Gazze’den gelen haberler yürekleri dağlıyor. Açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı her geçen gün artarken, uluslararası yardım kuruluşları bölgedeki insani krize dikkat çekiyor.
ANKARA (BHA) – Gazze’den gelen son haberler, bölgedeki durumun vahametini gözler önüne seriyor. Gazze Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre, açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı giderek artıyor. Birleşmiş Milletler’in de desteklediği Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) tarafından yapılan açıklamalar, durumun ciddiyetini bir kez daha ortaya koydu. Gazze’de kıtlık ilan edildikten sonra, maalesef 367 kişi, bunların 131’i çocuk, açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybetti.
IPC’nin yayınladığı rapor, Gazze’deki durumun ne kadar kritik olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Raporda, 15 Ağustos 2025 itibarıyla Gazze kentindeki kıtlığın, en yüksek alarm seviyesi olan 5. seviyede olduğunun kanıtlarla doğrulandığı belirtiliyor. Bu, kelimenin tam anlamıyla bir felaket senaryosu demek. İnsanlar açlıktan ölüyor, çocuklar yetersiz beslenmeden dolayı hastalanıyor ve bölgede temel yaşam koşulları tamamen ortadan kalkmış durumda.
Raporda, 22 aydır süren çatışmaların Gazze Şeridi’nde yarım milyondan fazla insanı açlık, yoksulluk ve ölümle karşı karşıya bıraktığı vurgulanıyor. Düşünün, yarım milyondan fazla insan… Bu, bir şehrin, hatta bir ülkenin nüfusu demek. Ve bu insanlar, hayatta kalmak için her gün mücadele ediyor.
İsrail’in saldırıları ve insani yardım girişlerini engelleyen ablukası altında Gazze, adeta bir açık hava hapishanesine dönmüş durumda. Bölgede su, ilaç, tıbbi gereçler ve hijyen malzemeleri bulunamıyor. Özellikle çocuklar, bu durumdan en çok etkilenenler arasında. Açlıktan ölümler hızla artıyor ve bu durum, hem yerel hem de uluslararası kamuoyunda büyük tepkilere neden oluyor. Birçok çevre, İsrail’in “açlığı ve susuzluğu silah olarak kullandığını” dile getiriyor. Bu iddialar, bölgedeki insani dramın boyutunu daha da derinleştiriyor.
Gazze’deki durumun ciddiyetini anlamak için, buradaki insanların yaşadığı zorlukları gözümüzde canlandırmamız gerekiyor. Temiz suya ulaşmak, bir parça ekmek bulmak, hasta olduklarında tedavi olmak… Bunlar, bizim için belki de sıradan şeyler. Ama Gazze’de yaşayanlar için, bunlar hayatta kalma mücadelesinin en temel unsurları haline gelmiş durumda.
Sivil altyapıyı hedef alan İsrail ordusu, Gazze’nin yüzde 88’ini yerle bir etti. Evler, okullar, hastaneler… Hepsi enkaza dönmüş durumda. İnsanlar, enkaz yığınları arasında sevdiklerini arıyor, hayatta kalmaya çalışıyor. Sürgün emirleriyle yerlerinden edilen Filistinliler, sık sık bulundukları bölgelerde hedef alınıyor. Yaklaşık 2,3 milyon nüfuslu Gazze’de, yerinden edilenlerin sayısı 2 milyona ulaşmış durumda. Birçok kişi, defalarca yer değiştirmek zorunda kaldı. Düşünün, evinizden, yurdunuzdan defalarca sürülmek… Bu, travmatik bir deneyim olmalı.
Filistinliler, temel ihtiyaçlardan yoksun şekilde derme çatma çadırlarda veya aşırı kalabalık ortamlarda yaşam mücadelesi veriyor. Hijyen eksikliği nedeniyle bulaşıcı hastalıklar hızla yayılıyor. İsrail ordusu ise düzenlediği günlük saldırılarla barınma noktalarını ve çadırları bombalamaya devam ediyor. Bu durum, bölgedeki insani krizi daha da derinleştiriyor.
7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında en az 63 bin 633 kişi yaşamını yitirdi, 160 bin 914 kişi yaralandı. 18 Mart’tan itibaren ateşkesin bozulmasıyla düzenlenen saldırılarda ise 11 bin 502 kişi öldü, 48 bin 900 kişi yaralandı. Bu rakamlar, Gazze’deki insanlık dramının boyutunu gözler önüne seriyor. Her bir sayı, bir can, bir hayat, bir umut demek. Ve bu umutlar, savaşın acımasızlığına yenik düşüyor.
Gazze’deki durum, uluslararası toplumun acil müdahalesini gerektiriyor. Bölgeye insani yardım ulaştırılması, yaralıların tedavi edilmesi ve yerinden edilenlerin yeniden yerleştirilmesi için acil adımlar atılması gerekiyor. Aksi takdirde, Gazze’de yaşanan insanlık dramı daha da derinleşecek ve telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açacaktır. Unutmayalım ki, Gazze’de yaşananlar, sadece bir bölgenin sorunu değil, tüm insanlığın sorunudur. Bu soruna sessiz kalmak, insanlık değerlerine ihanet etmek anlamına gelir.
Peki, bizler bu duruma nasıl sessiz kalabiliriz? Gazze’deki insanların çığlıklarını nasıl duymazdan gelebiliriz? Uluslararası kamuoyunun, bu sorulara acil cevaplar bulması gerekiyor. Gazze’ye yardım eli uzatmak, insanlığımızı kurtarmak anlamına geliyor.