Rize’nin Pazar ilçesinde Karadeniz’de yaygınlaşmaya başlayan kafes balıkçılığına karşı halk ayaklandı. Deniz ekosistemine vereceği zararlar nedeniyle endişelenen Pazar halkı, yetkililere seslenerek bu uygulamaya izin vermeyeceklerini belirtti.
Rize’nin Pazar ilçesinde, Karadeniz’in hırçın dalgaları bu kez farklı bir feryada ev sahipliği yapıyor. Mesele ne bir fırtına, ne de balıkçıların ağlarına takılan umutsuzluk… Bu kez dertleri, denizlerinin geleceği. Son günlerde gündeme gelen kafes balıkçılığı, Pazar’da yaşayanların yüreğine bir endişe tohumu ekti. Kimileri için ekonomik bir umut kapısı olarak görülen bu yöntem, Pazar halkı için ise denizlerinin sonu anlamına geliyor.
Kafes balıkçılığı, denizde belirli bir alana kurulan ağ kafesler içerisinde balık yetiştiriciliği yapılması esasına dayanıyor. İlk bakışta balık üretimini artırmak, yıl boyunca düzenli balık tedariki sağlamak gibi avantajları var gibi görünse de, madalyonun diğer yüzü hiç de iç açıcı değil. Özellikle Karadeniz gibi hassas ekosistemlere sahip bölgelerde, bu yöntemin potansiyel zararları oldukça yüksek.
Peki, Pazar halkını bu kadar endişelendiren ne? Cevap basit: Denizlerinin kirlenmesi korkusu. Kafes balıkçılığının beraberinde getirdiği balık dışkısı ve yem atıkları, deniz dibinde bir çamur tabakası oluşturuyor. Bu durum, denizdeki oksijen seviyesini düşürerek deniz yaşamını tehdit ediyor. Sadece balıklar değil, denizanasından yengecine, midyesinden deniz yıldızına kadar tüm canlılar bu durumdan olumsuz etkileniyor.
Bir de işin hastalık boyutu var. Yoğun balık popülasyonu, hastalıkların hızla yayılmasına zemin hazırlıyor. Bu hastalıklarla mücadele için kullanılan ilaç ve kimyasallar ise deniz ekosistemine geri dönüşü olmayan zararlar veriyor. Düşünün, her yaz binlerce turisti ağırlayan o güzelim sahiller, kötü koku ve kirlilik nedeniyle cazibesini kaybediyor. Esnafından pansiyoncusuna, lokantasından çay ocağına kadar herkes bu durumdan etkileniyor.
Pazar’da konuştuğumuz balıkçı Ali Kaptan, “Biz denizimizle yaşıyoruz. Dedelerimiz de böyle yaşadı, biz de böyle yaşıyoruz. Denizimiz olmazsa biz de olmayız. Kafes balıkçılığı denizimizi öldürürse, bizi de öldürür” diyor. Ali Kaptan gibi düşünen birçok Pazar sakini, bu konuda kararlı olduklarını dile getiriyor. “Denizimizi kirletmelerine izin vermeyeceğiz!” sözleri, adeta Pazar’ın ortak sloganı haline gelmiş durumda.
Yerel balıkçılar da dertli. Kafes balıkçılığı, onların av sahalarını daraltarak geçimlerini zorlaştırıyor. “Eskiden ağ attığımız yerlerde şimdi kafesler var. Balık tutacak yer kalmadı” diye yakınıyorlar. Bu durum, sadece balıkçıları değil, onların ailelerini de derinden etkiliyor.
Konuyla ilgili olarak Rize İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileriyle görüştük. Yetkililer, kafes balıkçılığının kontrollü bir şekilde yapılması durumunda çevresel etkilerinin minimize edilebileceğini belirtiyor. Ancak Pazar halkı, bu konuda ikna olmuş değil. Onlar için denizlerinin geleceği, her türlü ekonomik çıkardan daha önemli.
Pazar Belediye Başkanı Ahmet Balcı ise, “Halkımızın endişelerini anlıyoruz. Biz de denizimizin korunması gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda tüm paydaşlarla bir araya gelerek en doğru kararı vereceğiz” açıklamasında bulundu.
Pazar’da kafes balıkçılığı tartışması şimdilik devam ediyor. Halkın tepkisi, yetkilileri harekete geçirmeye yetecek mi, yoksa Pazar’ın güzelim sahilleri kafeslerle mi dolacak, bunu zaman gösterecek. Ancak Pazar halkı, denizlerini korumak için ellerinden geleni yapmaya kararlı. Onlar için deniz, sadece bir su birikintisi değil, hayatlarının ta kendisi.
Unutmamak gerekir ki, Karadeniz sadece Pazar için değil, tüm Türkiye için önemli bir değer. Bu değeri korumak, hepimizin sorumluluğu. Umarız, yetkililer bu sorumluluğun bilinciyle hareket eder ve Pazar halkının sesine kulak verir.