KKTC’deki Güngör Katı Atık Depolama Tesisi’nde çıkan yangın, bölge halkını zehirli dumanla boğuşmaya itti. Tesisin vahşi depolama alanı haline geldiği ve halk sağlığını tehdit ettiği belirtiliyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) gelen haberler iç açıcı değil. Güngör Düzenli Katı Atık Depolama Tesisi, yine yangınla gündemde. Bildiğiniz gibi, “düzenli” kelimesi buradaki durumu pek yansıtmıyor. Zira uzmanlar, tesisin kontrolden çıkmış, vahşi bir depolama alanına dönüştüğünü söylüyor. Bu da demek oluyor ki, bölge halkı bir kez daha zehirli duman solumak zorunda kalıyor.
Yangınlar sadece manşetlerdeki bir haber değil, bölge halkının bizzat yaşadığı, soluduğu bir gerçeklik. Özellikle rüzgarın etkisiyle yayılan duman, çevre köylerde yaşayanların hayatını olumsuz etkiliyor. Pencere açmak, temiz hava almak bir lüks haline gelmiş durumda.
Peki bu dumanın içinde ne var? Uzmanlar, yanan plastikler, kimyasal atıklar ve diğer çöplerden kaynaklanan zehirli gazların solunum yolu hastalıklarına, alerjik reaksiyonlara ve uzun vadede daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği konusunda uyarıyor. Yani sadece “duman kokuyor” deyip geçemiyoruz.
Bir doktor arkadaşımla konuştum, durumu şöyle özetledi: “Bu yangınlar, kronik solunum yolu rahatsızlığı olanlar için tam bir kabus. Astım hastaları, KOAH’lılar için durum çok daha kritik. Özellikle çocuklar ve yaşlılar daha fazla risk altında.”
Güngör’deki bu son yangın, KKTC’deki atık yönetimi konusundaki eksiklikleri bir kez daha gözler önüne serdi. “Düzenli” denilen bu depolama tesisinin aslında ne kadar düzensiz olduğu, çıkan yangınlarla ayan beyan ortada. Vahşi depolama, çöplerin ayrıştırılmadan, kontrolsüz bir şekilde yığılması demek. Bu da yangın riskini artırıyor ve çevre kirliliğine davetiye çıkarıyor.
Daha önce de defalarca benzer olaylar yaşandı. Her seferinde “önlem alınacak” denildi, ama görünen o ki, somut adımlar atılmadı. Halk, artık sadece yangın söndürme çalışmalarını değil, kalıcı çözümleri görmek istiyor.
Bölgede yaşayan bir tanıdığıma ulaştım. İsmini vermek istemeyen bir vatandaş, telefonda şunları söyledi: “Artık bıktık usandık. Her yaz aynı dert. Evde klimayı açıp, pencereleri kapatıp oturmaktan nefret ediyoruz. Çocuklarımız dışarıda oynayamıyor. Bu resmen bizim hayatımızı çalmak demek.”
Başka bir vatandaş ise sosyal medyadan tepkisini dile getirmiş: “Yine Güngör yanıyor! Bu kaçıncı yangın? Yetkililer ne zaman harekete geçecek? Biz zehir solumaktan ne zaman kurtulacağız?”
Uzmanlar, atık yönetimi konusunda acil önlemler alınması gerektiğini vurguluyor. Öncelikle, Güngör’deki depolama tesisinin rehabilite edilmesi, çöplerin ayrıştırılması ve geri dönüşümün teşvik edilmesi gerekiyor. Ayrıca, yangın riskini azaltmak için düzenli olarak denetimler yapılmalı ve güvenlik önlemleri artırılmalı.
Çevre örgütleri ise daha radikal çözümler öneriyor. Atık üretimini azaltmak, kompostlama yöntemlerini yaygınlaştırmak ve alternatif enerji kaynaklarına yönelmek gibi uzun vadeli stratejilerin hayata geçirilmesi gerektiğini savunuyorlar.
Sonuç olarak, Güngör’deki yangın sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir halk sağlığı sorunudur. Yetkililerin bu konuda daha duyarlı olması, somut adımlar atması ve halkın sağlığını koruması gerekiyor. Aksi takdirde, her yaz aynı kabusu yaşamaya devam edeceğiz.