Yeşil Vatan Yanıyor: Orman İşçilerinin Sessiz Çığlıkları
Prof. Dr. Zakir Avşar’ın yazısında orman yangınlarının önemi ve orman işçilerinin fedakarlıkları vurgulanırken, Öz Orman İş Sendikası Genel Başkanı Settar Arlan, yangınlarla mücadelede nitelikli işçi ihtiyacına dikkat çekiyor. İklim krizi ve insan hatalarının yangınlardaki rolü de unutulmamalı.
Yeşil Vatan Yanıyor: Orman İşçilerinin Sessiz Çığlıkları
Özet: Prof. Dr. Zakir Avşar’ın yazısında orman yangınlarının önemi ve orman işçilerinin fedakarlıkları vurgulanırken, Öz Orman İş Sendikası Genel Başkanı Settar Arlan, yangınlarla mücadelede nitelikli işçi ihtiyacına dikkat çekiyor. İklim krizi ve insan hatalarının yangınlardaki rolü de unutulmamalı.
Ankara, 20 Ekim 2025 – Yaz mevsiminin son demlerine yaklaşırken, içimizi yakan bir gerçekle yüzleşiyoruz: Yeşil vatan yanıyor. Televizyon ekranlarında beliren dumanlar, yükselen alevler, hepimizin yüreğine bir korku salıyor. Antalya’dan İzmir’e, Muğla’dan Hatay’a yayılan yangın haberleri, bu felaketin ne denli büyük bir tehdit olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Prof. Dr. Zakir Avşar, “Yeşil Vatan Yanarken Sessiz Çığlıklar” başlıklı yazısıyla bu acı gerçeği dile getiriyor. Avşar, yazısında, orman yangınlarının sadece bir çevre sorunu olmadığını, aynı zamanda milletimizin geleceğiyle ilgili en önemli meselelerden biri olduğunu vurguluyor.
Orman İşçileri: Yeşil Vatanın Kahramanları
Dr. Murat Yılmaz’ın öncülüğünde, ülkemizin kıymetli ormancılarıyla bir araya gelindi. Öz Orman İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan ve yönetim kurulu üyeleriyle yapılan görüşmelerde, “Yeşil vatan neden yanıyor, neler yapılmalı?” sorularına yanıt arandı. Bu görüşmelerde, orman yangınlarıyla mücadelede canını dişine takan, hatta bu uğurda şehit olan kahramanların varlığı bir kez daha hatırlandı. Cumhuriyet tarihimiz boyunca, son yangınlardaki şehitlerimizle birlikte bu sayı 145’e ulaşmış durumda. Onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Düşünün ki, 25 bin orman işçisi ve 131 bin eğitimli gönüllü, orman yangınlarında canla başla mücadele ediyor. Onlarca uçak, yüzü aşkın helikopter ve insansız hava araçları, gökyüzünden yeşil vatana bir kurtarma filosu oluşturuyor. Ancak, yangınlarla mücadele sadece havadan yapılan müdahalelerle sınırlı değil. Ormancıların da belirttiği gibi, hava unsurları yangınların hızını azaltır ve baskılar, ancak söndürme işi kara unsurları tarafından gerçekleştirilir. Çünkü orman, düz bir arazi değil, engebeler, dağlar, tepeler ve araçların giremeyeceği yerlerle dolu. Bu nedenle, kol gücü ve insan gücü ihtiyacı her şeyin üzerinde.
Unutmamak gerekir ki, orman işçisi itfaiyeci değildir ve orman yangınları da itfaiyenin söndüreceği yangınlara benzemez. Bu, farklı bir uzmanlık, eğitim ve ihtisas işidir. Bu konuda önemli mesafeler katetmiş olsak da, orman yangınlarının önüne geçmek hala mümkün olmuyor ve ciddi kayıplar yaşanıyor.
Nitelikli İşçi İhtiyacı: Mücadelenin Kilit Noktası
Öz Orman İş Sendikası Genel Başkanı Settar Arlan, ihtiyacı şu sözlerle açıklıyor: “774 gözetleme kulesinde üçer kişi vardiyalı olarak 7/24 görev yapıyor: 2328 kişi… 1786 arazözde ikişer şoför: 3572, ilk müdahale araçları 2742, iş makinası sayısı 821.” Bu rakamlar, aslında arazide fiilen yangınla mücadele edecek personel sayısının 12.537 kişi olduğunu gösteriyor. Arlan’a göre, havadan müdahalede ve karadan gerekli araç teçhizatında bir sorun olmasa da, nitelikli orman işçisi bakımından ciddi bir ihtiyaç söz konusu.
