Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, yerli malı tebliğinde yaptığı değişiklikle, yerli katkı payı yüzde 51’in altında olan ürünler için raporlama zorunluluğu getirdi. Yeni düzenleme, özellikle yazılım sektörünü ve girdi maliyetlerini yakından ilgilendiriyor.
Özet: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, yerli malı tebliğinde yaptığı değişiklikle, yerli katkı payı yüzde 51’in altında olan ürünler için raporlama zorunluluğu getirdi. Yeni düzenleme, özellikle yazılım sektörünü ve girdi maliyetlerini yakından ilgilendiriyor.
Ankara’dan gelen son dakika haberine göre, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, yerli üretimde yeni bir sayfa açıyor. Bakanlık, “Yerli Malı Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ile yerli katkı oranları düşük olan ürünlerin daha şeffaf bir şekilde raporlanmasını sağlayacak bir düzenlemeye gitti. Bu değişiklikle birlikte, artık bir ürünün “yerli malı” sayılabilmesi için gereken kriterler daha net bir şekilde belirlenmiş olacak. Özellikle yüzde 51’in altında yerli katkı oranına sahip ürünler için üreticiler, ilgili oda veya borsalardan “yerli katkı oranı raporu” almak zorunda kalacaklar.
Bu rapor, tüketicilerin satın aldıkları ürünlerin ne kadarının Türkiye’de üretildiğini daha kolay anlamalarına yardımcı olacak. Aynı zamanda, üreticileri de yerli girdi kullanımını artırmaya teşvik edecek bir mekanizma olarak düşünülüyor. Özellikle son dönemde artan ithalat ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar göz önüne alındığında, bu düzenlemenin yerli üretimi destekleme amacı taşıdığı açıkça görülüyor.
Yeni tebliğ, yazılım sektörünü de yakından ilgilendiriyor. Bir yazılım ürününün “yerli malı” sayılabilmesi için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından verilen “teknolojik ürün belgesi”ne sahip olması gerekiyor. Bu belgeye sahip yazılımların yerli katkı oranı otomatik olarak yüzde 100 kabul edilecek. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Yurt içinden temin edilen girdilerin ithal olup olmadığı da sıkı bir şekilde kontrol edilecek. Eğer yazılımın geliştirilmesinde kullanılan bazı bileşenler yurt dışından ithal edilmişse, bu girdiler de hesaplamaya dahil edilecek ve yerli katkı oranı buna göre belirlenecek.
Üreticilerin en çok merak ettiği konulardan biri de girdi maliyetlerinin nasıl hesaplanacağı. Yeni düzenlemeye göre, faturası nihai ürün maliyetinin yüzde 0,5’ini aşan ve katkı oranı hesaplanmamış girdiler, sanayi sicil belgesine sahip işletmeler tarafından üretilmesi durumunda yerli girdi olarak kabul edilecek. Bu, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) için önemli bir kolaylık sağlayabilir. Ancak, Türkiye’de üretimi sınırlı veya hiç olmayan bazı girdiler için Bakanlık tarafından yayımlanan katsayılar dikkate alınarak ithal girdi olarak sayılacak.
Öte yandan, elektrik, su, doğal gaz gibi temel giderler ile Türk Patent ve Marka Kurumu tescilli fikri ve sınai mülkiyet giderleri ve lisanslı geri dönüşüm faaliyetlerinden elde edilen girdiler ise yüzde 100 yerli olarak kabul edilecek. Bu da özellikle Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine yatırım yapan şirketler için olumlu bir teşvik olarak değerlendirilebilir.
Yeni tebliğin uygulanmasında önemli bir rol oynayacak olan eksperler de unutulmadı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından yetkilendirilmiş eksperler, 5 Kasım’dan itibaren düzenlenecek eğitimleri başarıyla tamamlamaları halinde 3 yıl süreyle teknik uzman olarak görevlendirilebilecekler. Bu eksperler, üreticilerin yerli katkı oranı raporlarını hazırlamalarına yardımcı olacak ve sürecin doğru ve şeffaf bir şekilde işlemesini sağlayacaklar.
Tebliğin tüm maddeleri aynı anda yürürlüğe girmeyecek. Eksperlerin görevlendirilmesiyle ilgili madde 5 Kasım’da yürürlüğe girecekken, diğer tüm hükümler 1 Ocak 2026’da yürürlüğe girecek. Bu da üreticilere ve ilgili tüm paydaşlara yeni düzenlemelere uyum sağlamaları için yeterli bir süre tanınmış olduğu anlamına geliyor.
Peki, bu düzenleme ile neler hedefleniyor? Yetkililer, bu tebliğ değişikliği ile yerli üretimin teşvik edilmesinin yanı sıra, tüketicilerin daha bilinçli tercihler yapmasının ve haksız rekabetin önlenmesinin amaçlandığını belirtiyorlar. Özellikle son dönemde “yerli malı” etiketi taşıyan ancak gerçekte ithal girdilerin yoğun olarak kullanıldığı bazı ürünler konusundaki şikayetler göz önüne alındığında, bu düzenlemenin önemli bir adım olduğu söylenebilir.
Vatandaşlar bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Kimi vatandaşlar düzenlemenin yerli üretimi destekleyeceğini düşünürken, bazıları da bürokratik işlemleri artıracağı ve maliyetleri yükselteceği endişesini taşıyor. Özellikle küçük işletmeler, raporlama süreçlerinin karmaşıklığı ve maliyeti konusunda endişelerini dile getiriyorlar. Ancak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkilileri, sürecin olabildiğince basitleştirilmesi ve işletmelere gerekli desteğin sağlanması için çalışacaklarını vurguluyorlar.
Sonuç olarak, “Yerli Malı Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ile yerli üretimde yeni bir döneme giriliyor. Bu düzenlemenin başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek. Ancak, şeffaflığın artırılması ve yerli üretimin desteklenmesi amacıyla atılan bu adımın, Türk ekonomisi için önemli bir katkı sağlaması bekleniyor.