TİMBİR Başkanvekili Rifat Sait, Balkan kökenli vatandaşların Türkiye’deki nüfusunun büyüklüğüne rağmen, siyasi temsil noktasında aynı oranda etkili olmadığını vurguladı. Sait, “Biz ne kadarız demek yerine, ne kadar temsil ediliyoruz, bunu konuşmalıyız” dedi.
Türk İnternet Medya Birliği (TİMBİR) Başkanvekili ve Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı Rifat Sait, Balkan kökenli vatandaşların Türkiye’deki varlığını ve temsilini mercek altına aldı. “Balkanlar olarak biz ne kadarız?” başlıklı bir inceleme yayınlayan Sait, nüfus çokluğunun tek başına bir anlam ifade etmediğini, asıl önemli olanın siyasi arenadaki temsil gücü olduğunu belirtti.
Rifat Sait, “Biz bu kadarız, biz şu kadarız deyip kendi aramızda övünmek yerine, ne kadar etkiliyiz, bizim ne kadar nüfusumuz var diye sormak lazım,” diyerek konuya farklı bir bakış açısı getirdi. Sayısal çokluğun yanı sıra, etkinin de önemine dikkat çeken Sait, bu durumu bir örnekle açıkladı:
“Bir keresinde, kendisi Rizeli olan değerli dostum Dr. Süleyman Basa’ya da buna benzer bir şey söylemiştim. Balkanlar olarak bizim nüfusumuz Türkiye’de yaklaşık 35 milyon deyince çok manidar bir cevap vermişti. ‘Sizin sayısal nüfusunuz olabilir ama bizim Rizeliler ve hatta Karadenizlilerin nüfusu yani derinlemesine etkisi, gücü var’ demişti.”
Bu sözler, sadece sayısal çokluğun değil, toplum içindeki etkinin de ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Sait, milyarlara ulaşan Hindistan nüfusu ile küçük Malta’nın Avrupa Birliği’ndeki oy gücünü veya milyarlarca Müslüman nüfus içindeki küçük İsrail’in etkisini örnek göstererek, nüfusun tek başına bir belirleyici olmadığını savundu.
Sait, tarihten çarpıcı bir örnek vererek Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki Balkan kökenli vezir ve sadrazam sayısıyla günümüz Türkiye’sindeki durumu karşılaştırdı. “Üç kıtaya nam salan büyük Osmanlı imparatorluğu içinde 38 tane Arnavut ve 44 tane Boşnak vezir-sadrazam, yani bugünkü karşılığı başbakan varken, bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde kaç tane Balkan kökenli başbakan, bakan ya da milletvekili var?” sorusunu sorarak, temsil oranlarındaki değişime dikkat çekti.
İzmir’in en eski Balkan derneği olan Kosova Rumeli Derneği’nde bulunan İstiklal Savaşı komutanlarının resimlerine atıfta bulunan Sait, bu komutanların çoğunun, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Balkan kökenli olduğunu hatırlattı. Ayrıca, İstiklal Marşı’nı yazan Mehmet Akif Ersoy’un Arnavut, ilk Türkçe sözlüğü yazan Şemsettin Sami’nin de Arnavut kökenli olduğunu vurguladı.
Rifat Sait, önceki dönem Milli Eğitim Bakanlığı yapmış Prof. Dr. Nejdet Tekin’in RUBASAM (Rumeli Balkan Stratejik Araştırma Merkezi) tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre, Türkiye nüfusunun yaklaşık %38’inin Balkan kökenli olduğunu belirtti. Bu oran, Türkiye’deki önemli bir demografik gerçeği ortaya koyuyor.
Ancak Sait’e göre, bu sayısal veri, siyasi temsilde aynı oranda karşılık bulmuyor. “Bugün Türkiye nüfusunun kaçta kaçını oluşturdunuz değil, ülke genelinde kaç tane bakan, vekil, belediye başkanı, meclis üyesi, vali gibi görevler ve unvanlar alabildiğiniz rakamlar önemlidir. İşte nitelik ve nicelik budur,” dedi.
Sait, daha mikro bir bakış açısıyla, İstanbul’daki Balkan nüfusunun yoğun olduğu Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa, Eyüpsultan, Pendik gibi ilçelerde belediye başkanı, meclis üyesi, ilçe teşkilat başkanları ve üyeleri arasında Balkan kökenli kişilerin sayısının ne kadar olduğunu sorguladı. İzmir’de sıkça kullanılan, “Bizden sağcı çıkar, solcu çıkar ama vatan haini çıkmaz” sözünü hatırlatarak, Balkan kökenli vatandaşların vatanına bağlılığına vurgu yaptı.
Rifat Sait, “Vatanına, bayrağına, devletine saygılı ve sadık olan Balkan Rumeli insanları, yani Evladı Fatihan dediğimiz topluluk, niteliğinin karşılığını siyasi nicelikle alabiliyor mu? Adaletli bir şekilde siyasi temsil ediliyorlar mı?” sorusunu sorarak, temsil hakkının önemine dikkat çekti. Milliyetçilik yapmadığını, ancak temsil hakkının da saygın bir kavram olduğunu belirten Sait, “Biz ne kadarız diye konuşulacağına, biz ne kadar temsil edebiliyoruz, bunu konuşmak gerekir,” dedi.
Sait, çözüm için birlikteliğin ve talebin önemine vurgu yaptı. “Biz ne kadar birbirimize sahip çıkıyoruz, biz ne kadar takımız, biz ne kadar gücümüzün farkındayız, biz ne kadar birbirimize destek veriyoruz?” sorularını soran Sait, seçim dönemlerinde ziyaretlerine gelen siyasilerle börek yiyip halaylar çekmek yerine, temsil haklarını ve nicelik özelliklerini konuşmaları gerektiğini söyledi.
“Selfi çekip bunları sosyal medyada paylaşmak yerine, bu siyasileri bir yana çekip kaç tane vekil, kaç tane meclis üyesi, kaç tane belediye başkanı, kaç tane il ve ilçe başkanı, kaç tane bakan sözü aldığınızı öğrenin. İşte gerçek rakam ve nitelik budur,” diyerek, somut adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
Sait sözlerini, “Bunları aldığınızda hep beraber halaylar çekeriz. İşte o zaman ‘biz bu kadarız, biz şu kadarız’ deriz. Hakkaniyetli ve adil olan budur. Gerisi hayaldir,” diyerek tamamladı. Balkan kökenli vatandaşların Türkiye’deki temsilinin artması için daha bilinçli ve talepkar bir yaklaşım sergilemeleri gerektiğinin altını çizdi.