Türkiye Barolar Birliği’nin yeni tarifesiyle avukatlık ücretleri arttı. Kira, boşanma, ceza davaları gibi birçok alanda avukat tutmak isteyenler daha yüksek ücretler ödeyecek.

Avukatlık Ücretleri Cep Yakacak: Dava Açmak Artık Daha Maliyetli

Türkiye’de adalet arayışı artık daha derin cepleri ilgilendiriyor. Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) güncellediği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yeni tarifeyle birlikte, avukatlık hizmetlerinin bedeli önemli ölçüde arttı. Vatandaşlar, haklarını aramak için mahkeme kapısını çalmadan önce bütçelerini gözden geçirmek zorunda kalacak.

Kira ve Tahliye Davalarında Yeni Ücretler

En çok merak edilen konulardan biri, kira davaları ve tahliye süreçlerindeki avukatlık ücretleri oldu. Yeni tarifeye göre, bir kira davası açmak isteyen ev sahibi veya kiracı, avukatına en az 30 bin lira ödemek durumunda. Eğer bu davayla ilgili bir de icra takibi başlatılması gerekiyorsa, bu tutara 9 bin lira daha ekleniyor. Tahliye davaları için belirlenen asgari ücret ise 20 bin lira olarak açıklandı. Bu ücretler, davayı kaybeden tarafın karşı tarafa ödeyeceği miktarları da belirliyor. Yani, davanızda haklı olmanız kadar, avukatlık ücretini karşılayabilecek durumda olmanız da önemli hale geldi.

Peki bu ne anlama geliyor? Özellikle büyük şehirlerde, kira artışları nedeniyle yaşanan anlaşmazlıklar ve tahliye davaları sıkça görülüyor. Yeni tarifeyle birlikte, dar gelirli vatandaşlar için avukat tutmak ve haklarını savunmak daha da zorlaşacak gibi görünüyor. Avukatlar, bu artışın enflasyon ve artan maliyetler karşısında gerekli olduğunu savunurken, vatandaşlar ise adalete erişimin zorlaşmasından endişeli.

Boşanma ve Ceza Davalarında Artış

Avukatlık ücretlerindeki artış sadece kira davalarıyla sınırlı değil. Boşanma davaları için belirlenen asgari ücret 45 bin liraya yükselirken, ağır cezalık davalarda bu rakam 65 bin lirayı buluyor. Bu artışlar, özellikle boşanma sürecinde olan ve maddi sıkıntılar yaşayan çiftler için ek bir yük oluşturacak. Ağır cezalık davalarda ise sanıkların savunma hakkı daha maliyetli hale geliyor.

Avukatlar Birliği temsilcileri, bu artışların avukatların geçimini sağlaması ve kaliteli hizmet verebilmesi için zorunlu olduğunu belirtiyor. Ancak, vatandaşlar arasında bu duruma tepkiler de yükseliyor. Özellikle sosyal medyada, “Adalet parayla mı satın alınır?” şeklinde yorumlar yapılıyor. Birçok kişi, bu artışların adalete erişimi zorlaştıracağını ve hukukun üstünlüğü ilkesine zarar vereceğini savunuyor.

Mahkeme Harçları da Cabası

Avukatlık ücretlerindeki artışın yanı sıra, mahkemelere yatırılması gereken harçlar da vatandaşların cebini yakacak. Dava açarken, delil sunarken, bilirkişi incelemesi talep ederken ödenen harçlar, dava sürecinin maliyetini daha da artırıyor. Özellikle uzun süren davalarda, bu harçlar birikerek önemli bir miktara ulaşabiliyor.

Konuyla ilgili görüştüğümüz Avukat Ayşe Demir, “Avukatlık ücretlerindeki artışın kaçınılmaz olduğunu kabul etmekle birlikte, mahkeme harçlarının da düşürülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde, adalete erişim sadece zenginlerin hakkı haline gelir” dedi. Demir, devletin bu konuda bir düzenleme yapması ve dar gelirli vatandaşlara hukuki yardım sağlaması gerektiğini vurguladı.

Vatandaş Ne Diyor?

Peki, vatandaşlar bu duruma ne diyor? Ankara’da yaşayan emekli öğretmen Ali Bey, “Kira davalarıyla ilgili bu ücretler gerçekten çok yüksek. Bizim gibi emekliler için avukat tutmak neredeyse imkansız hale geldi. Haklı olsak bile, paramız olmadığı için hakkımızı arayamayacağız” şeklinde konuştu. İstanbul’da yaşayan Ayşe Hanım ise, “Boşanma davaları zaten başlı başına stresli bir süreç. Bir de bu kadar yüksek avukatlık ücreti ödemek zorunda kalmak, insanı çaresiz bırakıyor” dedi.

Yeni tarifeyle birlikte, avukatlık ücretleri ve mahkeme harçları, vatandaşların adalete erişimini zorlaştıran önemli bir engel haline geldi. Devletin bu konuda bir düzenleme yapması ve hukuki yardım mekanizmalarını güçlendirmesi, adaletin herkes için eşit şekilde sağlanması açısından büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, “hukukun üstünlüğü” ilkesi sadece bir slogandan ibaret kalabilir.