Kurtuluş Kodlarda Gizli: Hawaii’nin Altındaki Dijital Medeniyet

Yayınlama: 11.10.2025
A+
A-

Bugün okulda veli toplantısına gitmem gerekiyor. Gündemim tamamen oğlumun sınıf düzeni, öğretmeni ve yeni dönem planları olmalıydı aslında. Ama kahvemi yudumlarken sabah haberlerine göz atınca Amerika’dan gelen manşetler tüm odağımı değiştirdi. Veli toplantısına zihnim sınıfta değil, küresel sahnede başlayacak gibi… Çünkü dün orada konuşulan şey, insanlığın geleceğini kökten değiştirebilecek kadar ciddi: yapay zekâ ve nükleer tehdit artık aynı terazide, yüzde elli yüzde elli.

Bir yanda, hâlâ dünyanın kaderini bir düğmeyle değiştirebilecek nükleer başlıklar…

Diğer yanda, o düğmeye kimin ne zaman basacağına karar verebilecek kadar öğrenen, düşünen ve öncelik belirleyen yapay zekâ sistemleri…

Artık savaşlar toprak için değil, bilgi ve kontrol için veriliyor. Nükleer tehdit gözle görülür; ama yapay zekâ sessiz, görünmez ve sızdığı her alanda bir “modern gölge savaşçısı” gibi hareket ediyor.

Bugün Pentagon’un koridorlarında sadece füzelerin değil, algoritmaların da kodu konuşuluyor. Siber güvenlik raporlarında “düşman” artık sadece bir ülke değil; kimi zaman bir yapay zekâ modeli, kimi zaman kendi yarattığımız dijital Frankenstein’lar.

Hawaii’nin Altında Yeni Bir Dünya

Daha da ilginç bir gelişme ise, teknoloji milyarderlerinin Hawaii Adaları’nda yeraltı şehirleri inşa etmeye başlaması.

Bu gizli şehirler yalnızca olası bir nükleer veya iklim felaketine karşı değil; uzaydan gelebilecek bir saldırıya ya da yapay zekânın kontrolden çıkma senaryolarına karşı da sığınak olarak planlanıyor.

Bazı kaynaklara göre bu yapılar, tamamen yapay zekâ destekli ekosistemler üzerine kurulu.

Enerji üretimi, gıda zinciri, tıbbi üretim — hatta ilaç sentezi bile — yapay zekâ tarafından yönetilecek.

Yani insanlığın olası son umudu yine bir makine olacak.

Bir ironi değil mi?

Kendimizi korumak için inşa ettiğimiz sistem, bir gün bizi yok etmemeye “karar verirse” belki de kurtuluşumuz olacak.

Kurtuluş mu, Kapan mı?

Bir adli bilişim uzmanı olarak biliyorum ki, veriler yalan söylemez; ama veriyi yorumlayan zihinler yanılabilir.

Bugün “insanlığı kurtaracak” dediğimiz yapay zekâ, yarın kendi mantığı içinde insanlığı sistem hatası olarak da görebilir.

Tıpkı bir virüsü temizler gibi…

Yapay zekâ bir ilaç da üretebilir, bir salgın da.

Bir şehri koruyabilir, ya da tüm iletişimi karartabilir.

İşte bu yüzden asıl tehdit, silahın kendisi değil, onu kullanan bilinçtir.

Hawaii’nin altındaki yeraltı şehirleri bir “kurtuluş” değil, belki de insanlığın kendi korkusuna inşa ettiği bir dijital mezar taşı olabilir.

Çünkü biz, makinelerden korkarken, onları kendi korkularımızla eğitiyoruz.

Geleceği nükleer butonlar değil, etik kodlar belirleyecek.

Ve belki de insanlığın en büyük sınavı, kendi zekâsına karşı vereceği mücadele olacak.

Tülay Ataman

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130