Özet: Türkiye genelinde Haziran ayında sıcaklıkların artmasıyla birlikte orman ve zirai alan yangınlarında ciddi bir yükseliş yaşandı. Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, sadece bir ayda 612 orman yangını ve 951 zirai alan yangınına müdahale edildi.
Yaz kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Güneşin yakıcı sıcakları, bir yandan tatil planları yapmamıza neden olurken, diğer yandan da beraberinde getirdiği tehlikelerle yüzleşmemizi zorunlu kılıyor. Haziran ayında ülke genelinde artan sıcaklıklarla birlikte orman ve zirai alan yangınlarında dikkat çekici bir artış yaşandı. Sanki doğa, “Bana iyi bakmıyorsunuz!” der gibi isyan ediyor.
Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) açıkladığı rakamlar, durumun vahametini gözler önüne seriyor. 1 Haziran ile 30 Haziran tarihleri arasında Türkiye genelinde tam 612 orman yangını meydana geldi. Bu, neredeyse her gün 20’den fazla orman yangınıyla mücadele edildiği anlamına geliyor. Dumanlar yükselirken, yüreğimiz de yangın yerine dönüyor.
Peki bu yangınlar neden bu kadar arttı? Uzmanlar, artan sıcaklıkların yanı sıra, insan faktörünün de önemli bir rol oynadığını belirtiyor. Piknik ateşlerinin söndürülmemesi, tarlalarda anız yakılması gibi ihmaller, maalesef çoğu zaman geri dönülmez sonuçlara yol açabiliyor.
Sadece ormanlar değil, çiftçilerimizin alın teriyle yetiştirdiği zirai alanlar da yangınlardan nasibini aldı. Aynı dönemde 951 zirai alan yangını meydana geldi. Bu, tarlalardaki mahsullerin, hayvanların ve en önemlisi, çiftçilerimizin umutlarının kül olduğu anlamına geliyor. Bir çiftçinin bir yıllık emeğinin bir anda yok olduğunu düşünmek bile içimizi acıtıyor.
Yangınların çıkış nedenlerine baktığımızda, ihmal ve dikkatsizliğin ön plana çıktığını görüyoruz. Anız yangınları, özellikle hasat sonrası tarlaların temizlenmesi amacıyla yakılan otların kontrolden çıkması sonucu meydana geliyor. Piknik alanlarında yakılan ateşlerin tam olarak söndürülmemesi de büyük bir risk oluşturuyor. Yetkililer, bu konuda sürekli uyarılarda bulunsa da, maalesef yeterli bilinç düzeyine ulaşılamadığı görülüyor.
Bir de tabii ki, küresel ısınmanın etkisi var. Artan sıcaklıklar ve kuraklık, ormanları ve zirai alanları yangınlara karşı daha savunmasız hale getiriyor. Rüzgarın da etkisiyle, küçük bir kıvılcım bile kısa sürede büyük bir yangına dönüşebiliyor.
Orman Genel Müdürlüğü ve itfaiye ekipleri, yangınlarla mücadelede büyük bir özveriyle çalışıyor. Helikopterler, uçaklar ve arazözlerle yangınlara havadan ve karadan müdahale ediliyor. Ancak yangınların yayılması, bazen kontrol altına almayı zorlaştırabiliyor. Özellikle rüzgarlı havalarda, alevler hızla yayılarak yerleşim yerlerini tehdit edebiliyor.
Yetkililer, yangınların önlenmesi için bir dizi önlem alıyor. Ormanlık alanlara girişler kısıtlanabiliyor, piknik alanlarında ateş yakılması yasaklanabiliyor. Ayrıca, yangın riskinin yüksek olduğu bölgelerde devriyeler sıklaştırılıyor. Ancak tüm bu önlemlere rağmen, vatandaşların da duyarlı olması gerekiyor.
Ormanlar, sadece ağaçlardan ibaret değil. Onlar, canlıların yaşam alanı, su kaynaklarının koruyucusu, havamızın temizleyicisi. Orman yangınları, sadece maddi kayıplara yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda ekolojik dengeyi de bozuyor. Bu nedenle, ormanlarımızı korumak hepimizin sorumluluğu.
Piknik yaparken ateşimizi mutlaka söndürelim, çöplerimizi toplayalım. Anız yangınlarından kesinlikle kaçınalım. Ormanlık alanlarda şüpheli bir durumla karşılaşırsak, hemen yetkililere haber verelim. Unutmayalım ki, bir kıvılcım bir ormanı yok edebilir.
Bu yaz, ormanlarımızı ve zirai alanlarımızı korumak için daha dikkatli olalım. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için, hep birlikte sorumluluk alalım.