Yeşil Vatanın Çığlıkları: Orman Yangınları ve Geleceğe Dair Endişeler

Yayınlama: 08.09.2025
A+
A-

Türkiye’nin dört bir yanında yeniden alevlenen orman yangınları, iklim krizi ve insan ihmaliyle birleşince büyük bir tehdit oluşturuyor. Uzmanlar, yangınlarla mücadelede teknolojik imkanların yanı sıra nitelikli personel ve toplum bilincinin önemine dikkat çekiyor.

Yeşil Vatanın Çığlıkları: Orman Yangınları ve Geleceğe Dair Endişeler

Özet: Türkiye’nin dört bir yanında yeniden alevlenen orman yangınları, iklim krizi ve insan ihmaliyle birleşince büyük bir tehdit oluşturuyor. Uzmanlar, yangınlarla mücadelede teknolojik imkanların yanı sıra nitelikli personel ve toplum bilincinin önemine dikkat çekiyor.

Ankara, 8 Eylül 2025 – Yaz mevsiminin son demlerini yaşarken, içimizi yakan görüntüler yine ekranlara yansıdı: Orman yangınları. Antalya’dan İzmir’e, Muğla’dan Hatay’a kadar birçok bölgede yükselen alevler, sadece ağaçları değil, umutlarımızı da küle çeviriyor. Prof. Dr. Zakir Avşar, “Yeşil Vatan Yanarken Sessiz Çığlıklar” başlıklı yazısıyla bu acı gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi.

Hepimiz o dumanları, alevleri, çaresizliği hissediyoruz. Peki, bu yangınlar neden dinmiyor? Neler yapılması gerekiyor? Bu soruların cevabını ararken, Dr. Murat Yılmaz’ın öncülüğünde, ormanlarımızı korumak için canını dişine takan kahramanlarla, Öz Orman İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan ve ekibiyle bir araya geldik. Onların tecrübeleri, yangınların nedenleri ve çözüm yolları konusunda önemli ipuçları sunuyor.

Orman Şehitleri ve Fedakar Çalışanlar

Unutmamalıyız ki, bu vatanın yeşilini korumak için şehit düşenler var. Cumhuriyet tarihimiz boyunca, orman yangınlarında hayatını kaybedenlerin sayısı, son felaketlerle birlikte 145’e ulaşmış durumda. Onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Bir de, yangınların önünde siper olan, 25 bin orman işçisi ve 131 bin eğitimli gönüllü var. Gökyüzünde uçaklar, helikopterler, insansız hava araçları… Adeta bir kurtarma filosu, yeşil vatanı alevlerden kurtarmak için seferber olmuş durumda. Ama bu yeterli mi?

Havadan Müdahale mi, Karadan Mücadele mi?

Ormancılar, hava unsurlarının yangınların hızını kesmede ve baskılamada önemli rol oynadığını, ancak asıl söndürme işinin kara unsurları tarafından yapıldığını vurguluyor. Orman, düz bir arazi değil. Engebeler, dağlar, tepeler, araçların giremeyeceği yerler… İşte bu yüzden insan gücü, kol gücü her şeyin üzerinde.

Orman işçisi itfaiyeci değil. Orman yangını da, itfaiyenin söndüreceği yangınlara benzemez. Bu, farklı bir uzmanlık, eğitim ve ihtisas işi. Uzmanlar, bu konuda önemli mesafeler katettiğimizi belirtiyor. Ancak, tüm bu çabalara rağmen, yangınların önüne geçilemiyor. Üstelik, ciddi kayıplar da yaşanıyor.

Nitelikli Personel İhtiyacı

Sayısal olarak orman işçisi sayısı çok gibi görünse de, orman varlığımızın büyüklüğü ve risk altındaki bölgelerin genişliği düşünüldüğünde, bu sayı yetersiz kalıyor. Öz Orman İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, ihtiyacı net bir şekilde ortaya koyuyor: 774 gözetleme kulesinde 24 saat vardiyalı olarak görev yapan 2328 kişi, 1786 arazözde çalışan 3572 şoför, ilk müdahale araçları ve iş makineleri…

Aslan’ın hesaplarına göre, fiilen arazide yangınla mücadele edecek personel sayısı sadece 12.537 kişi. Yani, havadan müdahalede ve araç teçhizatında sorun olmasa da, nitelikli orman işçisi ihtiyacı had safhada. Bu durum, yangınlara karşı verdiğimiz mücadelede önemli bir zayıflık oluşturuyor.

