Yeşil Vatan’ın Sessiz Çığlıkları: Ormanlar Neden Yanıyor?

Yayınlama: 09.09.2025
A+
A-

Prof. Dr. Zakir Avşar’ın yazısında orman yangınlarının nedenleri ve alınması gereken önlemler ele alınıyor. İklim krizi ve insan ihmallerinin yanı sıra, orman işçisi sayısındaki yetersizlik de vurgulanıyor.

Yeşil Vatan’ın Sessiz Çığlıkları: Ormanlar Neden Yanıyor?

Özet: Prof. Dr. Zakir Avşar, “Yeşil Vatan Yanarken Sessiz Çığlıklar” başlıklı yazısıyla, artan orman yangınlarına dikkat çekerek, iklim krizi ve insan faktörünün bu felaketlerdeki rolünü vurguluyor. Avşar, orman yangınlarıyla mücadelede yetersiz personel sayısına da dikkat çekerek, alınması gereken önlemleri sıralıyor.

Ankara – Yine yaz geldi, sıcaklar arttı ve ne yazık ki, o tanıdık, içimizi karartan görüntüler ekranlara yansıdı: Orman yangınları. Antalya’dan İzmir’e, Muğla’dan Hatay’a yayılan alevler, hepimize “Yeşil vatan yanıyor!” alarmını veriyor. Prof. Dr. Zakir Avşar, “Yeşil Vatan Yanarken Sessiz Çığlıklar” başlıklı yazısıyla bu acı gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi.

Ormanlar Neden Alev Alev?

Avşar, yazısında Dr. Murat Yılmaz’ın kıymetli ormancılarla yaptığı görüşmelere de değiniyor. Öz Orman İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan ve ekibiyle “Yeşil vatan neden yanıyor, neler yapılmalı?” sorusu etrafında yapılan sohbetler, yangınların ardındaki nedenleri ve çözüm önerilerini ortaya koyuyor. Unutmamalıyız ki, bu toprakları korumak için canını feda eden, şehit olan 145 ormancımız var. Onların anısına, bu felaketleri durdurmak için daha fazla çaba göstermeliyiz.

Orman yangınlarıyla mücadele eden kahramanlarımızı düşündüğümüzde, akla ilk olarak 25 bin orman işçisi ve 131 bin eğitimli gönüllü geliyor. Gökyüzünde, onlarca uçak ve helikopterle adeta bir kurtarma filosu oluşturulmuş durumda. Ancak, yangınların söndürülmesinde en büyük rol, yine de kara unsurlarına düşüyor. Çünkü orman, düz bir arazi değil; engebeler, dağlar, tepelerle dolu. Araçların giremediği yerlerde, insan gücü hayati önem taşıyor. Orman işçisi, itfaiyeci değil; bu, farklı bir uzmanlık alanı. Bu konuda önemli adımlar atılmış olsa da, görünen o ki, daha katedilecek çok yol var.

Yetersiz Personel Sayısı: Yangınlara Davetiye mi?

Her ne kadar sayısal olarak orman işçisi sayısı fazla gibi görünse de, orman varlığımızın büyüklüğü ve risk altındaki bölgelerin genişliği düşünüldüğünde, bu sayı yetersiz kalıyor. Öz Orman İş Sendikası Genel Başkanı Settar Arlan’ın verdiği bilgilere göre, 774 gözetleme kulesinde 24 saat görev yapan 2328 kişi, 1786 arazözde görevli 3572 şoför ve diğer ilk müdahale araçları ile iş makinelerinde çalışanlar da hesaba katıldığında, aslında arazide yangınla fiilen mücadele edecek personel sayısı sadece 12.537 kişi. Yani, havadan müdahalede ve araç-teçhizat konusunda bir sorun olmasa da, nitelikli orman işçisi ihtiyacı had safhada.

Orman Yangınlarının Acı Bilançosu

Unutmayalım ki, bir orman yandığında sadece ağaçlar yanmıyor. Toprağın bereketi, kuşların yuvası, böceklerin yaşam döngüsü, akarsuların dengesi, dağların sessizliği… Her şey kül oluyor. Bir orman yangını, binlerce canlı türünün geleceğini karartıyor. O orman, aynı zamanda çocuklarımıza nefes olan oksijen deposu, toprağı sellerden koruyan bir kalkan, iklimin dengesini sağlayan bir unsur. Bu nedenle, bir ormanın yanması, sadece bir çevre haberi değil, milletimizin geleceğiyle ilgili en önemli meselelerden biri.

