İnsanlık nereye gidiyor? Sorusunun herkese göre muhakkak bir cevabı vardır. Bence şöyle bir cevap vermek daha iyi olacaktır.
Günümüzde insanlığı amansızca saran; “akıl, mantık, vicdan, hak, hukuk, ahlak, haysiyet ve şeref” gibi değerleri bir tarafa atan insanlarla doldu. Sadece ama sadece, “Her an nasıl zevk alırım” sorusu kişiyi insanlıktan çıkarttı. Hele de bu son yaşananlardan sonra “İnsanlık nereye gidiyor?” dedim. Aslında insanlığın nereye gittiği çok belli de neyse!
Sosyal medyanın bütün argümanları ve argümanlardan beslenen insanlar gerçek mi? sosyal medyada sürekli olarak kendi hayatlarını dört dörtlük olarak paylaşan, diğer insanları özendirmeye çalışan insanlar ne yapmaya çalışıyor? İnsanları özendirerek sürekli olarak kendi hayatlarını sorgulamalarına sebep olan o argümanlar gerçek yaşantılarında da öyle mi?
Sosyal medyanın argümanlarının büyük bir kesimi, insani erdemlere ve ruhlara karşı savaş açmış. Nereden nasıl gelirse gelsin cüzdanlarını doldurmak ve sürekli haz yaşamak için insanlığın tüm değerlerini ezip, insani meziyetleri yok ederek, kendilerine kazanç sağlamanın hazzı peşindeler.
Sürekli olarak sosyal medyada ve birçok platformda suça teşvik edici videolardan dolayı insanlar, insanlıktan çıkmış durumda. Gece yarısı yol kesen, gündüz durduk yere taciz eden ve buna benzer tüm suçlara teşvik edici videolardan esinleniyorlar. Sosyal medyanın argümanları belki bunları bir oyun, bir hikaye ya da bir kesit olarak paylaşıyorlar ama bazı insanlar bunları ciddiye alıp, uygulamaya geçiyorlar.
Bir kadın düşünün yüzü gözü kapalı bir şekilde önünüzü kesiyor, sizi duvara sıkıştırıp sizden para dileniyor. Siz vermek istemediğinizi söyleseniz bile peşinize düşüyor. Dilenmek ne zaman şiddete dönüştü? İnsanlar ne zaman bu kadar aciz oldu? Bir kadın veya bir erkek, akşam olsun gündüz olsun sokakta rahat yürüyemeyecek mi? Sürekli bu korkulara maruz kalarak mı yaşayacak?
İnsanlık nereye gidiyor? Artık yolda bile rahat yürüyemez hale geldik. İnsanlar, insanlıktan mı çıktı? Sosyal medyada sürekli aynı videolar dönüyor. Oysaki aynı yaşantılar, aynı aileler! Sadece sosyal medyanın argümanlarının bizlere yansıttığı sosyetik hayatlar…
Bir kişi düşünün ya da binlerce kişi, eşinden ayrılmış çocukları için ayakta kalmaya çalışan kişiler. Bir temizlik iş ilanı görür ve başvuru yapar. Etrafımızda ve çevremizde ne kadar temizlik işine kötü gözle bakan olsa da, sen çalışmak zorundasın. Bir heyecan ile çocuklarına ekmek alacaksın diye işe gidersin, ama işler hiçte düşündüğün gibi gitmez. İşe gittiğin kişi sana temizlik yerine ahlaksız teklifte bulunur. Bunu belki binlerce kez duymuşuzdur. Ama asla gidip bir başkasına söylemezler içlerine atarlar. Peki ya senden sonra bir başkasının başına bu olayın geleceğini bile bile susmak nedir?
Bazı şeyler şekil değiştirse de davranışlar hep aynıdır. İnsanlar kendi çıkarları söz konusu olduğundan yetinemiyor, istekleri de bitmiyor. Yemek, içmek barınmak bazılarına yetse de daha çok isteyen ve bunu yaparken etrafındakilerini korkutan, kıran azımsanamayacak bir kitle söz konusu! İnsan doğasından iyiyi de kötüyü de barındırıyor. Sonuçta insan değişmeyecek.
Bu durumda da kendi adımıza ne yapabiliriz? Bugün teknolojik ve bilimsel gelişmelerle atalarımızdan daha konforlu şartlarda, daha uzun yaşadığımızı söyleyebiliriz. Evrende bir noktadan ibaret olduğumuzu unutmadan önce kendimize bakabiliriz.
Kendi isteklerimizi kontrol etmeden, kendi egomuzu kontrol etmeden, kendi zayıflıklarımızı fark etmeden, kendi iç huzurumuzu bulmadan kendimizi her alanda eğitmeden çevremize tam olarak faydalı olamayız!
Neden sorun çıkarmak yerine çözmeye uğraşmıyoruz? Tüketmek yerine üretmeye ve sürekli olumsuzluklara şikayet etmek yerine olumlu gelişmeleri taktir etmiyoruz. Nefret yerine sevgi koymaya odaklanmalıyız bence. Boş konuşmak, sürekli olumsuzca eleştirmek yerine, harekete geçmek, elimizden ne geliyor ise insanlık adına onu yapmamız gerekmez mi?
İnsanlık Bitti mi? İnsanların artık yarısından çoğu vicdanını, ahlakını kaybetmiş durumda. Sonumuz Nereye Gidiyor?
Hey Haber/ Hatice ÇELİKEL
Kaynak: Haber Merkezi
Tebrikler çok güzel yazmışsınız bir sonraki yazınızı sabırsızlıkla bekliyorum…