Türkiye, askeri denizcilikte yerlileşme yolunda önemli bir adım attı. STM tarafından tasarlanan ve inşa edilen ilk milli hücumbot, IDEF 2025 fuarında sergilenerek büyük ilgi gördü.
Özet: Türk savunma sanayii, yerli ve milli imkanlarla üretilen ilk hücumbotu IDEF 2025’te tanıttı. Hücumbot, Türk mühendisliğinin geldiği noktayı gözler önüne sererken, denizlerdeki caydırıcılığımızı artıracak.
İSTANBUL-BHA – Türkiye’nin denizlerdeki gücüne güç katacak, yerli ve milli imkanlarla üretilen ilk hücumbot, İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2025)’te görücüye çıktı. Milli Savunma Bakanlığı’nın ev sahipliğinde ve Savunma Sanayii Başkanlığı’nın destekleriyle düzenlenen fuarda, savunma teknolojileri şirketi STM tarafından tasarlanan hücumbot modeli, ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Fuar alanında adeta bir yıldız gibi parlayan hücumbot, Türk mühendisliğinin denizlerdeki yeni gururu olarak nitelendiriliyor.
Türkiye, bugüne kadar hücumbot ihtiyacını genellikle Almanya gibi ülkelerden karşıladı. Ancak bu durum, savunma sanayiinde dışa bağımlılığı beraberinde getiriyordu. İşte bu noktada, milli hücumbot projesi devreye girdi. Amaç, tamamen yerli imkanlarla, Türk mühendisler tarafından tasarlanıp üretilen bir hücumbotla, bu bağımlılığı ortadan kaldırmak. Bu proje, sadece askeri bir ihtiyaçtan öte, stratejik bir bağımsızlık hamlesi olarak değerlendiriliyor.
Peki, bu hücumbotu diğerlerinden ayıran özellikler neler? Geliştirilen milli hücumbot, uzun menzilli güdümlü mermilerle saldırı yeteneğine sahip. Fırkateynler ve helikopterlerle koordineli bir şekilde taarruz edebiliyor. Düşük radar izi sayesinde, düşman radarlarına yakalanma olasılığı oldukça düşük. Yüksek manevra kabiliyeti ve hızıyla, denizlerde adeta bir çevik kuvvet gibi hareket edebiliyor. Ayrıca, zorlu deniz koşullarında bile görev yapabilecek şekilde tasarlandı. Sığ sularda operasyon yapabilme özelliği de cabası. Hava savunma sistemleriyle donatılan hücumbotun, beka kabiliyeti de en üst seviyede tutuluyor. Kısacası, bu hücumbot, tam anlamıyla bir deniz savaşçısı.
Hücumbotun en önemli özelliklerinden biri de, maksimum seviyede yerli mühendislik ve yerli silah sistemlerinin kullanılması. Bu durum, hem savunma sanayiindeki bağımsızlığımızı artırıyor, hem de Türk mühendislerinin yeteneklerini sergileme fırsatı sunuyor. Projede yer alan mühendisler, gece gündüz demeden çalışarak, en son teknolojileri kullanarak, bu hücumbotu hayata geçirmek için çabalıyorlar. Vatandaşlar da bu projeye büyük bir destek veriyor. “Artık kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz” diyen birçok kişi, bu projenin Türkiye için bir dönüm noktası olduğunu düşünüyor.
Projenin başlangıç noktası 2020 yılına dayanıyor. Tasarım süreci o tarihte başladı ve bu yıl inşa aşamasına geçildi. STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz, projeye dair yaptığı açıklamada, ilk sac kesiminin 8 Temmuz’da İstanbul’da yapıldığını belirtti. Güleryüz, IDEF 2025’te tanıtılan modelin, Türk mühendisliğinin geldiği noktayı en iyi şekilde yansıttığını vurguladı. “Donanmamız bugüne kadar yabancı tasarım hücumbotlar kullanıyordu. Artık kendi özgün hücumbotumuzu da üretme yetkinliğine sahibiz. Bu platform, sadece askeri değil, stratejik bağımsızlık açısından da büyük önem taşıyor,” dedi Güleryüz.
Türk Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarına özel olarak geliştirilen bu hücumbot, Türk donanmasının en uzun ve en ağır tonajlı hücumbotu olacak. Proje tamamlandığında, platformun Türk savunma sanayisinin “milli fırkateyn ve korvet” başarılarının ardından yeni bir sayfa açması bekleniyor. Bu durum, Türkiye’nin denizlerdeki gücünü ve caydırıcılığını artıracak önemli bir adım olarak görülüyor.
Peki, bu hücumbotun Mavi Vatan’daki rolü ne olacak? Yüksek yerlilik oranı ile donatılmış bu hücumbot, Mavi Vatan’ın güvenliğinde aktif bir rol üstlenecek ve Türkiye’nin denizlerdeki caydırıcılığına önemli katkı sağlayacak. Özellikle Doğu Akdeniz’deki gelişmeler göz önüne alındığında, bu hücumbotun önemi daha da artıyor. Denizlerdeki haklarımızı korumak, Mavi Vatan’ı güvende tutmak için bu tür projelere ihtiyacımız var. Bu hücumbot, sadece bir gemi değil, aynı zamanda Türkiye’nin denizlerdeki kararlılığının bir sembolü olacak.
IDEF 2025 fuarında sergilenen milli hücumbot, sadece bir başlangıç. Önümüzdeki yıllarda, bu tür projelerin sayısının artması ve Türk savunma sanayiinin daha da gelişmesi bekleniyor. Türk mühendislerinin yetenekleri, devletin desteği ve milletin inancıyla, Türkiye, savunma sanayiinde önemli bir oyuncu haline gelecek. Bu hücumbot, sadece bir gemi değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğine yapılan bir yatırım.