Tülay Ataman – Adli Bilişim Uzmanı & Dijital Ebeveynlik Kitabı Yazarı
Geçtiğimiz günlerde dört yaşındaki oğlumun anlattığı bir olay beni hem şaşırttı hem de endişelendirdi. Gittiği özel bir kolejde, çocukların bekleme odası olarak kullanılan bir alanda “Tung Tung Sahur” isimli içerik izlettirildiğini söyledi. Üstelik bu içeriğin kendisine rahatsızlık verdiğini, arkadaşlarına “İzlemeyin, bu çocuklar için uygun değil!” dediğini ve öğretmene de durumu aktardığını ancak dikkate alınmadığını da ekledi. İlk duyduğumda bir yanlış anlaşılma olabileceğini düşündüm. Ama oğlum tekrar ve net biçimde aynı şeyi söyleyince, konuyu öğretmene sordum. Aldığım yanıt, bu içeriklerin çocukların erişebileceği bir bekleme sınıfında açık olduğunu doğruladı.
Ben bir adli bilişim uzmanı ve “Dijital Ebeveynlik” kitabının yazarıyım. Dijital dünyanın içinde çalışıyor, risklerini her gün görüyor ve anlatıyorum. Bu kadar deneyime rağmen bizzat oğlumun okulunda, üstelik akademik kimliğiyle öne çıkan bir kolejde bu durumla karşılaşmam çok şey anlatıyor.
Yüzeyde eğlenceli ve şarkılı gibi görünen bu tür videolar, içerdikleri abartılı mimikler, yüksek sesler, mantık dışı senaryolar ve hızlı geçişlerle küçük çocukların bilişsel gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu videolar;
Üstelik bu videoların çoğu, içerik denetimi olmayan platformlar üzerinden, algoritmalar sayesinde küçük yaş gruplarına “önerilen içerik” olarak ulaşır. Yani çocuklar istemeseler bile bu içeriklerle karşılaşabilirler.
Sadece bu içerik özelinde değil, her türlü denetimsiz internet erişimi, özellikle okul gibi bir kurumda kabul edilemez bir güvenlik açığıdır. Kimi okul yöneticileri, tabletleri veya akıllı TV’leri “sessiz bekleme aracı” olarak görürken, çocukların dijital güvenliğini yok saymaktadır. Bu ciddi bir hata.
Okul, bir çocuğun ikinci evidir. Burada sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda sosyal güvenlik, duygusal destek ve doğru dijital farkındalık da verilmelidir.
Tüm bu yaşananlar, bireysel bir olay gibi görünse de aslında çocuklarımızın dijital dünyada ne kadar savunmasız bırakıldığını gösteren bir işarettir. Lütfen bu işareti hafife almayalım. Her okul, her öğretmen ve her veli bu konuda sorumludur.
Dijital çağda çocuk büyütmek, onları sadece fiziksel değil psikolojik ve dijital zararlardan da korumayı gerektirir. Teknoloji faydalı bir araç olabilir ama ancak biz bilinçli kullanıcılar ve rehberler olursak.
Durumu okul yönetimi ve öğretmenle paylaştığımda, ilgileneceklerini belirterek “Bizler de bu konuda hassasız” yanıtını aldım. Bu yaklaşımı değerli buluyorum. Çünkü ancak öğretmen-veli iş birliğiyle çocuklarımız için en iyisini yapabiliriz. Çocukların fiziksel olduğu kadar dijital güvenliği de ancak birlikte hareket edersek sağlanabilir. Bu tür olaylar birer kriz değil, aksine ortak bilinç oluşturmak için birer fırsat olabilir.
Tülay Ataman