Orman Yangınlarının Kök Nedenleri

Bir orman yandığında, sadece ağaçlar yanmıyor. Toprağın bereketi, kuşların yuvası, böceklerin yaşam döngüsü, akarsuların dengesi, dağların sessizliği… Her şey kül oluyor. Bir orman yangını, binlerce canlı türünün geleceğini karartıyor. O orman, aynı zamanda çocuklarımıza nefes olan oksijen deposu, toprağı sellerden koruyan bir kalkan, iklimin dengesini sağlayan bir unsur.

Peki, bunca tedbire rağmen, orman yangınlarının sıklığı ve büyüklüğü neden artıyor? Prof. Dr. Zakir Avşar’a göre, bunun en önemli nedeni iklim krizi. Yazlar uzuyor, sıcak hava dalgaları yaygınlaşıyor, nem oranı düşüyor, kuraklık artıyor. Hava sıcaklığı 40 dereceyi aştığında ve rüzgar kuvvetli estiğinde, küçücük bir kıvılcım bile yüzlerce hektarı bir anda yok edebiliyor.

İnsan Eli: İhmal ve Bilinçsizlik

Ancak, işin bir başka boyutu da var: İnsan eli. Atılan bir sigara izmariti, piknik sonrası söndürülmeyen bir mangal, bilinçsizce bırakılan cam şişeler, anız yakmak, orman giriş yasaklarına uymamak… Ne yazık ki, orman yangınlarının büyük bir bölümü insan ihmaliyle başlıyor.

Hatırlayalım, bu ülke yıllar önce yangınlara müdahalede büyük zorluklar yaşıyordu. Bugün ise, teknolojiye dayalı yeni bir mücadele hattı kuruldu. Yangınlar insansız hava araçlarıyla izleniyor, gözetleme kulelerinden 7/24 kameralarla erken uyarı alınıyor, müdahale süreleri kısaltılıyor, hava araçlarıyla geniş alanlara hızla müdahale ediliyor. Bu kapasite artışı sayesinde, çok daha büyük felaketlerin önüne geçiliyor, yangınlar daha kısa sürede kontrol altına alınabiliyor.

Teknoloji mi, İnsan mı?

Ancak, her şey teknoloji değil. Settar Arlan’ın dediği gibi, esas kahramanlar, bu teknolojiyi kullananlar ve doğrudan, canı pahasına yangınla mücadele eden ekipler, orman işçileri, köylüler, gönüllüler… Onlar, sıcaklığın 50 dereceyi bulduğu alevlerin önündeler. Onların emeği, fedakarlığı, vefakarlığı, cesareti, yangınlara karşı en güçlü kalkanımız olmaya devam ediyor.

Unutmayalım ki, orman yangınlarıyla mücadele, sadece orman teşkilatının, işçisinin ya da ilgili bakanlıkların işi değil. Bu ülkenin her ferdi, ormanın bir parçasıdır ve yangınlara karşı sorumluluğu vardır. Yanan her orman, sadece doğanın değil, bizim de kaybımızdır. Orman, bir milletin bağımsızlığı kadar önemli bir değerdir; toprağımızı, suyumuzu, havamızı korur, çocuklarımızın geleceğini güvence altına alır. Bu yüzden, ormanlara sahip çıkmak, ülkeye sahip çıkmaktır.

Yangın Sonrası İmar Tehlikesi

Yangın sonrası yaşanan en önemli hatalardan biri, yanan alanların imara açılacağı söylentileri veya bu alanların bilinçsiz şekilde betonlaşmasına yönelik girişimlerdir. Anayasa ve ilgili yasalar açık: Yanan orman alanları orman vasfını korur ve başka bir amaçla kullanılamaz. Bu kural, gelecek nesiller için ormanların korunmasının en temel güvencesidir.

Geleceğe Yönelik Çözüm Önerileri

Peki, gelecekte neler yapmalıyız? İmar faaliyetlerinin yangına hassas alanlardan uzaklaştırılması, yapılaşmanın sınırlandırılması ve tampon alanların oluşturulması şart

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130