Akademisyen Zakir Avşar, “Terörsüz Türkiye” girişimlerinin bir devlet politikası olduğu kadar, milletin de ortak arzusu olduğunu vurguladı. Avşar, bu yöndeki engelleme çabalarının beyhude olduğunu belirtti.
Özet: Haber7 yazarı Prof. Dr. Zakir Avşar, “Terörsüz Türkiye” çalışmalarının sadece bir devlet politikası olmadığını, aynı zamanda milletin en büyük arzusu olduğunu dile getirdi. Avşar, bu yöndeki engelleme çabalarının nafile olduğunu vurgulayarak, terörün sadece silahlı saldırılardan ibaret olmadığını, toplumsal huzuru da bozduğunu belirtti.
ANKARA-BHA – Türkiye’nin gündemindeki en sıcak konulardan biri olan terörle mücadele, beraberinde “Terörsüz Türkiye” vizyonunu getiriyor. Bu vizyonun ne kadar gerçekçi olduğu, kimin sahiplendiği ve ne gibi sonuçlar doğurabileceği ise tartışma konusu olmaya devam ediyor. Haber7 yazarı ve akademisyen Prof. Dr. Zakir Avşar, Sabah gazetesindeki köşesinde bu konuyu ele aldı. Avşar, “Terörsüz Türkiye: Güvenlik, Kalkınma ve Bağımsızlık” başlıklı yazısında dikkat çekici tespitlerde bulundu.
Avşar, yazısında Türkiye’nin yaklaşık yarım asırdır terörle mücadele ettiğini hatırlatarak, bu sürecin ülkeye ekonomik, toplumsal ve siyasal anlamda derin yaralar açtığını belirtti. Şehitler verildi, kaynaklar savunma harcamalarına ayrıldı, toplumsal huzur bozuldu ve devletin enerjisi iç güvenlik sorunlarına yoğunlaştı. Bu durumun ülkenin kalkınmasına ve gelişmesine engel olduğunu vurgulayan Avşar, “Ancak, bazı çevrelerin milletimizin değerlerini, hassasiyetlerini kaşıyarak, aziz milletimizin geleceği, bekası, kalkınması, gelişmesi için çok önemli sonuçlar doğuracak ‘Terörsüz Türkiye’ girişimlerini öncelikle baltalamak, akabinde değersizleştirmek gibi beyhude çabalara girdiği de görülmektedir,” ifadelerini kullandı.
Peki, bu “bazı çevreler” kimler? Avşar, isim vermeden, “milletin değerlerini kaşıyan” ve “Terörsüz Türkiye” girişimlerini baltalamaya çalışan kesimlere işaret ediyor. Bu durum, akıllara, terörle mücadelenin siyasi arenada nasıl kullanıldığı sorusunu getiriyor. Acaba, terörün bitmesini istemeyen, bundan çıkar sağlayan birileri mi var?
Avşar, terör belasından kurtulmaya ramak kala, bu başarının siyasi iktidara mal edilmesini istemeyen muhalif kesimlerin de bu çabalara dahil olduğunu iddia ediyor. Bu kesimlerin, “anlamsız ve ahlaksız reflekslerini beşinci kol faaliyetlerinin ucuz aparatı olarak kullanmayı çok seven çevrelerin girişimleri” olarak tanımladığı eylemlerinin, milletin azim ve kararlılığı karşısında cılız kaldığını belirtiyor. Bu ifadeler, muhalefetin terörle mücadeledeki tutumuna yönelik eleştiriler içeriyor. Acaba muhalefet, iktidarın başarısını gölgelemek adına terörle mücadeleye yeterince destek vermiyor mu?
Avşar’ın yazısının en dikkat çekici noktalarından biri, “Terörsüz Türkiye” çalışmalarının sadece bir devlet politikası olmadığı, aynı zamanda milletin de ortak arzusu olduğunu vurgulaması. “Şurası açıktır ki, Terörsüz Türkiye çalışmaları bir devlet politikasıdır, başarıya mutlaka ulaşacaktır, tüm engelleme çabaları boşa çıkacaktır. Ama bilinmelidir ki, devlet politikası olduğu kadar da millet arzusu olarak da kabul gördüğü için bu başarı mutlak gelecektir…” ifadeleri, bu konudaki kararlılığı gösteriyor.
Ankara’da konuştuğumuz bir taksici esnafı, bu konudaki düşüncelerini şöyle dile getiriyor: “Bu memleket çok çekti terörden. Gencecik fidanlar toprağa düştü. Artık yeter. Kim terörün bitmesini istemez ki? İster iktidar yapsın, ister muhalefet, yeter ki bitsin bu illet.” Bu sözler, milletin terörden ne kadar bıktığını ve “Terörsüz Türkiye” arzusunun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
Avşar, terörün sadece silahlı saldırılardan ibaret olmadığını, toplumun psikolojisini zedeleyen, kardeşlik hukukunu aşındıran, şehirlerin huzurunu bozan, ekonomik kalkınmayı engelleyen ve devletin küresel ölçekteki etkinliğini sınırlandıran çok boyutlu bir tehdit olduğunu vurguluyor. Bu tespit, terörle mücadelenin sadece askeri operasyonlarla sınırlı kalmaması gerektiğini, aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve siyasal boyutlarının da dikkate alınması gerektiğini gösteriyor.
Avşar’a göre, “Terörsüz Türkiye” ile varılmak istenen hedef, devletin güvenlik odaklı mücadele reflekslerinin ötesinde, uzun vadeli istikrar, toplumsal huzur ve ekonomik bağımsızlık amacı taşıyan bütüncül bir stratejik vizyonun hayata geçirilmesidir. Bu vizyonun en önemli unsuru ise, terörün ortadan kaldırılması ve devletin topraklarının her noktasında otoritesini kesintisiz tesis etmesidir.
Peki, bu vizyon ne kadar gerçekçi? Türkiye, terörle mücadelede ne kadar başarılı olabilir? Bu soruların cevabı, önümüzdeki süreçte atılacak adımlara ve milletin kararlılığına bağlı olacak.
Sonuç olarak, “Terörsüz Türkiye” sadece bir slogan değil, aynı zamanda milletin ortak arzusu ve devletin kararlılığıyla hayata geçirilmesi gereken bir hedef. Bu hedefe ulaşmak için, siyasi çekişmeleri bir kenara bırakıp, ortak akılla hareket etmek gerekiyor.