Avrupa Birliği, Rusya’ya enerji bağımlılığını bitirmek için düğmeye bastı. 2028’den itibaren Rus gazı ithalatı tamamen durdurulacak, peki bu karar Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Brüksel’den gelen haber, Avrupa’nın enerji haritasını baştan çizmeye aday. Avrupa Birliği Komisyonu, Rusya’dan boru hattıyla gelen doğalgaz ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alımını 2028 yılına kadar tamamen durdurmayı hedefleyen yasa tasarısını masaya yatırdı. Bu, Avrupa için tarihi bir dönüm noktası olabilir. Peki, bu karar ne anlama geliyor ve Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Avrupa Birliği’nin bu hamlesinin ardında yatan temel sebep, Rusya’ya olan enerji bağımlılığını en aza indirmek. Ukrayna savaşıyla birlikte iyice su yüzüne çıkan bu bağımlılık, Avrupa’nın enerji güvenliği açısından ciddi bir tehdit olarak görülüyor. Komisyonun hazırladığı tasarı, üye ülkelerin Rus gazına olan ihtiyacını kademeli olarak ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Bu geçiş sürecinde, çeşitli önlemler alınacak ve alternatif kaynaklara yönelme teşvik edilecek.
Peki, bu yasaklar ne zaman yürürlüğe girecek? Tasarıya göre, 1 Ocak 2026’dan itibaren Rusya ile yeni doğalgaz sözleşmesi imzalamak yasak olacak. Ancak, halihazırda imzalanmış kısa vadeli sözleşmeler 17 Haziran 2026’ya kadar devam edebilecek. Denize kıyısı olmayan ve dolayısıyla alternatif tedarik yolları daha kısıtlı olan ülkeler için ise uzun vadeli sözleşmeler kapsamındaki teslimatlar 2027 sonuna kadar sürebilecek. Tüm bu istisnaların ortadan kalkmasıyla birlikte, 1 Ocak 2028 tarihi itibarıyla AB, Rus gazı ithalatına tamamen son vermiş olacak.
Yasa tasarısı sadece boru hattıyla gelen gazı değil, aynı zamanda sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatını da kapsıyor. Taslak metne göre, Rusya veya Rus menşeli şirketlerle LNG terminal hizmetleri için uzun vadeli anlaşmalar yapılamayacak. Mevcut terminaller, farklı tedarikçilere açılarak enerji arz güvenliğinin sağlanması ve fiyat dalgalanmalarının önüne geçilmesi hedefleniyor. Bu durum, özellikle LNG altyapısı gelişmiş ülkeler için yeni fırsatlar doğurabilir.
Bu kadar kapsamlı bir geçiş sürecinin sorunsuz işlemesi için şeffaflık ve sıkı denetim şart. Tasarı, Rus gazıyla sözleşmesi bulunan şirketlere bu bilgileri AB Komisyonu’na bildirme zorunluluğu getiriyor. Süreç, AB Enerji Düzenleyicileri İşbirliği Ajansı (ACER) ve Komisyon tarafından ortaklaşa denetlenecek. Olası bir arz sıkıntısı durumunda ise acil durum önlemleri devreye sokulacak. Bu önlemlerin neler olacağı ise henüz netleşmiş değil.
Ancak, bu iddialı planın önünde bazı engeller de yok değil. Macaristan ve Slovakya, enerji fiyatlarının artacağı endişesiyle tasarıya karşı çıkıyor. Her iki ülke de Rus gazına büyük ölçüde bağımlı ve alternatif kaynaklara geçişin maliyetli olacağını savunuyor. Yasa teklifinin yürürlüğe girebilmesi için AB Konseyi’nde nitelikli çoğunluğun ve Avrupa Parlamentosu’nun (AP) onayı gerekiyor. Bu da, önümüzdeki aylarda Brüksel’de yoğun müzakerelerin yaşanacağına işaret ediyor.
Peki, Avrupa’daki bu enerji dönüşümü Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Türkiye, enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü ithalat yoluyla karşılıyor ve Rusya da önemli tedarikçilerden biri. AB’nin Rus gazına ambargo uygulaması, küresel enerji piyasalarında dalgalanmalara yol açabilir ve bu durum Türkiye’yi de etkileyebilir. Ancak, Türkiye’nin son yıllarda LNG altyapısına yaptığı yatırımlar ve alternatif kaynak arayışları, bu tür şoklara karşı bir nebze olsun direnç sağlamış durumda.
Enerji uzmanları, Türkiye’nin bu süreçte daha aktif bir rol oynayabileceğini belirtiyor. Özellikle, Azerbaycan ve Doğu Akdeniz’deki doğalgaz kaynakları Türkiye için önemli bir fırsat sunuyor. Ayrıca, yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımların artırılması da enerji bağımsızlığı açısından kritik önem taşıyor. Sonuç olarak, AB’nin bu kararı, Türkiye’nin enerji politikasını yeniden gözden geçirmesi ve daha sürdürülebilir bir enerji geleceği için adımlar atması için bir fırsat olabilir.