Isparta, koruyucu aile sayısıyla örnek olurken, düzenlenen farkındalık programıyla bu önemli hizmetin önemi vurgulandı. Valimizin eşi Gülhan Erin, daha fazla aileyi bu anlamlı yolda gönül vermeye davet etti.
Isparta, son yıllarda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Koruyucu Aile Hizmeti kapsamında gösterdiği örnek duyarlılıkla adından sıkça söz ettiriyor. Öyle ki, yetişkin nüfusa oranla Türkiye’nin en fazla koruyucu ailesine sahip ili unvanını taşıyor. Bu başarısı, Cumhurbaşkanlığı Koruyucu Aile Ödülü ile taçlandırılmıştı. Bu başarının getirdiği gururla, Isparta’da koruyucu aile bilincini daha da artırmak amacıyla önemli bir adım atıldı.
Geçtiğimiz günlerde Isparta’da “Gönül Elçileri Koruyucu Aile Farkındalık Programı” düzenlendi. Program, Vali Aydın Baruş’un eşi Gülhan Erin’in himayelerinde gerçekleşti. Amaç, koruyucu aile hizmetlerinin geliştirilmesi, bu hizmetin toplum için taşıdığı önemi vurgulamak ve en önemlisi, çocukların sağlıklı bireyler olarak yetişmesinde aile ortamının ne kadar kritik bir rol oynadığını bir kez daha hatırlatmaktı.
Programa, koruyucu aileler, sosyal hizmet uzmanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Salon tıklım tıklım doluydu, insanların yüzünde umut ve heyecan vardı. Sanki herkes, bu önemli konuda elini taşın altına koymaya hazırdı.
Programda, koruyucu aile olmanın ne anlama geldiği, bu süreçte karşılaşılabilecek zorluklar ve elde edilecek mutluluklar detaylı bir şekilde ele alındı. Sosyal hizmet uzmanları, koruyucu aile olmak isteyenlerin merak ettiği soruları yanıtladı. Mevcut koruyucu aileler, kendi deneyimlerini paylaştı. Anlattıkları hikayeler, salonda duygusal anların yaşanmasına neden oldu. Bir koruyucu annenin, “Oğlum ilk geldiğinde çok içine kapanıktı, şimdi ise hayata dolu dolu bakıyor. Onun mutluluğu, benim en büyük ödülüm” sözleri, salonda büyük alkış aldı.
Programın sonunda bir konuşma yapan Gülhan Erin, sözlerine çocukların en kıymetli emanetimiz olduğunu vurgulayarak başladı. “Çocuklarımızın güvenli bir aile ortamında, sevgiyle ve şefkatle büyümeleri en büyük arzumuzdur,” dedi. Erin, koruyucu aile olmanın sadece bir çocuğun değil, aslında hepimizin geleceğine sahip çıkmak anlamına geldiğini belirtti. “Bu anlamlı yolda gönüllerini açan tüm koruyucu ailelerimize teşekkür ediyor, daha fazla ailemizi bu güzelliklere ortak olmaya davet ediyorum,” ifadeleriyle tüm katılımcılara teşekkür etti.
Gülhan Erin’in konuşması, salonda büyük bir etki yarattı. Birçok kişi, program sonrasında koruyucu aile olma konusunda daha da bilinçlendiğini ve bu konuda adım atmaya karar verdiğini dile getirdi.
Isparta’nın koruyucu aile konusundaki başarısı, Türkiye’ye örnek teşkil ediyor. Bu başarının arkasında, sadece devletin değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların da büyük bir özveriyle çalışması yatıyor. Isparta’da koruyucu aile olmak, bir sosyal sorumluluk projesi olmaktan öte, bir yaşam biçimi haline gelmiş durumda.
Peki, Isparta’yı bu konuda diğer illerden ayıran ne? Belki de bu sorunun cevabı, Isparta halkının çocuklara verdiği değerde ve onların geleceğine duyduğu inançta gizli. Isparta’da her çocuk, geleceğe umutla bakan, sağlıklı ve mutlu bir birey olarak yetişme fırsatına sahip.
Koruyucu aile olmak isteyenlerin, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerine başvurması gerekiyor. Başvuru sürecinde, ailenin maddi durumu, eğitim seviyesi, sağlık durumu ve psikolojik durumu gibi çeşitli faktörler değerlendiriliyor. Ama en önemlisi, ailenin çocuğa sevgi ve şefkat verebilecek bir ortam sunabilmesi.
Koruyucu aile olmak, kolay bir süreç değil. Ancak, bir çocuğun hayatında yaratacağı fark, her türlü zorluğa değiyor. Unutmayalım ki, her çocuk sevgiye, şefkate ve güvenli bir aile ortamına ihtiyaç duyar. Ve bu ihtiyacı karşılamak, hepimizin sorumluluğundadır.
Isparta’da düzenlenen “Gönül Elçileri Koruyucu Aile Farkındalık Programı”, bu sorumluluğu bir kez daha hatırlattı. Ve umuyoruz ki, bu program sayesinde daha fazla aile, koruyucu aile olma konusunda cesaretlenecek ve bir çocuğun hayatına dokunacaktır.
Sonuç olarak, Isparta’nın bu örnek duruşu, tüm Türkiye’ye ilham vermeli. Çocuklarımıza sahip çıkmak, geleceğimize sahip çıkmaktır. Ve bu, hepimizin ortak görevidir.