Türkiye, enerji bağımsızlığı için önemli bir adım atarak yerli nükleer reaktör geliştirme çağrısında bulundu. Savunma sanayisindeki başarıyı enerji sektörüne taşımayı hedefleyen bu hamle, ülkenin enerji ihtiyacını sürdürülebilir kaynaklarla karşılama amacını taşıyor.
Ankara, 6 Ekim 2025 – Türkiye, enerji alanında dışa bağımlılığı azaltmak ve kendi ayakları üzerinde durabilmek için tarihi bir adım attı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Kacır’ın sosyal medya üzerinden duyurduğu “Yerli Nükleer Reaktör Geliştirilmesi Çağrısı”, ülkenin enerji geleceği için yeni bir sayfa açıyor. Bu çağrı, Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında, savunma sanayisinden yapay zekaya, kimyadan çelik üretimine kadar geniş bir yelpazede artan enerji ihtiyacının yerli ve sürdürülebilir kaynaklarla karşılanmasını amaçlıyor. Bakan Kacır, bu adımla Türkiye’nin enerji güvenliğinin güçleneceğini ve dışa bağımlılığın azalacağını vurguladı.
Bakan Kacır, yaptığı açıklamada, “Başlattığımız ‘Yerli Nükleer Reaktör Geliştirilmesi Çağrısı’ ile enerji güvenliğimizi güçlendirmeyi, dışa bağımlılığı azaltmayı ve net sıfır emisyon hedefimize katkı sunmayı amaçlıyoruz,” dedi. Bu ifadeler, Türkiye’nin sadece enerji ihtiyacını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda çevresel sorumluluklarını da yerine getirme konusundaki kararlılığını gösteriyor. Kacır, yüksek teknolojiye sahip reaktörlerin, Türk sanayisinin yerli üretim kapasitesi, Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK), TÜBİTAK enstitüleri ve üniversitelerin katkısıyla ülkeye kazandırılacağını belirtti. Yani, bu proje sadece bir enerji üretimi meselesi değil, aynı zamanda bir milli seferberlik.
Peki bu çağrı ne anlama geliyor? Birçoğumuzun aklında aynı soru var: Nükleer enerji güvenli mi? Çernobil ve Fukuşima felaketleri hala hafızalarımızda tazeyken, nükleer enerjiye yatırım yapmak ne kadar doğru? İşte tam da bu noktada, Bakan Kacır’ın “net sıfır emisyon hedefi” vurgusu devreye giriyor. Nükleer enerji, diğer fosil yakıtlara kıyasla çok daha az karbon salınımına neden oluyor. Bu da, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir avantaj sağlıyor. Elbette, nükleer atıkların bertarafı ve güvenlik önlemleri gibi konular hala çözülmesi gereken sorunlar. Ancak, son yıllarda geliştirilen yeni nesil reaktörler, bu sorunlara daha güvenli ve sürdürülebilir çözümler sunuyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da konuya ilişkin sosyal medya hesabından bir değerlendirme yaptı. Yılmaz, “Yerli nükleer reaktör geliştirme çağrısının ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Savunma sanayisinde elde ettiğimiz başarıyı, enerji ve sağlık teknolojileri gibi yeni stratejik alanlara da taşımakta kararlıyız,” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, Türkiye’nin enerji alanındaki vizyonunun sadece bugünü değil, geleceği de kapsadığını gösteriyor. Savunma sanayisindeki yerli üretim hamlesi, son yıllarda Türkiye’nin dış politikadaki etkinliğini artırmış, ülkeye önemli bir özgüven kazandırmıştı. Şimdi aynı modelin enerji sektöründe de uygulanması hedefleniyor.
Yılmaz, Orta Vadeli Program’da enerjinin stratejik bir öncelik olduğunu belirterek, yerli ve temiz enerji alanında atılacak her adımın, çevresel sürdürülebilirlik hedefinin yanı sıra cari açığın azalmasına ve makroekonomik istikrara katkı sağlayacağını vurguladı. “Katma değeri yüksek bir üretim yapısı oluşturmakta kararlıyız,” diyen Yılmaz, savunma sanayisindeki büyük atılımın, enerji teknolojileri ve sağlık endüstrileri gibi yeni alanlara da taşınacağını sözlerine ekledi. Yani, hükümetin hedefi sadece enerji üretmek değil, aynı zamanda yüksek teknolojili bir sanayi altyapısı oluşturmak.
Peki, bu çağrıya kimler başvurabilecek? Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın açıklamasına göre, “Yerli Nükleer Reaktör Geliştirilmesi Çağrısı”na başvurular, 31 Aralık 2025 tarihine kadar [rip.sanayi.gov.tr](http://rip.sanayi.gov.tr) adresi üzerinden yapılabilecek. Bu, Türk mühendisleri, bilim insanları ve sanayicileri için kaçırılmaması gereken bir fırsat. Özellikle nükleer enerji alanında uzmanlaşmış üniversitelerimiz ve araştırma kurumlarımız için büyük bir sorumluluk düşüyor. Bu çağrı, aynı zamanda genç mühendisler ve bilim insanları için de yeni bir kariyer fırsatı sunuyor. Belki de, geleceğin nükleer enerji uzmanları bu çağrıya başvurarak Türkiye’nin enerji geleceğine yön verecekler.
Bu proje, sadece bir enerji üretimi projesi değil, aynı zamanda Türkiye’nin teknolojik bağımsızlığı için de kritik bir adım. Unutmayalım ki, enerji bağımsızlığı, siyasi bağımsızlığın da temelini oluşturur. Kendi enerjisini üretebilen bir ülke, dış politikada daha özgür ve bağımsız hareket edebilir. Türkiye’nin bu hamlesi, sadece kendi geleceği için değil, bölgedeki diğer ülkeler için de örnek teşkil edebilir. Belki de, gelecekte Ortadoğu’da nükleer enerji işbirliği projeleri görebiliriz. Kim bilir?