Ayasofya, yapay zeka destekli yeni güvenlik sistemiyle daha da güvende. Minarelerden kubbeye uzanan restorasyon çalışmaları titizlikle sürdürülüyor, ziyaretçilerin yoğun ilgisi devam ediyor.
İstanbul’un kalbinde, asırlardır dimdik ayakta duran Ayasofya, şimdi de teknolojiyle güçlendiriliyor. 24 Temmuz 2020’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla yeniden ibadete açılan ve bu yıl 5. yılını geride bırakan Ayasofya, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın titiz çalışmalarıyla korunuyor. Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un açıklamalarına göre, bu eşsiz miras sadece fiziki güvenlik önlemleriyle değil, yapay zeka destekli sistemlerle de gözetim altında.
Ayasofya’nın korunması için artık daha akıllı bir sistem devrede. Bakan Ersoy, camide görev yapan 300 güvenlik görevlisine ek olarak, yapay zeka destekli bir güvenlik sisteminin kurulduğunu belirtti. Cami içinde ve çevresindeki kamera sayısının artırılmasıyla birlikte, olası sorunlara anında müdahale imkanı sağlanıyor. “Yaşanmasını istemeyiz ama” diye ekliyor Ersoy, “olası bir olumsuz durumda ekranlar personele hemen uyarı veriyor ve güvenlik görevlileri anında müdahale edebiliyor.” Yani, Ayasofya’da artık her hareket daha yakından takip ediliyor, potansiyel tehlikeler daha hızlı tespit ediliyor.
Sadece güvenlik önlemleri değil, Ayasofya’nın restorasyonu da büyük bir titizlikle devam ediyor. Çalışmalar, koruma, onarım ve güçlendirme olmak üzere üç ana başlık altında yürütülüyor. İlk etapta, mimari elemanlarda tespit edilen hasarlar giderilmiş, ahşap, sıva ve mermer yüzeylerdeki bozulmalar onarılmış. Ziyaretçilerin yoğun ilgisi göz önüne alınarak, yapıya zarar verilmesini engellemek için bariyerler yerleştirilmiş ve uyarılar konulmuş. İç narteks çıkışına şeffaf kapamalar yapılarak hassas yüzeyler koruma altına alınmış. Galeri katı onarılmış, elektrik ve mekanik altyapı yenilenmiş.
Ayasofya’nın sadece görünen yüzeyi değil, yeraltı da mercek altında. Bakan Ersoy, “Ayasofya-i Kebir’in çok katmanlı ve karmaşık bir yeraltı kısmı da var. Bu bölümlerin temizliği için ilk etapta etüt ve temizleme çalışmalarını tamamladık” dedi. Külliyenin bütünlüğünü vurgulamak amacıyla III. Mehmet, II. Selim, III. Murat türbeleri ile Sıbyan Mektebi ve Muvakkithane’nin restorasyonları da tamamlanmış.
Restorasyonun ikinci etabında ise minareler ve kubbede önemli adımlar atılıyor. 2023 yılında başlayan bu etapta, II. Beyazıd Minaresi’nin söküm ve güçlendirme çalışmaları devam ediyor. Minare platformunun üzerine iskele kurularak minare sökümü yapılmış, statik projesine uygun olarak güçlendirme ve taş imalatları gerçekleştiriliyor. Ana kubbeyle ilgili olarak uzmanlar, bu yapının güçlendirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmiş. Kubbenin dış yüzeyindeki kurşun kaplamanın yenilenmesi ve güçlendirme çalışmalarının yapılması planlanıyor.
Peki, bu çalışmalar mozaiklere zarar verir mi? Elbette, bu konuda da gerekli önlemler alınıyor. Kubbedeki hassas mozaiklerin zarar görmemesi ve çalışmaların sağlıklı yürütülmesi için, kubbe üzerine çelik konstrüksiyon ve koruyucu brandadan geçici bir örtü sistemi kurulmuş durumda. Ayrıca, iç mekandaki mozaik restorasyonları için 43,5 metre yüksekliğinde, ibadetleri aksatmayacak şekilde bir çelik platform sistemi inşa edilecek ve çalışmaların hızlanması için kule vinç kullanılacak.
Restorasyon çalışmalarında deprem güvenliği de en önemli önceliklerden biri. Ana kubbe ve yarım kubbelerde bütünsel güçlendirme yapılacak, kurşun kaplamaların onarımı ve değişimi gerçekleştirilecek. Bakan Ersoy, “Kubbede yapılacak olan güçlendirme, kurşun değişimleri, mozaik konservasyonu ile minare ve cephe onarımları gibi gerekli müdahaleler tamamlandıktan sonra yapılan geçici çelik konstrüksiyon çatı örtüsü, platform ve kule vinç kurulduğu yöntem ile sökülerek kubbenin restorasyon çalışmaları tamamlanacaktır” diye konuştu.
Çalışmaların bilim heyeti denetiminde ilerlediğini vurgulayan Ersoy, Prof. Dr. Can Binan, Prof. Dr. Asnu Bilban Yalçın, Prof.Dr. Ahmet Güleç, Prof.Dr. Hasan Fırat Diker, Doç. Dr. Mehmet Selim Ökten gibi alanında uzman isimlerin bu heyette yer aldığını belirtti. Ersoy, “Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde yürütülen çalışmalar yalnızca bir restorasyon değil, aynı zamanda mühendislik, sanat ve bilimin buluştuğu büyük bir koruma seferberliğidir” dedi.
Ayasofya, yeniden ibadete açıldığı günden bu yana hem yerli hem de yabancı turistlerin akınına uğruyor. Bakan Ersoy, “5 yıllık süreç içerisinde yaklaşık 40 milyona yakın kişi Ayasofya’yı ziyaret etti. Avrupa’daki küçük nüfuslu ülkeleri dikkate aldığımızda; Ayasofya 5 yılda 4-5 ülke nüfusu kadar ziyaretçiyi misafir etti. Bu durum bizim için ayrıca bir gurur vesilesidir” ifadelerini kullandı.
Ayasofya’nın gelecek nesillere en güçlü şekilde aktarılacağını dile getiren Bakan Ersoy, “Çalışmalarımızı tamamladığımızda, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, inşallah tüm ihtişamıyla eskisinden de daha güçlü bir yapısal bütünlükle ziyaretçilerini ağırlamaya devam edecektir” dedi. Bu sözler, Ayasofya’nın sadece bir tarihi yapı değil, aynı zamanda bir miras, bir emanet olduğunun altını çiziyor.
Konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür eden Bakan Ersoy, bu ulvi göreve katkı sunan Vakıflar Genel Müdürlüğü başta olmak üzere tüm kurumlar, akademisyenler ve emeği geçen herkese teşekkürlerini iletti. Ayasofya, dün olduğu gibi bugün de tüm ihtişamıyla ayakta durmaya, gelecek nesillere ilham vermeye devam edecek.