ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ve Hamas arasında ABD öncülüğünde hazırlanan barış planının ilk aşamasının imzalandığını duyurdu. Anlaşma, rehinelerin serbest bırakılmasını ve İsrail’in askerlerini belirli bir hatta çekmesini öngörüyor.
Washington, 20 Ekim 2025 – Ortadoğu’da uzun yıllardır süregelen çatışmalara son verme umuduyla atılan önemli bir adım bugün resmileşti. ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ve Hamas arasındaki barış planının ilk aşamasının imzalandığını duyurdu. Birlik Haber Ajansı (BHA) ABD Temsilcisi Yakup Diricanlı’nın aktardığı bilgilere göre, bu gelişme bölgede yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.
Başkan Trump, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, anlaşmanın detaylarına ilişkin ilk bilgileri paylaştı. Anlaşmanın öncelikli hedeflerinden birinin, bölgede tutulan tüm rehinelerin en kısa sürede serbest bırakılması olduğunu belirten Trump, İsrail’in de askerlerini üzerinde uzlaşılan bir hatta çekeceğini ifade etti. Bu adımın, taraflar arasında güvenin yeniden tesis edilmesine katkı sağlayacağı düşünülüyor.
“TÜM rehineler çok yakında serbest bırakılacak. İsrail askerlerini üzerinde anlaşmaya varılan hatta çekecek. Tüm taraflar adil bir şekilde muamele görecek.”
Trump’ın bu sözleri, anlaşmanın taraflar arasındaki hassas dengeleri gözetme amacını taşıdığını gösteriyor. Peki, bu ‘adil muamele’ tam olarak ne anlama geliyor? Henüz netleşmeyen bu detay, önümüzdeki günlerde yapılacak açıklamalarla daha da belirginleşecek.
ABD Başkanı, bu gelişmenin sadece İsrail ve Filistin için değil, aynı zamanda tüm Arap ve Müslüman dünyası, çevre ülkeler ve Amerika Birleşik Devletleri için de büyük bir gün olduğunu vurguladı. Trump’ın bu ifadesi, anlaşmanın bölgesel ve küresel etkilerinin ne kadar geniş kapsamlı olabileceğine işaret ediyor.
Bu türden bir anlaşmanın hayata geçirilmesi kolay olmadı. Uzun süren müzakereler, diplomatik girişimler ve yoğun çabalar sonucunda bu noktaya gelindi. Peki, bundan sonra ne olacak? Anlaşmanın diğer aşamaları nasıl ilerleyecek? Bu soruların cevabı, önümüzdeki günlerde yapılacak görüşmeler ve atılacak adımlarla netleşecek.
Trump, barış sürecine katkı sunan ülkelere de teşekkür etmeyi ihmal etmedi. Özellikle Katar, Mısır ve Türkiye’nin arabuluculuk çabalarına dikkat çeken Trump, “Barışı sağlayanlar kutsaldır” ifadesini kullandı. Bu sözler, uluslararası işbirliğinin önemini bir kez daha vurguluyor.
Türkiye’nin bu süreçteki rolü, özellikle dikkat çekici. Ankara’nın bölgedeki dengeleri gözeterek yürüttüğü diplomasi, anlaşmanın sağlanmasında önemli bir etken oldu. Peki, Türkiye’nin bundan sonraki süreçte nasıl bir rol üstleneceği merak konusu.
Başkan Trump, imzalanan planın “güçlü, kalıcı ve kalpsiz bir barışın temelini oluşturacağını” belirtti. Bu iddialı hedef, uzun vadeli bir barışın ancak adalet, eşitlik ve karşılıklı anlayış temelinde inşa edilebileceğine işaret ediyor. Ancak, bu hedefe ulaşmak için daha çok yol katetmek gerekiyor.
Anlaşmanın imzalanması, bölgede yaşayan milyonlarca insan için umut ışığı oldu. Yıllardır süren çatışmaların, acıların ve kayıpların ardından, nihayet barışın mümkün olabileceğine dair bir inanç doğdu. Ancak, bu inancın korunması ve güçlendirilmesi için, tüm tarafların samimi ve yapıcı bir şekilde hareket etmesi gerekiyor.
Peki, bu anlaşma sokaktaki vatandaş için ne ifade ediyor? Gazze’de yaşayan Ahmet, “Yıllardır süren bu savaşın bitmesini istiyorum. Çocuklarımın geleceği için barışa ihtiyacımız var” diyor. Tel Aviv’de yaşayan Sara ise, “Artık korku içinde yaşamak istemiyorum. Barış, hepimiz için en iyisi olacak” şeklinde konuşuyor. Bu sözler, barışın ne kadar çok arzulandığını açıkça gösteriyor.
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Ortadoğu uzmanı Prof. Dr. Elif Yılmaz, “Bu anlaşma, olumlu bir başlangıç. Ancak, kalıcı bir barış için daha çok çaba göstermek gerekiyor. Özellikle, ekonomik kalkınma, eğitim ve sosyal adalet gibi alanlarda adımlar atılması şart” diyor. Yılmaz’ın bu sözleri, barışın sadece silahların susmasıyla değil, aynı zamanda hayatın her alanında iyileşme sağlanmasıyla mümkün olabileceğine işaret ediyor.
Sonuç olarak, Trump’ın Ortadoğu’da barış için attığı bu adım, umut verici bir başlangıç. Ancak, kalıcı bir barışın sağlanması için daha çok çaba, sabır ve kararlılık gerekiyor. Bölgedeki tüm aktörlerin, bu sürece yapıcı bir şekilde katkı sağlaması, barışın kalıcı olması için hayati önem taşıyor. Aksi takdirde, bu umut ışığı da sönebilir.