Denetimli Serbestlik Daire Başkanı Dr. Hüseyin Şık, 61. Ulusal Psikiyatri Kongresi’nde çocuk adaletinde onarıcı adalet yaklaşımının önemine dikkat çekerek, psikiyatri biliminin bu alandaki katkısının eşsiz olduğunu vurguladı. Şık, çocuk adaletinin sadece hukuki değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal boyutlarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti.
Ankara, 24 Ekim 2025 – Başkent Ankara’da düzenlenen 61. Ulusal Psikiyatri Kongresi, alanında uzman isimleri bir araya getirirken, Denetimli Serbestlik Daire Başkanı Dr. Hüseyin Şık’ın çocuk adaleti üzerine yaptığı değerlendirme dikkat çekti. Şık, kongreye ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, denetimli serbestlik sisteminin çocuk adaletindeki rolünü ve onarıcı adalet yaklaşımının önemini vurguladı.
Dr. Hüseyin Şık, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, kongreye dinleyici olarak katıldıklarını ancak gelen nazik davet üzerine çocuk adaleti konusunda kısa bir değerlendirme yapma fırsatı bulduklarını belirtti. Şık, “Aslında dinleyici olarak katılmıştık; ancak nazik davetleri üzerine birkaç kelam etmemiz istendi. Biz de denetimli serbestlik sisteminin çocuk adaletindeki rolü ve onarıcı adalet yaklaşımının önemi üzerine kısa bir değerlendirme yaptık” ifadelerini kullandı.
Şık, konuşmasında psikiyatri biliminin çocuk adaletine olan katkısının altını çizerek, bu katkının suçu önleyici, koruyucu ve onarıcı adalet anlayışının güçlenmesinde benzersiz bir değere sahip olduğunu vurguladı. Bu yaklaşımın, çocukların suça sürüklenmesini engellemek ve onları topluma yeniden kazandırmak için kritik öneme sahip olduğu belirtildi.
Peki, bu “onarıcı adalet” tam olarak ne anlama geliyor? Geleneksel ceza adaletinden farklı olarak, onarıcı adalet, suçun mağdur üzerindeki etkilerini gidermeye, failin sorumluluk almasına ve toplumla yeniden bütünleşmesine odaklanıyor. Bu yaklaşım, özellikle çocuk suçluluğunda, cezalandırmanın ötesine geçerek, çocuğun gelişimini desteklemeyi ve onu topluma faydalı bir birey olarak kazandırmayı hedefliyor.
Dr. Şık, böylesine önemli bir kongrede psikiyatristlerin derinlikli bakış açılarıyla aynı hedefte buluşmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. “Böylesine kıymetli ve bilimle örülü bir Kongre’de, psikiyatristlerin derinlikli bakışlarıyla aynı hedefte buluşmaktan büyük onur duydum. Emeği geçenlere teşekkür ederim” şeklinde konuştu.
Kongrenin katılımcıları arasında yer alan psikiyatristler, çocuk adaletinin sadece hukuki bir süreç olmadığını, aynı zamanda psikolojik ve sosyal boyutlarının da dikkate alınması gerektiğini vurguladılar. Çocukların suça sürüklenmesinde etkili olan faktörlerin tespit edilmesi ve bu faktörlere yönelik önleyici çalışmaların yapılması gerektiği belirtildi.
Denetimli serbestlik sistemi, suç işlemiş çocukların cezaevine girmeden veya cezaevinden çıktıktan sonra topluma yeniden kazandırılması sürecinde önemli bir rol oynuyor. Bu sistem, çocukların rehabilitasyonunu, eğitimini ve sosyal uyumunu destekleyerek, onların suç işlemelerini önlemeyi amaçlıyor.
Uzmanlar, denetimli serbestlik sisteminin etkinliğinin artırılması için psikologlar, pedagoglar, sosyal hizmet uzmanları ve diğer ilgili meslek gruplarının işbirliği yapmasının önemine dikkat çekiyor. Bu işbirliği sayesinde, çocukların ihtiyaçlarına yönelik daha kapsamlı ve etkili müdahale programları geliştirilebileceği belirtiliyor.
Konuyla ilgili olarak Ankara sokaklarında mikrofon uzattığımız vatandaşlar da benzer görüşleri dile getirdi. Özellikle çocukların suça itilmesindeki nedenlerin iyi araştırılması gerektiğini belirten vatandaşlar, ailelerin ve toplumun bu konuda daha bilinçli olması gerektiğini ifade ettiler. Bir esnaf, “Çocuklar bizim geleceğimiz. Onları korumak ve topluma kazandırmak hepimizin sorumluluğu” dedi.
Peki, önümüzdeki dönemde çocuk adaletinde ne gibi gelişmeler bekleniyor? Uzmanlar, onarıcı adalet yaklaşımının daha da yaygınlaşacağını, çocuklara yönelik rehabilitasyon programlarının çeşitleneceğini ve denetimli serbestlik sisteminin daha etkin bir şekilde kullanılacağını öngörüyor. Ancak, bu hedeflere ulaşmak için tüm paydaşların işbirliği yapması ve çocukların ihtiyaçlarına odaklanan bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor.