Türkiye Denizlerinde Alarm Zilleri: Sıcaklık Artışı Rekor Seviyede!

Yayınlama: 27.09.2025
A+
A-

ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nden korkutan uyarı geldi. Türkiye’yi çevreleyen denizlerdeki sıcaklık artışı, küresel ortalamayı aşarak deniz ekosistemini tehdit ediyor.

Türkiye Denizlerinde Alarm Zilleri: Sıcaklık Artışı Rekor Seviyede!

Özet: ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nden uzmanlar, Türkiye denizlerindeki sıcaklık artışının küresel ortalamanın üzerine çıktığını ve bunun deniz canlıları için büyük bir tehlike oluşturduğunu açıkladı. Özellikle Marmara Denizi’ndeki risklere dikkat çekildi.

Ankara’dan gelen son haberler pek iç açıcı değil. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, yaptığı açıklamada Türkiye’nin denizlerinde yaşanan sıcaklık artışının vahametini gözler önüne serdi. Salihoğlu’nun ifadelerine göre, denizlerimizdeki su sıcaklığı artışı küresel ortalamanın çok üzerinde seyrediyor ve bu durum, deniz ekosistemlerinde telafisi güç hasarlara yol açıyor. Hani hepimiz yazın denize girdiğimizde “Su ne kadar sıcak!” diyoruz ya, işte o sıcaklık aslında hiç de masum değilmiş.

Denizlerimizdeki Sıcaklık Artışı Kontrolden Çıkıyor

Avrupa Birliği’nin Copernicus uydu izleme sisteminin verileri de durumu doğruluyor. 2024 yılında küresel deniz yüzeyi sıcaklığı 20,87 dereceyle rekor kırarken, ODTÜ’nün 1984’ten beri yaptığı ölçümler, Türkiye denizlerindeki sıcaklıkların uzun yıllar ortalamasının 1 ila 3 derece üzerine çıktığını gösteriyor. Bu da demek oluyor ki, denizlerimizdeki sıcaklık artışı dünya ortalamasının da üzerinde bir hızla ilerliyor. Peki, bu sıcaklıklar nerelerde ne durumda?

Akdeniz’de deniz yüzeyi suyu sıcaklığı 28 dereceye kadar yükselmiş durumda. Ege’de ise Bodrum’da 26, İzmir’de 25 derece ölçüldü. Marmara Denizi’nde sıcaklıklar 26-27 derece civarında seyrederken, Karadeniz’de ise 27 dereceye kadar çıkmış durumda. Yani, neredeyse tüm denizlerimizde durum kritik.

Prof. Dr. Salihoğlu’ndan Kritik Uyarılar

Prof. Dr. Salihoğlu, bu artışın dünya ortalaması olan 1,2-1,5 derecenin üzerinde olduğuna dikkat çekerek, bazı bölgelerde bu artışın 2 ila 2,5 dereceye ulaştığını belirtiyor. “Marmara, Karadeniz ve Doğu Akdeniz’in bazı kısımlarında deniz sıcaklıkları ciddi şekilde yükseldi. Bu durum birçok deniz canlısını doğrudan etkiliyor. Deniz çayırları, pinalar ve soğuk su mercanları zarar görüyor,” diyor Salihoğlu. Yani, sadece bizim hissettiğimiz bir sıcaklık değil, deniz canlılarının yaşam alanları da tehlike altında.

Salihoğlu’nun bir diğer önemli uyarısı ise balık türleriyle ilgili. Bazı balık türleri, bu ani sıcaklık değişimlerine ayak uyduramayarak göç etmek zorunda kalıyor. Bu durum, hem balıkçılık sektörünü hem de deniz ekosistemini olumsuz etkiliyor.

El Nino ve İklim Değişikliğinin Acımasız Etkisi

Peki, bu sıcaklık artışının sebebi ne? Salihoğlu’na göre, geçen yıl rekor seviyelere çıkan sıcaklıklarda El Nino’nun büyük bir etkisi var ve bu etki hala devam ediyor. İklim değişikliğine bağlı olarak sıcak hava dalgalarının sıklığında %65’e varan bir artış görülüyor ve bu dalgalar deniz suyu sıcaklıklarını 3 ila 4 derece birden artırabiliyor. Yani, hem doğal bir olay hem de insan kaynaklı iklim değişikliği denizlerimizi adeta kavuruyor.

Artan sıcaklıklarla birlikte bir de Kızıldeniz kaynaklı istilacı türlerin Akdeniz’e yayılması sorunu baş gösteriyor. Bu türler, yerel türlerin yaşam alanlarını daraltarak biyoçeşitliliği tehdit ediyor. Bir düşünün, misafirliğe gelenler ev sahibi gibi davranmaya başlıyor!

Marmara Denizi İçin Felaket Senaryosu

Salihoğlu’nun Marmara Denizi için yaptığı uyarılar ise tüyler ürpertici. Isınmanın denizlerin fiziksel yapısını da etkilediğini belirten Salihoğlu, “Karadeniz’deki soğuk orta tabaka kaybolmaya başladı. Bu, derindeki hidrojen sülfürlü yapının yüzeye yaklaşmasına neden olabilir. Bu Marmara Denizi için felaket anlamına gelir çünkü oksijenli su yenilenmesi durabilir,” diyor. Yani, Marmara Denizi’nde oksijenin tükenmesi ve deniz canlılarının toplu ölümleri gibi bir felaket senaryosuyla karşı karşıya kalabiliriz.

Ayrıca, nehirlerden denizlere tatlı su girişinin azalması da biyoçeşitliliği ve ekosistem sağlığını daha da riske atıyor. Salihoğlu, bu nedenle su politikalarının denizlerin ihtiyaçlarını gözeterek yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurguluyor.

Müsilaj Kabusu Geri Dönebilir

Sıcaklık artışlarının sadece deniz canlılarını değil, bizleri de etkileyen bir diğer sonucu ise müsilaj oluşumu. Prof. Dr. Salihoğlu, deniz suyu sıcaklıklarının artmasıyla birlikte kıyılarda ani fırtına, hortum ve siklon gibi aşırı hava olaylarının da daha sık yaşanabileceği uyarısında bulunuyor. Özellikle Akdeniz ve Karadeniz’de bu tür olayların artması bekleniyor. Hatırlarsınız, geçtiğimiz yıllarda Marmara Denizi’ni etkisi altına alan müsilaj kabusu, bu sıcaklık artışlarıyla tekrar gündeme gelebilir. Salihoğlu, Marmara ve Akdeniz kıyılarında tespit edilen zararlı yosun türlerinin oksijen tüketimini artırarak deniz yaşamını tehdit ettiğini de belirtiyor.

Çözüm Ne? Koruma Alanları Artırılmalı!

Peki, bu kötü gidişata dur demek için neler yapılmalı? Salihoğlu’na göre, denizlerin dayanıklılığının artırılması için koruma alanlarının tüm denizlerde en az %30’a çıkarılması gerekiyor. Ayrıca, trol balıkçılığının tamamen bırakılması ve sürdürülebilir balıkçılığa geçilmesi şart. “İklim değişikliğinin baskısı altındaki denizlerimizi koruyamazsak, hem ekolojik hem de ekonomik büyük bedeller ödeyebiliriz,” diyor Salihoğlu. Yani, denizlerimize sahip çıkmak, aslında geleceğimize sahip çıkmak anlamına geliyor.

Bu uyarılar, hepimiz için birer alarm zili niteliğinde. Denizlerimizi korumak için bireysel olarak yapabileceğimiz birçok şey var. Daha az su tüketmek, plastik kullanımını azaltmak ve çevreye duyarlı ürünler tercih etmek, bu adımlardan sadece birkaçı. Unutmayalım ki, denizler sadece balıkların değil, hepimizin yaşam kaynağı.

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130