Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in mesleki eğitim zirvesinde yaptığı açıklamalar, art arda gelen çocuk işçi ölümleriyle birleşince tepki çekti. Konya ve Batman’da yaşanan son kayıplar, Bakan Tekin’in “sektörle işbirliği” vurgusunu gölgede bıraktı.

MESEM’de Ölüm Sessizliği: Bakan Tekin’e Tepkiler Büyüyor

Ankara’da düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi”, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in sözleriyle gündeme bomba gibi düştü. Bakan Tekin, zirvede yaptığı konuşmada, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) “sektörle işbirliği” projelerine eleştirilere rağmen devam edeceğini belirtti. Ancak bu açıklamalar, aynı saatlerde Konya’dan gelen acı bir haberle adeta yankılandı: 15 yaşındaki MESEM öğrencisi Berk İvacık’ın cansız bedeni bulundu. Bu üzücü olay, daha birkaç gün önce Batman’da yaşanan ve 9 yaşındaki İsa Şimşek’in tarlada çalışırken traktörün altında kalarak hayatını kaybettiği elim kazayı akıllara getirdi.

“Eleştirilere İnat” Vurgusu Tartışma Yarattı

Bakan Tekin’in zirvede yaptığı “eleştirilere inat” vurgusu, kamuoyunda büyük bir tartışma başlattı. Özellikle sosyal medyada yükselen tepkiler, çocuk işçi ölümlerine karşı duyarsız kalındığı yönünde yoğunlaştı. Vatandaşlar, Bakan Tekin’in açıklamalarını, yaşanan acı olaylar karşısında “pişkinlik” olarak yorumladı. Reddit’te açılan bir başlıkta, “Seni eleştirmiyoruz Yusuf Tekin, öldürdüğünüz çocuk işçilerin hesabını soruyoruz!” ifadeleriyle tepkiler dile getirildi.

Konya’da hayatını kaybeden Berk İvacık’ın ve Batman’da can veren İsa Şimşek’in hikayeleri, mesleki eğitim sistemindeki sorunları bir kez daha gözler önüne serdi. Bu çocuklar, eğitim hayatlarını sürdürürken aynı zamanda ucuz iş gücü olarak görülmeleri nedeniyle ağır şartlarda çalışmak zorunda kalıyorlar. Uzmanlar, MESEM programlarının denetim mekanizmalarının yetersiz olduğunu ve iş güvenliği önlemlerinin yeterince alınmadığını belirtiyor.

Sermaye Temsilcilerine Verilen Mesaj

Zirvede en ön sıralarda oturan sermaye temsilcilerine seslenen Bakan Tekin’in, “MEB hizmetinizde” mesajı verdiği iddiaları da tepkilere neden oldu. Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran’ın “Rekabet gücünü sadece fabrika binaları değil, o fabrikada üretimi yönlendiren, emeğiyle çalışan donanımlı gençler belirliyor” sözleri, zirvenin amacını daha da netleştirdi. Eleştirilere göre, MEB’in mesleki eğitim politikaları, holding patronlarının rekabet gücünü artırmak için çocukları ölüme sürükleyen bir sisteme dönüşmüş durumda.

TÜİK Verileri Alarm Veriyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, lise çağındaki 15-17 yaş aralığındaki gençlerin iş gücüne katılım oranı giderek artıyor. 2024 yılında bu oran %24,9’a ulaşmış durumda. Bu artış, çocuk işçi ölümleri pahasına devam ediyor. Sendikalar ve sivil toplum kuruluşları, bu durumun kabul edilemez olduğunu ve çocukların eğitim haklarının korunması gerektiğini vurguluyor.

Sorumluluk Kimde?

Bu yıl içinde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumlu olduğu en az 85 çocuğun iş yerlerinde hayatını kaybettiği belirtiliyor. Buna rağmen, Bakan Yusuf Tekin’in sermaye sınıfına “eleştirilerden endişelenmeyin, tepkileri göğüsleriz, MEB hizmetinizde” mesajları vermeye devam etmesi, kamuoyunda büyük bir öfkeye yol açtı. Vatandaşlar, sosyal medya üzerinden #ÇocukİşçiCinayetleriSonaErmeli etiketiyle tepkilerini dile getiriyor.

Çözüm Ne Olmalı?

Peki, bu acı tablo nasıl değişecek? Uzmanlara göre, öncelikle MESEM programlarının denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor. İş güvenliği uzmanlarının okullarda ve iş yerlerinde düzenli denetimler yapması, çocukların sağlığını ve güvenliğini tehdit eden unsurların ortadan kaldırılması şart. Ayrıca, ailelerin bilinçlendirilmesi ve çocukların eğitim haklarının korunması için sosyal yardım programlarının yaygınlaştırılması da önemli bir adım olacaktır.

Sendikalar, MEB’in mesleki eğitim politikalarını yeniden gözden geçirmesi ve çocuk işçi sorununa kalıcı çözümler bulması gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde, bu acı olayların devam edeceği ve daha fazla çocuğun hayatını kaybedeceği endişesi taşınıyor. Unutulmamalıdır ki, her çocuk güvenli bir ortamda eğitim alma hakkına sahiptir.

Gözler MEB’de

Kamuoyunun tepkisi giderek artarken, gözler Milli Eğitim Bakanlığı’na çevrilmiş durumda. Bakan Tekin’in bu eleştirilere nasıl bir yanıt vereceği ve çocuk işçi sorununa yönelik hangi adımları atacağı merakla bekleniyor. Ancak, unutulmamalıdır ki, bu sadece MEB’in değil, tüm toplumun sorumluluğundadır. Çocuklarımızın geleceği için hep birlikte hareket etmek ve bu soruna kalıcı bir çözüm bulmak zorundayız.