Şanlıurfa’daki Göbeklitepe, “tarihin sıfır noktası” unvanıyla ziyaretçi akınına uğramaya devam ediyor. 2019’dan bu yana 3 milyon 645 binden fazla turisti ağırlayan Göbeklitepe, bölge turizmine can suyu oluyor.
Şanlıurfa’nın bereketli topraklarında, tarihin tozlu sayfalarından fırlamış gibi duran Göbeklitepe, adeta bir mıknatıs gibi turistleri kendine çekmeye devam ediyor. Neolitik Dönem’den kalma en eski tapınak kalıntılarına ev sahipliği yapan bu gizemli ören yeri, “tarihin sıfır noktası” olarak anılıyor ve bu unvanı fazlasıyla hak ediyor.
Haliliye ilçesine bağlı Örencik Mahallesi’nin kırsalında, sessizce zamana meydan okuyan Göbeklitepe, ilk olarak 1963’te yapılan yüzey araştırmaları sırasında radara girdi. Ancak, asıl büyük keşif 1986 yılında, tarlasını süren bir çiftçinin bulduğu bir heykelle gerçekleşti. Bu heykel, adeta bir buzdağının görünen yüzüydü ve altında yatan muazzam tarihi zenginliğin habercisiydi.
1995 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle başlatılan arkeolojik kazılar, Göbeklitepe’nin sırlarını birer birer ortaya çıkarmaya başladı. Kazılarda, 3 ila 6 metre yüksekliğinde, 40 ila 60 ton ağırlığında devasa “T” biçimli dikili taşlar gün yüzüne çıkarıldı. Bu taşların üzerindeki yaban hayvanı figürleri ise, o dönemin insanlarının inançları ve yaşam tarzları hakkında önemli ipuçları sunuyordu.
Göbeklitepe’nin uluslararası alandaki tanınırlığı, UNESCO’nun 2011’de geçici, 2018’de ise kalıcı Dünya Mirası Listesi’ne dahil etmesiyle katlandı. 2019’un “Göbeklitepe Yılı” ilan edilmesiyle birlikte, bu tarihi ören yerinin popülaritesi adeta tavan yaptı. O yıl, 412 binin üzerinde ziyaretçi ağırlayan Göbeklitepe, pandemi ve 2023’te yaşanan deprem ve sel felaketlerine rağmen ziyaretçi akınını sürdürmeyi başardı. Şanlıurfalı esnaf, deprem ve sel felaketlerinin ardından turizmde yaşanan düşüşün Göbeklitepe sayesinde telafi edildiğini belirtiyor.
Peki, Göbeklitepe’yi bu kadar özel kılan ne? Neden insanlar dünyanın dört bir yanından buraya akın ediyor? Belki de cevap, tarihin derinliklerinde saklı. Göbeklitepe, sadece taş yığınlarından ibaret değil; aynı zamanda insanlığın ortak geçmişine açılan bir kapı, inançların doğuşuna tanıklık eden bir zaman makinesi. Burayı ziyaret edenler, binlerce yıl öncesinin insanlarıyla aynı havayı soluyarak, kendilerini tarihin bir parçası gibi hissediyor.
Göbeklitepe’nin ziyaretçi sayılarındaki değişim, bu tarihi ören yerinin popülaritesinin ne denli arttığını gözler önüne seriyor:
Şanlıurfa İl Kültür ve Turizm Müdürü Aydın Aslan, Göbeklitepe’nin bölge turizmi için taşıdığı önemi vurgulayarak şunları söyledi: “UNESCO tesciliyle birlikte Göbeklitepe, bölge turizminin adeta lokomotifi haline geldi. Şu anda bölgeye gelen tüm turlar, istisnasız olarak Göbeklitepe ve Şanlıurfa’yı programlarına dahil ediyor.”
Aslan, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tanıtım faaliyetlerinin de büyük ilgi gördüğünü belirterek, “Roma’daki Kolezyum’da düzenlenen ‘Göbeklitepe: Kutsal Bir Yerin Gizemi’ sergisi altı ayda 6 milyon kişi tarafından ziyaret edildi. Bu tanıtımın etkisi sahaya çok hızlı yansıdı. Sergiyi gören birçok turist, Göbeklitepe’yi yerinde görmek üzere Şanlıurfa’ya gelmeye başladı” dedi.
Göbeklitepe’nin bu denli ilgi görmesi, Şanlıurfa ekonomisine de olumlu yansıyor. Otellerde doluluk oranları artarken, restoranlar ve hediyelik eşya dükkanları da hareketleniyor. Bölge halkı, Göbeklitepe sayesinde turizmden önemli bir gelir elde ediyor.
Göbeklitepe’ye ulaşım oldukça kolay. Şanlıurfa şehir merkezinden kalkan toplu taşıma araçlarıyla veya özel araçlarla yaklaşık 20 dakikada ulaşabilirsiniz. Ören yerinde ziyaretçiler için otopark, kafeterya ve hediyelik eşya dükkanları gibi olanaklar da mevcut.
Eğer siz de tarihin izlerini sürmek, gizemli bir atmosfere kendinizi bırakmak isterseniz, Göbeklitepe’yi mutlaka ziyaret etmelisiniz. Unutmayın, burası sadece bir ören yeri değil, aynı zamanda insanlığın ortak mirası.