Peki, bir orman yandığında neler oluyor? Sadece ağaçlar değil, toprağın bereketi, kuşların yuvası, böceklerin ve arıların yaşam döngüsü, akarsuların debisi, dağların sessizliği de yanıyor. Bir orman yangını, binlerce canlı türünün geleceğini de küle çeviriyor. O orman, aynı zamanda bu ülkenin çocuklarına nefes olan oksijen deposu, toprağı sellerden koruyan bir kalkan, iklimin dengesini sağlayan bir denge unsuru. İşte bu yüzden, bir ormanın yanması sadece bir çevre haberi değil, bu milletin geleceğiyle ilgili en önemli meselelerden biri.
İklim Krizi ve İnsan Hatası: Yangınların Kök Nedenleri
Son yıllarda Türkiye’de bu kadar yoğun tedbire ve mücadeleye rağmen orman yangınlarının hem sıklığı hem de büyüklüğü neden artıyor? Bu sorunun cevabı aslında çok açık: İklim krizi ve insan hatası. Yazlar uzuyor, sıcak hava dalgaları yaygınlaşıyor, nem oranı düşüyor, kuraklık artıyor. Hava sıcaklığı 40 dereceyi geçtiğinde ve rüzgâr kuvvetli estiğinde, küçücük bir kıvılcım bile yüzlerce hektarı bir anda kül edebiliyor.
Ancak, işin bir başka boyutu da insan eli. Atılan bir sigara izmariti, piknik sonrası söndürülmeyen bir mangal, bilinçsizce bırakılan cam şişeler, anız yakmak, orman giriş yasaklarına uymamak… Ne yazık ki, orman yangınlarının çok büyük bir bölümü insan ihmaliyle başlıyor. Bu nedenle, her birimizin bu konuda daha bilinçli ve dikkatli olması gerekiyor.
Teknoloji ve İnsan: Mücadelede Birliktelik
Türkiye, yıllar önce yangınlara müdahalede zorluklar yaşarken, bugün teknolojiye dayalı yeni bir mücadele hattı kurdu. Yangınlar insansız hava araçlarıyla izleniyor, yangın gözetleme kulelerinden 7/24 kameralarla erken uyarı alınıyor, yangına müdahale süreleri 10 dakikanın altına indiriliyor, hava araçlarıyla geniş alanlara hızla müdahale ediliyor. Bu kapasite artışı sayesinde çok daha büyük felaketlerin önüne geçiliyor, yangınlar kısa sürede kontrol altına alınabiliyor.
Ancak, her şey teknoloji değil. Settar Arlan’ın da ifade ettiği gibi, esas kahramanlar, bu teknolojiyi kullananlar ve doğrudan, canı pahasına yangınla mücadele eden ekipler, orman işçileri, köylüler, gönüllüler. Hepsi sıcaklığın 50 dereceyi bulduğu alevlerin önündeler. Onların emeği, fedakarlığı, vefakarlığı, cesareti yangınlara karşı en güçlü kalkanımız olmaya devam ediyor.
Ormanlar Geleceğimizdir
Unutmayalım ki, orman yangınları ile mücadele yalnızca orman teşkilatının, işçisinin ya da ilgili bakanlıkların işi değildir. Bu ülkenin her ferdi, ormanın bir parçasıdır ve yangınlara karşı da bir sorumluluğu vardır. Yanan her orman, yalnızca doğanın değil, bizim de kaybımızdır. Orman, bir milletin bağımsızlığı kadar önemli bir değerdir; toprağımızı, suyumuzu, havamızı korur, çocuklarımızın geleceğini güvence altına alır. Bu yüzden, ormanlara sahip çıkmak, ülkeye sahip çıkmaktır.
Yanan Alanların Korunması: Gelecek Nesillere Miras
Yangın sonrası yaşanan en önemli hatalardan biri, yanan alanların imara açılacağı söylentileri veya bu alanların bilinçsiz şekilde betonlaşmasına yönelik girişimlerdir. Anayasa ve ilgili yasalar açık: Yanan orman alanları orman vasfını korur ve başka bir amaçla kullanılamaz. Bu kural, gelecek nesiller için
0532 659 8130
