Prof. Dr. Zakir Avşar, CHP’nin terörle mücadeleye destek şartını eleştirerek, bunun kişisel siyasi çıkarlar uğruna toplumsal mutabakatı zedelediğini savundu. Avşar, CHP’nin yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelen bir belediye başkanının tutuksuz yargılanması talebini “şartlı destek” olarak nitelendirdi.
Ankara, 28 Temmuz 2025 – Türkiye’nin terörle mücadelesi sürerken, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) bu mücadeleye destek verme şartı siyasi arenada tartışmalara yol açtı. Prof. Dr. Zakir Avşar, kaleme aldığı “Kişiye İpotekli Siyaset” başlıklı yazısında, CHP’nin tutumunu eleştirerek, terörle mücadelenin kişisel siyasi hesaplara alet edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Avşar, CHP’nin “Terörsüz Türkiye Komisyonu”nda yer alma ve bu hedefe destek verme şartını, yolsuzluk iddiaları nedeniyle görevden uzaklaştırılan ve tutuklanan bir belediye başkanının tutuksuz yargılanmasına bağlamasını sert bir dille eleştirdi. Avşar, bu durumun, siyasetin ilkelerle olan gerilimini açıkça ortaya koyduğunu belirtti. “Devletin PKK’nın feshini temin edip, silah bıraktırırken bile kurmadığı masayı kurdurmak, vermediği tavizleri verdirmek…” ifadeleriyle CHP’nin tavrının kabul edilemez olduğunu savundu.
Avşar’ın bu çıkışı, Ankara’da siyaset kulislerinde geniş yankı buldu. Birçok siyasi analist, CHP’nin bu tutumunun, terörle mücadele gibi milli bir meseleyi siyasi pazarlık konusu yapma riski taşıdığını ifade ediyor. Özellikle son dönemde terör örgütlerine karşı başarılı operasyonlar gerçekleştiren güvenlik güçlerinin moralini bozabileceği endişesi dile getiriliyor.
Türkiye’nin terörle mücadelesinin, bir hükümetin değil, tüm siyasi aktörlerin ortak sorumluluğu olduğunu vurgulayan Avşar, “Terörün yarattığı korku ikliminden sıyrılıp huzura yürüyen bir ülke inşa etmek, yalnızca bir hükümetin değil, ortak aklın, toplumsal vicdanın ve tüm siyasi aktörlerin sorumluluğudur.” dedi. Ancak, son günlerde kamuoyuna yansıyan “şartlı destek” beyanlarının, bu hedefin ciddiyetini gölgeleyen bir siyasi tutum sorununu gündeme getirdiğini belirtti.
Vatandaşlar da bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Kimi vatandaşlar, CHP’nin yolsuzluk iddialarına dikkat çekerek, terörle mücadele gibi önemli bir konuda taviz verilmemesi gerektiğini savunurken, kimi vatandaşlar ise, terörle mücadelenin siyasi çekişmelerden uzak tutulması gerektiğini ve tüm partilerin ortak bir paydada buluşması gerektiğini ifade ediyor.
Prof. Dr. Avşar, Türkiye’nin terörsüz bir gelecek hayalini artık bir ütopya olmaktan çıkarıp, somut bir milli devlet politikası haline getirdiğini belirtti. Bu bağlamda, terörle mücadeleye şartsız destek vermenin, aslında bir tercihin ötesinde, geleceğe dair ilkesel bir duruş olduğunu vurguladı. “İnsanların çocuklarını rahatça parka gönderebilmesi, şehirlerin sokaklarında endişesiz yürüyebilmesi, dağlarında huzurun, şehirlerinde refahın hâkim olması için ortaya konan bir yaklaşıma, hangi siyasi görüşten olursa olsun herkesin destek vermesi beklenir.” dedi.
Ankara’da siyasi gözlemciler, bu tartışmanın önümüzdeki günlerde daha da alevleneceğini ve siyasi partiler arasındaki ilişkileri daha da gerginleştireceğini öngörüyor. Özellikle yaklaşan seçimler öncesinde, bu türden polemiklerin artması bekleniyor. Ancak, vatandaşlar, siyasi partilerden terörle mücadele gibi hayati bir konuda ortak bir duruş sergilemelerini ve toplumsal mutabakatı zedeleyici açıklamalardan kaçınmalarını bekliyor.
Sonuç olarak, CHP’nin terörle mücadeleye destek şartı, Türkiye’nin siyasi gündemine bomba gibi düşmüş durumda. Bu durum, siyasetin ilkelerle olan gerilimini bir kez daha gözler önüne sererken, terörle mücadelenin milli bir mesele mi, yoksa siyasi bir araç mı olduğu sorusunu yeniden gündeme getiriyor.