Neden Bu Kadar Çok Yangın? İklim Krizi mi, İnsan İhmali mi?

Son yıllarda, yoğun tedbirlere ve mücadeleye rağmen, orman yangınlarının sıklığı ve büyüklüğü neden artıyor? Bu sorunun cevabı, aslında hepimizin bildiği gerçeklerde saklı. Birincisi, iklim krizi. Yazlar uzuyor, sıcak hava dalgaları yaygınlaşıyor, nem oranı düşüyor, kuraklık artıyor. Hava sıcaklığı 40 dereceyi aştığında ve rüzgâr kuvvetli estiğinde, küçücük bir kıvılcım bile yüzlerce hektarı kül edebiliyor.

Ancak, işin bir başka boyutu da var: İnsan eli. Atılan bir sigara izmariti, piknik sonrası söndürülmeyen bir mangal, bilinçsizce bırakılan cam şişeler, anız yakmak, orman giriş yasaklarına uymamak… Ne yazık ki, orman yangınlarının çok büyük bir bölümü insan ihmaliyle başlıyor. Bu acı gerçek, hepimizin daha dikkatli ve sorumlu davranması gerektiğini gösteriyor.

Teknoloji mi, İnsan mı? Mücadelede Hangisi Daha Önemli?

Türkiye, geçmişte yangınlara müdahalede zorluklar yaşarken, bugün teknolojiye dayalı yeni bir mücadele hattı kurdu. İnsansız hava araçlarıyla yangınlar izleniyor, gözetleme kulelerinden kameralarla erken uyarı alınıyor, müdahale süreleri kısalıyor, hava araçlarıyla geniş alanlara hızla müdahale ediliyor. Bu sayede, çok daha büyük felaketlerin önüne geçiliyor, yangınlar kontrol altına alınabiliyor. Ancak unutmayalım ki, her şey teknoloji değil. Esas kahramanlar, bu teknolojiyi kullananlar ve canı pahasına alevlerle mücadele eden orman işçileri, köylüler, gönüllüler. Onların emeği, fedakarlığı, cesareti, yangınlara karşı en güçlü kalkanımız olmaya devam ediyor.

Ormanlar Hepimizin: Sorumluluk Bize Ait

Orman yangınlarıyla mücadele, sadece orman teşkilatının, işçisinin ya da ilgili bakanlıkların görevi değil. Bu ülkenin her ferdi, ormanın bir parçasıdır ve yangınlara karşı sorumluluğu vardır. Yanan her orman, sadece doğanın değil, bizim de kaybımızdır. Orman, milletimizin bağımsızlığı kadar önemli bir değerdir; toprağımızı, suyumuzu, havamızı korur, çocuklarımızın geleceğini güvence altına alır. Bu yüzden, ormanlara sahip çıkmak, ülkeye sahip çıkmaktır.

Yangın Sonrası Ne Yapmalı? İmara İzin Vermeyin!

Yangın sonrası yaşanan en önemli hatalardan biri, yanan alanların imara açılacağı söylentileri veya bu alanların betonlaşmasına yönelik girişimlerdir. Anayasamız ve ilgili yasalarımız çok açık: Yanan orman alanları, orman vasfını korur ve başka bir amaçla kullanılamaz. Bu kural, gelecek nesiller için ormanların korunmasının en temel güvencesidir. İmar faaliyetlerinin yangına hassas alanlardan uzaklaştırılması, yapılaşmanın sınırlandırılması ve tampon alanların oluşturulması hayati önem taşıyor. İHA ve uydu verileriyle yangın risk haritalarının sürekli güncellenmesi, yerel halkın yangınla mücadelede eğitilmesi, orman köyleri çevresinde yangına dayanıklı bitki türleri ile koruyucu şeritlerin oluşturulması gerekiyor. Ayrıca, yangın sezonlarının uzamasına karşı personel, ekipman ve hava araçları kapasitesinin esnek planlanması ve yanan alanların imara açılmaması için sıkı denetimlerin sürdürülmesi gerekiyor. Yangına dayanıklı ağaçların dikilmesi ve ormanların buna uygun hale getirilmesi de unutulmamalı.

Doğanın İyileşme Gücüne İnanalım

Yangından sonra, doğanın kendini onarması için sabırlı olmak ve ekolojik restorasyon süreçlerine saygı göstermek gerekiyor. Çünkü ormanlar, kendini yenileme kabiliyetine sahiptir. Toprağın altındaki kö

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130