İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Nisan’da ülke genelinde boykot çağrısı yapan 21 sanık hakkında dava açtı. İddianamede, sanıkların ekonomik faaliyeti engelleme ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlarından 7,5 yıla kadar hapsi isteniyor.

“Boykot Çağrısı” Yapan 21 Sanığa Hapis İstemi: Ünlüler ve Sosyal Medya Paylaşımları Mercek Altında

İstanbul’da geçtiğimiz Nisan ayında yaşanan “boykot” tartışmaları yargıya taşınıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Nisan 2025 tarihinde Türkiye genelinde işletmelerin kapatılması, ticari faaliyetlerin durdurulması ve boykot yapılması yönünde sosyal medya üzerinden çağrıda bulunan 21 kişi hakkında iddianame hazırladı. İddianamede, sanıkların “kişiler arasında ayrımcılık yaparak ekonomik faaliyeti engelleme” ve “basın ve yayın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlarını işlediği belirtilerek, 2 yıl 6 aydan 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi.

İddianamede “Ekonomiyi Sekteye Uğratma Kastı” Vurgusu

Savcılık, sanıkların bu çağrıları siyasi ve sosyal nedenlerle yaptığını ve Türkiye ekonomisini sekteye uğratmayı amaçladıklarını savunuyor. İddianamede, sanıkların paylaşımlarının halkın sosyal sınıfları arasında kin ve düşmanlık uyandıracak nitelikte olduğu ve bu durumun kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlike oluşturduğu ifade ediliyor. Vatandaşlar arasında tedirginliğe yol açan bu paylaşımların, ekonomik istikrarı hedef aldığı belirtiliyor.

Peki, bu “boykot” çağrısı tam olarak neydi? Nisan ayının başlarında sosyal medyada hızla yayılan bu çağrılar, belirli ürünlerin veya markaların satın alınmaması, işletmelerin desteklenmemesi yönünde bir kampanyaya dönüşmüştü. Bu durum, özellikle küçük esnafı ve yerel işletmeleri olumsuz etkilemiş, bazı iş yerlerinin geçici olarak kapanmasına neden olmuştu. İddianamede, bu durumun ekonomik zarara yol açtığı ve toplumda ayrışmaya neden olduğu vurgulanıyor.

Oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu’nun Mesajları İddianamede

İddianamede dikkat çeken bir diğer detay ise sanıklardan Cem Yiğit Üzümoğlu’nun cep telefonundaki yazışmalar. Oyuncular Sendikası adlı bir WhatsApp grubunda yaptığı paylaşımlar iddianamede yer alıyor. Bu yazışmalarda, TRT’de yayımlanan “Teşkilat” dizisinden bir oyuncunun işten çıkarılması üzerine dizi setinin yerinin öğrenildiği ve “Seti durduralım”, “Basalım mı?” gibi ifadelerin kullanıldığı belirtiliyor. Bu durum, boykot çağrısının sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve siyasi boyutlarının da olduğunu gösteriyor.

Üzümoğlu’nun avukatı, müvekkilinin sözlerinin sadece bir tepki olduğunu ve şiddete teşvik amacı taşımadığını savunuyor. Ancak savcılık, bu ifadelerin kamuoyunu galeyana getirebilecek nitelikte olduğunu ve bu nedenle suç teşkil ettiğini belirtiyor.

Kimler Hakkında Dava Açıldı? İsimler ve Suçlamalar

Dava açılan 21 sanığın isimleri şöyle: Cem Yiğit Üzümoğlu, Deniz Bulutsuz, Aslı Yirsutimur, Bekir Aslan, Berna Güneri Kutlu, Burçin Erol, Buse Vatansever, Ceren Örnek, Damla Kırali, Mehmet Erdem Cevahirefendioğlu, Muhammet Enes Özel, Ömer Çiftçi, Seren Aydın, Sertaç Doğanay, Seyda Murat Germen, Şenay Ağgez, Tunahan Mert Topuz, Uğur Yangın, Yeliz Ağdemir, Zeynep Ocak ve Zeynep Sena Altan. Sanıklar, “kişiler arasında ayrımcılık yaparak ekonomik faaliyeti engelleme” ve “basın ve yayın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlarından yargılanacaklar.

Bu isimlerin birçoğunun sosyal medya fenomenleri, aktivistler ve kamuoyunda tanınan kişiler olduğu biliniyor. Savcılık, sanıkların paylaşımlarının geniş kitlelere ulaştığını ve bu nedenle etkilerinin daha büyük olduğunu vurguluyor.

Yargılama Süreci Başladı: Gözler Mahkemede

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, ilgili Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve yargılama süreci resmen başladı. Önümüzdeki günlerde sanıkların savunmaları alınacak ve deliller değerlendirilecek. Bu davanın sonucu, benzer olaylar için emsal teşkil edebilir ve sosyal medya kullanımının sınırları konusunda önemli bir tartışma başlatabilir.

Bu tür davaların, ifade özgürlüğü ile kamu düzeni arasındaki hassas dengeyi nasıl etkileyeceği merak konusu. Bir yandan vatandaşların düşüncelerini özgürce ifade etme hakkı korunmalı, diğer yandan toplumda ayrışmaya ve düşmanlığa yol açabilecek eylemlerin önüne geçilmeli. Bu dengeyi sağlamak, yargının en önemli görevlerinden biri olacak.

Davanın seyrini yakından takip etmeye devam edeceğiz. Gelişmeleri okuyucularımızla paylaşmayı sürdüreceğiz.