Yönetmen Erkan Ayçam’ın “Son Kalanlar” belgeseli, unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarını ve bu sanatları yaşatmaya çalışan son ustaların hikayelerini beyaz perdeye taşıyor. Belgesel, zanaatın sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimi olduğunu gözler önüne seriyor.
Bursa’dan yükselen bir feryat bu aslında. Daha doğrusu, bir çığlık değil de, hüzünlü bir ağıt gibi. Yüzyıllardır Anadolu topraklarında yoğrulmuş, usta-çırak ilişkisiyle nesilden nesile aktarılmış el sanatlarımız, sanayileşme ve teknolojinin amansız rüzgarına dayanamıyor. Beşikçilikten semerciliğe, keçecilikten nalbantlığa kadar nice zanaat, birer birer tarihin tozlu sayfalarına gömülmeye hazırlanıyor.
İşte tam bu noktada, yönetmen Erkan Ayçam bir umut ışığı yakıyor. “Son Kalanlar” adını verdiği belgesel projesiyle, bu kaybolmaya yüz tutmuş değerlerimize bir ayna tutuyor. Ayçam, sadece sanatın kendisini değil, o sanatı icra eden son ustaların yaşamlarını, mücadelelerini ve umutlarını da beyaz perdeye yansıtmayı hedefliyor.
Düşünün bir; dedenizden, babanızdan öğrendiğiniz bir mesleği, tüm zorluklara rağmen hayatta tutmaya çalışıyorsunuz. Belki de son temsilcisiniz. Etrafınızda, sizin gibi bu sanata gönül vermiş başka kimse kalmamış. İşte “Son Kalanlar” belgeseli, tam da bu insanların hikayelerini anlatıyor. Beşik ustası Ahmet amcanın titrek elleriyle ahşaba can verirkenki o azmi, kaşık ustası Fatma teyzenin yüzündeki o derin tecrübeyi, kalaycı Mehmet ustanın ateşe meydan okurkenki o kararlılığını görme fırsatı bulacağız.
Bu belgesel sadece bir tanıtım filmi değil. Aynı zamanda bir sosyolojik inceleme. Sanayileşme ve teknolojinin, geleneksel el sanatları üzerindeki etkilerini, ustaların gözünden anlamaya çalışıyoruz. Onların teknolojiye nasıl yenik düştüklerini, yaşam koşullarının nasıl değiştiğini ve tüm bunlara rağmen sanatlarını ayakta tutma çabalarını izleyeceğiz.
Erkan Ayçam, belgeselin amacını anlatırken çok önemli bir noktaya değiniyor: “Bu film son kalan ustaların sadece öykülerini değil, teknolojiye nasıl yenik düştüklerini de anlatıyor. Biz bu filmde ustalarımızın sadece mesleklerini değil, onların yaşamlarını, mücadelelerini ve sanatlarını ayakta tutma çabalarını da anlatmak istedik.”
Aslında el sanatları, sadece birer meslek değil. Onlar aynı zamanda birer yaşam biçimi. Bir kültürü, bir geleneği, bir felsefeyi temsil ediyorlar. Her bir el emeği göz nuru ürün, sadece bir eşya değil, aynı zamanda bir hikaye anlatıyor. O hikayeler, ustaların ellerinden çıkıp, bizim evlerimize, hayatlarımıza dokunuyor.
Belgesel, izleyicilere sadece bir hüzün tablosu sunmakla kalmıyor. Aynı zamanda bir soru soruyor: Bu değerlerimizi korumak için ne yapmalıyız? El sanatlarını yaşatmak için neler yapabiliriz? Belki de bu belgesel, bu sorulara cevap arayanlar için bir başlangıç noktası olacak.
Bursa’dan yükselen bu ses, umarız tüm Türkiye’ye yayılır. Umarız, “Son Kalanlar” belgeseli, el sanatlarımıza gereken değeri vermemizi sağlar ve bu sanatları gelecek nesillere aktarabilmemiz için bir farkındalık yaratır. Unutmayalım ki, geçmişimize sahip çıkmak, geleceğimize sahip çıkmaktır.
Belgeselin Mayıs ayında izleyiciyle buluşması bekleniyor. Şimdiden merakla bekliyoruz.