Srebrenitsa soykırımından sağ kurtulan Adel Şabanoviç, katliamın 30. yılında yaşadığı acıları ve uluslararası toplumun sessizliğine dair eleştirilerini dile getirdi. Şabanoviç, hayatta kalma mücadelesini ve Aliya İzzetbegoviç’e duyduğu minneti anlattı.
MİNE KÖSELER BOSNA HERSEK-BHA – Bosna Hersek’in doğusunda, 1995 yılında yaşanan ve 8 binden fazla Boşnak erkeğin hunharca katledildiği Srebrenitsa soykırımının üzerinden tam 30 yıl geçti. Bu acı olayın yıl dönümünde, o günleri bizzat yaşamış ve hayatta kalmayı başarmış kurbanlardan biri olan Adel Şabanoviç, yürek burkan bir konuşma yaptı. Şabanoviç, yaşadığı travmaları ve uluslararası toplumun soykırım suçlularına karşı hala sessiz kalışını eleştirdi.
Adel Şabanoviç, konuşmasına başlarken boğazı düğümlendi. “Ben, Srebrenitsa soykırımından sağ kurtulanlardan biriyim,” dedi. “Bundan tam 30 yıl önce, Radko Mladic gibi soykırımcılar ve onların zalim Sırp ordusu tarafından katledilen kardeşlerimizin, babalarımızın, amcalarımızın acısını hala ilk günkü gibi hissediyoruz.”
Şabanoviç, sözlerine şöyle devam etti: “Bu zulümler, 1995 yılında Birleşmiş Milletler (BM) askerlerinin ve yönetiminin gözleri önünde yaşandı. Bizi ‘güvenli alan’ diye kandırarak, buradaki insanları ölüme terk ettiler. Yapılan katliamlara göz yumdular.”
Konuşmasının devamında, o günleri yeniden yaşarcasına, “Dünden beri buradayım. Bugün şehitlerimizi, tanıdıklarımı son yolculuklarına uğurlamak, cenazelerini defnetmek için buradayım. Bu yıl, maalesef sadece 7 Srebrenica şehidimizi toprağa verebileceğiz. Şehitlerimizden en yaşlısı 67 yaşındaki Fata Bektic, en genci ise henüz 19 yaşında,” dedi.
Şabanoviç’in en büyük sitemi, uluslararası topluma yönelikti. “Uluslararası toplumlar, üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen, soykırımı tanımış olsalar da, hala bu suçu işleyenlerin çoğuna karşı sessiz kalıyor. Birçok soykırım suçlusu, hala özgürce dolaşıyor,” diye konuştu. Bu sözler, orada bulunan herkesin yüreğine bir ok gibi saplandı.
Şabanoviç, umutsuzluğunu dile getirirken, “Her geçen yıl, bulunması ve defnedilmesi gereken şehit sayısı giderek azalıyor. Toplu mezarların bulunamaması, bulunan bazı kemiklerin incelemelere rağmen kime ait olduğuna dair veri elde edilememesi gibi nedenlerle, her yıl defnedilen şehit sayısı düşüyor. Bugün, hepimiz için çok acıklı, hüzün dolu bir gün. Gözlerimiz yaşlı, acımız her zamanki gibi taze. Allah tüm şehitlerimizin mekanını cennet eylesin,” dedi.
Adel Şabanoviç, konuşmasının bir bölümünde, Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’e duyduğu minneti dile getirdi. “Rahmetli Aliya İzzetbegoviç, bizim için büyük bir liderdi. Onu çok seviyoruz. Savaş esnasında, ilk önce Allah’a, sonra ona sığınmış gibiydik,” dedi.
1983 yılında Zaklopaça köyünde dünyaya gelen Adel Şabanoviç, anne ve babasının ayrı yaşaması nedeniyle büyükannesi Şeyma ve dedesi Huso Ahmetoviç ile birlikte büyüdü. Savaşın başladığı dönemde babası, Belgrad’dan Bosna’ya dönerken Zivornik Köprüsü’nde otobüsten indirilerek öldürüldü ve Drina Nehri’ne atıldı. Bu acı olay, Adel’in hayatında derin bir yara açtı.
16 Mayıs 1992’de Çetnikler, Zaklopaça’ya baskın düzenleyerek 59 Boşnak sivili katletti. Küçük Adel, büyükannesiyle birlikte bir ahıra saklanarak hayatta kalmayı başardı. Bu olay, onun çocukluk travmalarının en derinlerinden biri oldu.
BM’nin “güvenli bölge” ilan ettiği Srebrenitsa’ya sığınan Adel ve akrabaları, 1992-1995 yılları arasında mülteci kampında yaşadı. Temel gıda ve tıbbi malzeme eksikliğiyle geçen bu yıllarda, ailesinden 22 kişiyi kaybetti. Açlık, sefalet ve hastalıklarla mücadele ettiler.
Çetnikler tarafından iki kez esir alınan Adel, katillerin kanlı ellerine su dökmeye ve katliamda kullanılan kesici aletleri temizlemeye zorlandı. Bu, bir çocuk için hayal bile edilemeyecek bir vahşetti.
Potoçari’deki fabrikaya sığınan binlerce insan arasında yer alan Adel, kadınlara yönelik tecavüzlere, infazlara, işkencelere ve intiharlara tanık oldu. O günleri anlatırken sesi titriyordu: “Hani Türkler nerede, neden gelip sizi kurtarmıyorlar?” diyerek Türklere ve Aliya İzzetbegoviç’e küfür eden Çetniklerin sözleri hala kulaklarımda çınlıyor.”
Adel Şabanoviç’in yaşadığı bu acı dolu olaylar, yönetmen Rijad Gvozden tarafından hazırlanan “ADEL ŠABANOVIĆ, PREŽIVJELA ŽRTVA GENOCIDA U SREBRENICI” adlı belgeselle tüm dünyaya duyuruldu. Bu belgesel, soykırımın acımasız yüzünü ve bir çocuğun hayatta kalma mücadelesini gözler önüne seriyor.
Bugün Saraybosna yakınlarındaki Miševiçi köyünde tek başına yaşayan Adel, yaşadığı ruhsal travmalar nedeniyle çalışamıyor. Devletten aldığı yaklaşık 50 euro yetim maaşı ve hayırseverlerin yardımıyla yaşamını sürdürüyor. Hayatının en büyük destekçisi, onu hiç yalnız bırakmayan büyükannesi Şeyma.
En büyük hayali olan hac ibadetini, 2022 yılında Hasene Balkan Organizasyonu’nun öncülüğünde yardımseverlerin desteğiyle gerçekleştirdi. Kutsal topraklarda dualar ederken, kaybettiği sevdiklerini ve tüm insanlık için barış diledi.
Adel Şabanoviç’in hikayesi, Srebrenitsa soykırımının unutulmaması ve bu tür acıların bir daha yaşanmaması için bir uyarı niteliği taşıyor. O, sadece bir kurban değil, aynı zamanda bir direniş sembolü. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen, hayata tutunmaya ve umudunu korumaya devam ediyor.