tarlalarımız, hayvanlarımız yandı. Şimdi ne yapacağız?” sorularıyla gelecek kaygılarını dile getirdiler.
Bakan Kurum, yaptığı açıklamada, “İzmir ve Bilecik’te toplamda 415 ev ve iş yerimiz yangınlar sebebiyle ağır hasarlı olarak kayda geçmiştir” dedi ve devletin tüm imkanlarıyla afetzede vatandaşların yanında olduğunu vurguladı. Bu, yangınzedeler için bir nebze olsun umut ışığı olsa da, akıllardaki en büyük soru işareti, “Evlerimize ne zaman kavuşacağız?” oldu. Devletin bu konuda hızlı ve etkili adımlar atması, vatandaşların yeniden hayata tutunabilmesi için hayati önem taşıyor.
Bakan Kurum, afetzedelere umut veren bir açıklama yaparak, “Önümüzdeki 1-2 ay içinde inşaat faaliyetlerine başlayacağız. 1 yıl geçmeden sağlam ve güvenli evleri teslim edeceğiz” ifadelerini kullandı. Bu söz, daha önce Antalya ve Muğla’daki afet süreçlerinde verilen sözlerin tutulduğunu hatırlatarak, İzmir ve Bilecik için de aynı sürecin geçerli olacağını müjdeliyor. Ancak, geçmişte yaşanan benzer felaketlerde verilen sözlerin tutulmaması, vatandaşların bu konuda temkinli yaklaşmasına neden oluyor. Özellikle bürokratik engellerin aşılması, ihalelerin zamanında yapılması ve inşaat sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi, bu sözün tutulabilmesi için kritik öneme sahip.
Yangınların sadece İzmir ve Bilecik’te etkili olmadığı, Adana, Hatay ve Manisa’da da büyük hasara yol açtığı belirtildi. Bakan Kurum, bu illerdeki yangınlarda 24 binanın ağır hasar gördüğünü açıkladı. Bu da yangın felaketinin ülke genelinde ne kadar yaygın ve yıkıcı olduğunu gözler önüne seriyor. Yetkililer, bu bölgelerde de hasar tespit çalışmalarının devam ettiğini ve en kısa sürede gerekli yardımların yapılacağını bildirdi.
Yangınzede vatandaşlar, öncelikle barınma ihtiyaçlarının karşılanmasını, ardından da geçim kaynaklarını yeniden tesis edebilmeleri için destek bekliyor. Özellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlar, hayvanlarının telef olması ve tarlalarının yanması nedeniyle büyük bir geçim sıkıntısı yaşıyor. Devletin bu konuda acil olarak yem desteği, hayvan hibesi ve tarım kredisi gibi yardımlar yapması, vatandaşların yeniden ayağa kalkabilmesi için elzem. Ayrıca, psikolojik destek de unutulmamalı. Yangın felaketinin yarattığı travma, uzun süre etkisini gösterebilir. Bu nedenle, afetzedelere yönelik psikolojik danışmanlık hizmetlerinin sağlanması, onların yaşadıkları acıyı atlatmalarına yardımcı olacaktır.
Sonuç olarak, İzmir ve Bilecik’te yaşanan yangın felaketi, ülkemizin afetlere karşı ne kadar hazırlıksız olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Devletin, bu tür felaketlere karşı daha etkin önlemler alması, yangın söndürme kapasitesini artırması ve afetzedelere yönelik yardımları hızlandırması gerekiyor. Aksi takdirde, her yangın felaketinde aynı acıları yaşamaya devam edeceğiz.