Yapay Zeka: Kendi Silahını Kendi Ellerimizle Yaptık

Yayınlama: 16.06.2025
A+
A-

Siber Savaşın Yeni Cepheleri: Kodlar, Karanlık Web ve Kriptolu Gerçeklik

Tülay Ataman – Adli Bilişim Uzmanı

Dijitalleşmenin hayatımıza kattığı hız ve kolaylık, ne yazık ki aynı oranda güvenlik zaaflarını da beraberinde getiriyor. Bir zamanlar sadece teknoloji şirketlerinin ya da devletlerin sorunu olan “siber güvenlik”, bugün artık her bireyin, her kurumun ve hatta her cihazın sorunu haline geldi. 2025 yılı, veri güvenliği, yapay zekâ suistimalleri ve kuantum sonrası şifreleme gibi başlıklarla dijital dünyada yeni bir sayfa açıyor.

Yapay Zeka: Kendi Silahını Kendi Ellerimizle Yaptık

Yapay zekâ artık bir yardımcı değil, bir aktör. Otomatik içerik üretiminden, ses taklitlerine, hatta dijital “kanıt sahteciliği”ne kadar pek çok alanda kullanılabiliyor. Peki bu sistemler aynı zamanda suç işlemek için kullanıldığında ne olacak?

Deepfake teknolojisiyle üretilen videolar mahkemelere sunulabilir mi? Ya da bir yapay zekânın oluşturduğu tehdit mesajı kime aittir? İşte burada adli bilişim devreye giriyor. Dijital izlerin takibi, verinin kaynağının tespiti ve sahte ile gerçeğin ayırt edilmesi artık klasik yöntemlerle değil, algoritmik analizlerle mümkün.

Kişisel Veri: Şifreli Kafes mi, Açık Hedef mi?

Kullandığınız akıllı saatten sildiğinizi sandığınız bir mesaj bile; siber saldırganlar için altın değerinde olabilir. Türkiye’de son aylarda sayısı artan veri sızıntıları, siber suçların artık “banka hesapları çalmak”tan çok daha öteye geçtiğini gösteriyor. Şirketlerin veri merkezleri değil, bireylerin telefonları hedefte.

Kullandığınız her uygulamanın “arka kapısı” olabilir. Üstelik bu sadece sizin değil, ailenizin, hatta çocuğunuzun mahremiyetini bile riske atabilir. Adli bilişim uzmanları artık sadece adli vakaları çözmüyor, aynı zamanda dijital hayatın nasıl korunması gerektiğini de anlatıyor.

Karanlık Ağ: Hukukun Yetmediği Nokta

Dark web bir şehir değil, bir gölge. Uyuşturucudan çocuk istismarına, sahte pasaportlardan hack araçlarına kadar her şey orada. Türkiye’den sızdırıldığı iddia edilen milyonlarca kimlik verisinin, karanlık ağda açık artırmayla satıldığını biliyor muydunuz?

İşte bu nedenle, klasik polis soruşturmaları yetersiz kalıyor. Adli bilişim uzmanları burada devreye giriyor: IP izleri, zaman damgaları, blokzincir çözümleri, VPN kırma teknikleri… Artık dijital suçun izini sürenler, fiziki suçların dedektiflerinden daha geniş bir araca sahip.

Kuantum Krizi: Şifreleme Sonsuza Kadar Sürmez

Bugün güvenli sandığımız birçok şifreleme yöntemi, kuantum bilgisayarlar yaygınlaştığında saniyeler içinde kırılabilecek. Bu şu anlama geliyor: Bugün koruma altına aldığımız dosyalar, birkaç yıl sonra “açık dosya” haline gelebilir.

Devletler ve büyük teknoloji firmaları bu nedenle kuantuma dayanıklı algoritmalar üzerinde çalışıyor. Peki ya küçük işletmeler? Ya bireyler? Ne yazık ki bu konuda kamuoyu bilinçsiz. Şifrelerinizi sadece karmaşıklaştırmak değil, algoritmik yapısını da sorgulamak zorundasınız.

Ne Yapmalı?

  • Parola değil, güvenlik ekosistemi kullanın: MFA (çok faktörlü kimlik doğrulama) artık lüks değil, zorunluluk.
  • Yapay zekâyı öğrenin: Korkmak değil, anlamak gerek. AI ile çalışan uygulamaları bilinçli kullanın.
  • Verilerinize gözü gibi bakan şirketlerle çalışın. Gizlilik politikalarını okumak hâlâ sizi kurtarabilir.
  • Dijital iz bırakmamayı öğrenin. Her paylaştığınız fotoğraf, her yazdığınız yorum, potansiyel bir veri parçası.
  • Hukuki altyapınızı güncelleyin. Siber suçlarla ilgili haklarınızı bilin, gerekirse bir dijital haklar avukatıyla görüşün.

Bilişim artık sadece teknoloji değildir. Bir güvenlik meselesidir. Bir etik meseledir. Ve en önemlisi, bir insan hakkı meselesidir. Bilgiyi nasıl koruyacağımız, onu nasıl kullandığımız kadar önemli.

Dijital çağda “sessiz kurban” olmamak için, önce farkında olun. Sonra sorgulayın. Ve asla unutmayın: Gerçek dünyada olduğu gibi, dijital dünyada da haklarınızı bilen, iz süren ve dijital adaleti sağlayan biri olmalı.

Tülay Ataman

Adli Bilişim ve Dijital Güvenlik Uzmanı

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130