Azerbaycan Milli Meclis Üyesi Tenzile Rüstemhanlı, Gebele Zirvesi’nin Türk dünyasının geleceği için bir dönüm noktası olduğunu belirtirken, zirvede sergilenen ortak alfabe ile basılan kitapların kültürel birliği simgelediğini vurguladı. Ortak alfabe, Türk dünyasında yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.
ANKARA – BHA – Gebele, Azerbaycan… Bir zamanlar radarların, füze rampalarının yükseldiği bu stratejik nokta, bugünlerde bambaşka bir misyona ev sahipliği yapıyor. Türk dünyasının kalbi, sanki o topraklarda atıyor. Azerbaycan Milli Meclis Üyesi Tenzile Rüstemhanlı, kaleme aldığı yazısında Gebele Zirvesi’nin sadece kuru bir diplomatik buluşma olmadığını, aksine Türk dünyasının geleceğine dair somut bir irade beyanı olduğunu satırlarına döküyor. Rüstemhanlı, Azerbaycan’ın bu zirvede sadece ev sahibi rolünde olmadığını, Türk birliğinin adeta kalbi ve sesi konumunda bulunduğunu vurguluyor. Peki, bu zirve neden bu kadar önemli? Gebele’de neler konuşuldu, neler kararlaştırıldı?
Rüstemhanlı’nın yazısında en çok dikkat çektiği konulardan biri, şüphesiz ki ortak Türk alfabesi meselesi. Yıllardır konuşulan, tartışılan bu konu, Gebele’de somut adımlarla ete kemiğe bürünüyor gibi. Rüstemhanlı, ortak alfabe konusunda atılan adımların önemini özellikle vurguluyor ve bu alanda kaydedilen ilerlemelerin Türk dünyası için hayati olduğunu belirtiyor. Ankara’daki bir tarih öğretmeninin dediği gibi, “Alfabe, sadece bir iletişim aracı değil, bir milletin ortak hafızasıdır. O hafızayı birleştirdiğinizde, geleceği de birlikte inşa edebilirsiniz.”
Zirvede, ortak alfabe ile basılan ilk kitapların sergilenmesi, Türk milletinin kültürel birliğinde adeta tarihi bir dönemeç olarak nitelendiriliyor. Rüstemhanlı, bu durumu, “Her harf bir yürek, her kelime bir millet, her cümle bir tarih taşıyor. Artık bir Kazak genciyle bir Azerbaycanlı öğrenci aynı kitabı okuyabilecek, aynı hikâyede buluşabilecek” sözleriyle açıklıyor. Bu sözler, sadece bir temenni değil, aynı zamanda Türk dünyasının geleceğine dair somut bir vizyonu da ortaya koyuyor. İstanbul’daki bir üniversite öğrencisi, bu gelişmeyi duyunca, “Düşünsenize, dedelerimizin, ninelerimizin okuduğu kitapları, onların kullandığı alfabeyle okuyabileceğiz. Bu, müthiş bir şey!” diyor.
Rüstemhanlı, yazısında Gebele Zirvesi’nin Türk milletinin ortak geleceğini inşa etme iradesini simgelediğini belirtiyor ve ekliyor: “Bu millet ne zaman ayağa kalksa, tarih yeniden yazılır. Ve bu kez, kalemi Türk dünyası tutuyor.” Bu ifadeler, Türk dünyasının son yıllarda yaşadığı değişim ve dönüşümü özetler nitelikte. Özellikle Karabağ zaferiyle birlikte Türk dünyasında oluşan özgüven ve birlik ruhu, Gebele Zirvesi’nde somut adımlara dönüşüyor.
Peki, bu “yeniden doğuş” ne anlama geliyor? Sadece siyasi ve ekonomik işbirliği mi, yoksa kültürel ve manevi bir uyanış mı? Rüstemhanlı’nın yazısı, Türk birliği idealinin sadece siyasi değil, aynı zamanda kültürel ve manevi boyutunu da gözler önüne seriyor. Ortak alfabe, ortak tarih bilinci, ortak kültürel değerler… Bunlar, Türk dünyasını bir araya getiren ve geleceğe taşıyan en önemli unsurlar olarak öne çıkıyor. Ankara’da emekli bir öğretmen, bu konuda şunları söylüyor: “Biz yıllardır Türk dünyasının birliğini hayal ettik. Şimdi bu hayalin gerçeğe dönüştüğünü görmek, beni çok mutlu ediyor.”
Gebele Zirvesi’nden yükselen bu umut dolu mesajlar, Türk dünyasının geleceğine ışık tutuyor. Ortak alfabe, kültürel işbirliği, ekonomik entegrasyon… Tüm bunlar, Türk dünyasının yeniden doğuşunun işaretleri olarak kabul ediliyor. Ancak, bu sürecin kolay olmayacağı da aşikar. Farklı siyasi görüşler, ekonomik çıkarlar ve kültürel farklılıklar, birliği zorlaştırabilecek unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, Gebele Zirvesi’nde sergilenen irade ve kararlılık, bu zorlukların üstesinden gelinebileceğinin en önemli göstergesi.
Şimdi gözler, atılan adımların nasıl hayata geçirileceğinde. Ortak alfabe ile basılan kitaplar, ne kadar yaygınlaşacak? Kültürel işbirliği projeleri, ne kadar etkili olacak? Ekonomik entegrasyon, ne kadar hızlı gerçekleşecek? Tüm bu soruların cevapları, Türk dünyasının geleceğini şekillendirecek. Ama şurası kesin ki, Gebele Zirvesi, Türk dünyası için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Ve bu dönemin en önemli sembolü, ortak alfabe ile yazılan kitaplar…