İletişim Başkanı Burhanettin Duran, İsrail’in Gazze’deki gazetecilere yönelik saldırılarını şiddetle kınadı. Duran, bu saldırıların basın özgürlüğüne ve insanlık değerlerine yönelik bir tehdit olduğunu vurgulayarak, uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı.
Özet: İletişim Başkanı Burhanettin Duran, İsrail’in Gazze’deki gazetecilere yönelik saldırılarını şiddetle kınadı. Duran, bu saldırıların basın özgürlüğüne ve insanlık değerlerine yönelik bir tehdit olduğunu vurgulayarak, uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı.
Ankara, 25 Ağustos 2025 – İletişim Başkanı Burhanettin Duran, bugün yaptığı yazılı açıklama ile İsrail’in Gazze Şeridi’nde görev yapan gazetecilere yönelik artan saldırılarına sert bir şekilde tepki gösterdi. Sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, Duran, hayatını kaybeden basın mensupları ve Filistinliler için başsağlığı dileklerini iletti. Duran’ın açıklamaları, bölgedeki gerginliğin ve gazetecilerin karşı karşıya kaldığı zorlu koşulların vahametini bir kez daha gözler önüne serdi.
Duran, açıklamasında İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayarak savaş suçu işlediğini vurguladı. “İsrail, insanlık ve savaş suçlarına bir yenisini daha ekledi. Basın özgürlüğü ve insanlık değerleri, soykırımın gölgesinde, masumların çığlıkları arasında bir kez daha hedef alındı,” diyen Duran, İsrail’in gazetecilere yönelik sistematik saldırılarının gerçeğin duyurulmasını engelleme amacını taşıdığını belirtti. Bu durum, bölgedeki olayların dünya kamuoyuna aktarılmasının ne denli zorlaştığını gösteriyor.
Gazze’de görev yapan gazeteciler, hem can güvenliklerini korumak hem de haber yapma görevlerini yerine getirmek gibi iki zorluğun arasında sıkışmış durumda. Elektrik kesintileri, internet erişiminin kısıtlanması ve sürekli bombardıman altında olmaları, habercilik faaliyetlerini neredeyse imkansız hale getiriyor. Ancak buna rağmen, Gazze’deki gazeteciler, dünyanın geri kalanına gerçekleri ulaştırmak için büyük bir özveriyle çalışmaya devam ediyor.
İletişim Başkanı Duran, uluslararası toplumun bu duruma sessiz kalmaması gerektiğini vurgulayarak, “Vicdan sahibi herkesin, uluslararası toplumun ve kuruluşların artık daha güçlü tepki göstermesi, insanlık tarihine kara bir sayfa olarak yazılan bu soykırımı derhal durdurması gerekmektedir,” ifadelerini kullandı. Duran, insanlığın bu ağır vebali taşımakta zorlandığını belirterek, katledilen basın mensuplarına ve Filistinlilere rahmet diledi. Gazze’deki zulmü dünyaya duyurmaya çalışan tüm basın mensuplarını ise saygıyla selamladı.
Peki, uluslararası toplum bu çağrıya ne kadar kulak verecek? Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşların İsrail’e yönelik daha somut adımlar atıp atmayacağı merak konusu. Zira, sadece kınama mesajları yayınlamak, Gazze’deki durumu değiştirmeye yetmiyor. Bölgedeki sivil halkın ve basın mensuplarının korunması için daha etkin mekanizmaların devreye sokulması gerekiyor.
Gazze’de yaşananlar, sadece bir coğrafi bölgenin sorunu değil, aynı zamanda tüm dünyanın ortak sorumluluğu. Basın özgürlüğünün kısıtlanması, gerçeğin karartılması anlamına gelir. Gazetecilerin canları pahasına gerçeği arayışında olması, bu mesleğin ne kadar kutsal olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Ancak, bu kutsal görevi yerine getirmeye çalışan gazetecilerin korunması, uluslararası hukukun ve insanlık vicdanının bir gereği.
Duran’ın açıklamaları, Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetini ve Gazze halkının yanında olduğunu bir kez daha gösteriyor. Ancak, sorunun çözümü için daha geniş bir uluslararası işbirliğine ihtiyaç var. Aksi takdirde, Gazze’de yaşanan insanlık dramı ve basın özgürlüğüne yönelik saldırılar devam edecek gibi görünüyor.
Unutulmamalıdır ki, bir yerde basın susturuluyorsa, orada insanlık da suskunluğa mahkum ediliyor demektir.