Ford’un insan üretme fabrikası diyebileceğimiz romanda insanlar kategorilere ayrılarak üretiliyor. Epsilon, Gama, Delta ve Alfa diye yukarı çıkan bir kast sistemi oluşturulmuş. Yeni Dünya cemaat, özdeşlik ve istikrar kurallarına dayandırılmıştır. Ford fabrikasında bebeklerin sınıflarına göre oksijen miktarı, yapay kan, hormon, vitamin ve hatta zehir bile verilerek zeka ve beden durumları belirleniyor. Doğum yapmak yasak. Şişelenen bebekler kast sistemine göre ayrılıp uygun şartlandırmayla yetiştiriliyor. Uykuda öğretim, pekiştirmek için yapılan yöntemlerdendir. Şartlandırma nedeniyle sorgulamazlar, bu nedenle mutsuz da olmazlar.
“Cesur Yeni Dünya” bizi “Ford’dan sonra 632 yılına” götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında “Cemaat, Özdeşlik, İstikrar” yazan Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, “annelik’ ve ‘babalık’ pornografik birer kavram olarak görülür Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya -uykuda eğitim- ile sağlanır. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. “Herkes herkes içindir.”
Bernard alfa artıdır. Şartlandırmanın kendisini köleleştirdiğini düşünen, aralıklarla kural ihlali yapan birey, kız arkadaşıyla özel izinle Ayrı Bölge’ye giderler. Bu bölge medeniyetten uzak, eski hayat tarzıyla yaşamlarını sürdüren gelenekçi bir yapıdadır. Bernard, Ayrı Bölge’de John ile tanışır. John’un annesi Linda Beta’dır, onun hikayesini dinlerler. Araştırmak için Londra’ya getirilirler. Fakat Linda bir süre sonra hayatını kaybeder. John ilk başta bu yeni cesur dünyaya hayranlıkla bakar, fakat bu dünyada onun çok sevdiği Shakespeare gibi güzelliklerin olmadığı, bilimin insanlardan uzak tutulduğu, kişilerin birey olmalarına izin verilmeyen, tek tip ve köle gibi çalıştırılmalarına isyan eder…
Aldous Huxley 26 Temmuz 1894’te İngiltere, Godalming’de doğdu. Aldous, derin bir entelektüel geçmişi olan ve Charles Darwin’in evrim teorisinin erken savunucularından, ünlü biyolog ve doğa bilimci T.H. Huxley’in torunuydu.
Kısmen kör olan Aldous Huxley, okulunu bir büyüteç ve göz damlası yardımıyla bitirdi. Şiir yazmaya da başladı ve 1916’da okuldan birincilikle mezun oldu.
1932 yılında yayınlanan “Cesur Yeni Dünya”, 20. Yüzyılın en önemli romanlarından biri olarak kabul edildi.
BEN KEYİF ARAMIYORUM… GERÇEK TEHLİKE İSTİYORUM, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUM… GÜNAH İSTİYORUM.
“Teknolojini tek gerçeklik, duyguların ise uzak durulması gereken kavramlar olduğu bu gelecekte Ford, Tanrı’nın yerini almıştır. Aile kavramının yozlaşma göstergesi olarak algılandığı bu çağ, soma adı verilen hap sayesinde herkesin mutlu ve hayattan keyif aldığı bir sistem üretir. Hiç kimse daha önce beraber olduğu kişiyle bir kez daha beraber olmaz, çünkü herkes herkes içindir. İnsanlar makinelerden doğar, üretim kalitesine göre Alfa, Epsilon gibi sınıflara ayrılır. Ancak bu sistemin dışında, şehirden uzak bir yerlerde komün hayatı sürdüren bir başka topluluk daha vardır. Bu topluluğun sürdüğü yaşam, teknolojinin egemenliğine bir alternatif olabilir mi? Yoksa bu ütopya da başarısız olmaya mahkum mudur?”
Cesur Yeni Dünya, korkak bir geleceğin en eski anlatılarından.
Haber: Dilara Baydi