BİR UCUBENİN HİKAYESİ: FRANKENSTEIN

BİR UCUBENİN HİKAYESİ: FRANKENSTEIN
Yayınlama: 20.05.2025
Düzenleme: 20.05.2025 07:24
A+
A-

FRANKENSTEIN KISA ÖZETİ

Robert Walton, Kuzey Denizi’ni keşfe çıkmak üzere büyük bir tutkuyla ıssız denizlerde yolculuğa çıkmıştır. Walton dondurucu bir havada ilerlerken buzulların arasında bitkin düşmüş, zayıf, çelimsiz bir adamla karşılaşır. Bu adam Victor Frankenstein’dır. Victor’u gemiye alan mürettebat ona sıcak bir battaniye ve yemek verir. Victor’un tek derdi kuzeye gitmektir ve geminin rotasının kuzeye olmasından pek hoşnut olur. Bu esrarengiz adam Walton’da büyük bir merak uyandırır. Hikayesini öğrenirken aynı zamanda ikili arasında büyük bir arkadaşlık gelişir…

Victor, henüz 13 yaşlarındayken okuduğu kitapların da etkisiyle doğa bilimlerine büyük bir hayranlık duyar. Bu doğrultuda kendisini geliştirmeye de kararlıdır. Ailesi ile birlikte Cenevre’de yaşamaktadır. Anne ve babasının, Victor ile birlikte iki tane daha oğlu vardır. Annesinin geçmişinden dolayı yoksulluğa olan hassasiyeti nedeniyle pek çok yardımda bulunduğu yoksullardan biri olan Elizabeth isimli kız çocuğunu da yanlarına alırlar. Elizabeth hem güzelliği hem de ruhunun inceliğiyle oldukça büyüleyici bir kızdır ve aile içerisinde çok önemli bir yer edinir. Victor, üniversite eğitimi için kimya bölümünü seçer. Durmadan çalışır ve herkesin dikkatini çekerek alanda büyük bir çığır açacağı konusunda emin olunan bir öğrenci haline gelir. Victor tüm bunlarla yetinmeyerek bir amaç peşine düşer. Solucanlardan yola çıkarak ölümden yaşam yaratmak ister. Ölü uzuvları birleştirdiği yoğun bir çalışmanın içerisine girip kendisini adeta kampa alır…

Yarattığı yaratık can bulmaya başladıkça bu yaratığın iğrençliği karşısında dehşete düşer ve kendisini sokağa atar. Arkadaşı Clevral ile birlikte eve döndüklerinde yaratığın orada olmadığını görürler… Victor, Cenevre’den gelen haberle adeta sarsılır, küçük kardeşleri William bir cani tarafından boğazlanarak öldürülmüştür. Victor ailesinin yanında olmak için çıktığı yolculukta o korkunç yaratıkla karşılaşır ve o zaman kardeşine bunu yapanın yarattığı yaratık olduğunu düşünür. En başta dirense de yaratığı dinlemeye razı olur. Yaratığın, insanlarla dost olmak isteyip hırpalandıkça yaratıcısına yönelik nefreti büyümüştür. Yaratıcısını hep takip etmiş çünkü onun kendisini sevmesi gerektiğine inanmıştır. Şimdi Victor’dan tek dileği, yine kendi çirkin görünümüne sahip sevip sevilebileceği başka bir yaratık yaratmasıdır. Böylece onu ve ailesini rahat bırakacak ve bir tek canlının daha yaşam sürmediği topraklara gidip kaybolacaktır. Victor başta bunu kabul eder, arkadaşı Clevral ile birlikte bir seyahate daha çıkarlar. Tuttuğu bir kulübede herkesten habersiz ikinci bir yaratık üretmenin çalışmalarına başlar. Çalışmalar ilerledikçe yarattığı şeyin korkunçluğu karşısında bir kez daha dehşete düşer. Yaratık da onu izlemekte ve çalışmaların sonucunu beklemektedir. Bir gün Victor bunu yapamayacağını iki yaratığın birlikte insanlık için büyük bir tehlike arz edebileceğine karar verir ve neredeyse sonuna yaklaştığı yaratığı parçalayarak yok eder. Yaratık bu duruma çok öfkelenir ve “düğün gecende orada olacağım” diye haykırarak karanlıkta kaybolur. Victor aldığı kararın sonuçlarından büyük bir korku duysa da vicdanı rahattır. Yolculuğu sırasında bir takım kişiler tarafından cinayet şüphelisi olarak tuutklanır. Ceset, boğularak öldürülen arkadaşı Clevral’dır. Victor yıkılıp yataklara düşer ve aylarca bir nöbetin içinde kalır. Şimdi de arkadaşı Clevral’ın ölümüne neden olmuştur. Hapishanede suçsuzluğu ispatlanınca babası ile birlikte ailesinin yanına döner. istediği tek şey o yaratığı yok etmektir. Elizabeth ile evlenmeyi kabul eder ve düğün gecesi orada olacağından emin olduğu yaratığı yok etmeye ya da yok olmaya kararlıdır. Düğün gecesi Elizabeth’i de öldüren yaratık bir kez daha kaybolur. Victor arkasından ateş etse de onu yakalayamaz. Bu kayıplara daha fazla dayanamayan babası da vefat eder. Victor hayatını canavarı yok etmeye adar. Çeşitli kurumlardan en sonunda yardım istese de herkes ona deli gözüyle bakar. Yaratığın çok güçlü olması kovalamacanın da uzun sürmesine yol açar. Kuzeyde şartlar çetinleştiği sırada Victor, Robert’ın gemisiyle tekrar karşılaşır ve tam umutları tükenmişken canavarı yakalamak için bir umudu daha olur. Fakat hava şartlarının kötülüğü nedeniyle mürettebat güneye dönmeye karar verince umudu söner ve gemide can verir. Robert dostunu kaybettiği için çok üzgündür. Onun cesedinin başında o yaratığı görünce dehşete düşer. Yaratık acı içinde görünür ve kendisini de yok edeceğini söyleyerek oradan uzaklaşır.

“Ah! Hiçbir ölümlü o görüntünün dehşetine dayanamazdı. Hayat verilmiş bir mumya dahi o ucube kadar iğrenç olamazdı… Hayal kırıklıklarının en acısını duyuyordum.”

MARY SHELLEY

Mary Shelley, 30 Ağustos 1797 tarihinde Londra’da dünyaya geldi. Annesi ve babası kendi döneminin en tanınmış yazarları arasındaydı.

Gotik edebiyatın öncü isimlerinden biri olan Mary Shelley, edebiyat tarihinin kült eserlerinden Frankenstein’in yazarı olarak tanınıyor. Shelley’nin yarattığı karakter; korku, bilim-kurgu türlerinde hala büyük bir esin kaynağı olarak gösteriliyor. Öyle ki Frankenstein, dünyanın ilk bilim-kurgu eseri olarak kabul ediliyor. Oldukça üretken bir isim olan Shelley, birçok edebi türün de ortaya çıkışına ilham veren eserler yazmasıyla biliniyor.

ESERLERİ

*Frankenstein

*Lodore

*Falkner

*Mathilda

*Perkin Warbeck

*The Last Man

 

Haber : Dilara Baydi

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.