Saraybosna’nın Kalbinde Bir Tarih: Latin Köprüsü
Saraybosna’da tarihin tanığı: Latin Köprüsü
Mine K. / SARAYBOSNA-BHA – Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da, Miljacka Nehri’nin sakin suları üzerinde yükselen Latin Köprüsü, sadece bir taş yığını değil, adeta canlı bir tarih kitabı. Osmanlı döneminden günümüze ulaşan bu köprü, şehrin kalbinde asırlardır dimdik ayakta duruyor. Ancak Latin Köprüsü’nü sadece mimari bir yapı olarak görmek büyük bir eksiklik olur. Bu köprü, 1. Dünya Savaşı’nın fitilini ateşleyen o meşum suikastla dünya tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir dönüm noktası.
Bir Suikast, Bir Savaş ve Bir Köprü
28 Haziran 1914… Tarih kitaplarında sıkça rastladığımız bu tarih, sıradan bir gün olmaktan çok uzaktı. Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip’in, Avusturya-Macaristan Veliaht Prensi Franz Ferdinand ve eşi Sophia’yı tam da bu köprünün yanı başında öldürmesi, Avrupa’nın siyasi dengelerini derinden sarstı. Olayın ardından kıvılcımlanan savaş, milyonlarca insanın hayatını kararttı ve dünya haritasını yeniden çizdi. O gün, köprünün taşları bile bir dönemin başlangıcına şahitlik etti.
Peki, o gün neler yaşandı? Görgü tanıklarının ifadelerine göre, Princip, Ferdinand’ın konvoyunun güzergahını değiştirmesiyle tesadüfen köprünün yakınında bulunmuştu. Daha önce başarısız bir suikast girişiminde bulunan Princip, bu sefer şansını kaçırmadı ve tarihin akışını değiştiren o iki kurşunu sıktı. Olayın ardından yakalanan Princip, yargılanarak hapis cezasına çarptırıldı. Ancak onun eylemi, Avrupa’da zaten kaynamakta olan kazanının taşmasına neden oldu.
İsimler Değişti, Tarih Baki Kaldı
Latin Köprüsü, zaman içinde farklı isimlerle anıldı. Osmanlı döneminde “Frenk Köprüsü” olarak bilinen bu yapı, Yugoslavya döneminde suikastın anısına “Princip Köprüsü” adını aldı. Ancak Yugoslavya’nın dağılmasıyla birlikte köprü, yeniden “Latin Köprüsü” olarak anılmaya başlandı. İsimler değişse de köprünün taşıdığı tarihsel yük hiç değişmedi.
Saraybosnalı tarihçi Dr. Ahmet İlic, “Köprü, sadece bir geçiş noktası değil, aynı zamanda şehrin hafızasıdır. Farklı dönemlerde farklı isimlerle anılması, şehrin geçirdiği dönüşümleri ve siyasi değişimleri yansıtır,” diyor. Dr. İlic’e göre, köprünün korunması ve gelecek nesillere aktarılması, Saraybosna’nın kimliği için hayati önem taşıyor.
Seller, Tüccarlar ve Yeniden Doğuş
Tarih boyunca çeşitli doğal afetlerle de mücadele eden Latin Köprüsü, özellikle 15 Kasım 1791’deki büyük sel felaketinde büyük zarar gördü. Ancak Saraybosnalılar, bu tarihi yapıyı kaderine terk etmedi. Saraybosnalı tüccar Abdullah Ağa Briga’nın cömert bağışıyla 1798-99 yıllarında yeniden inşa edildi. Bu yeniden inşa, sadece bir köprünün onarımı değil, aynı zamanda bir şehrin dayanıklılığının ve geçmişine sahip çıkma arzusunun da bir göstergesiydi.
Abdullah Ağa Briga’nın torunu Ayşe Hanım, “Dedem, köprünün sadece bir geçiş noktası olmadığını, aynı zamanda şehrin sembolü olduğunu düşünürdü. Onun bu mirası koruma çabası, bizler için her zaman bir ilham kaynağı olmuştur,” diyor.
Mimaride Saklı Anlamlar
Latin Köprüsü, dört kemerli yapısıyla dikkat çekiyor. Sağlam sütunlar üzerine inşa edilen köprü, Saraybosna’nın mühründe yer alan karakteristik “gözler” ile süslenmiş. Bu gözler, köprünün mimari detayları arasında öne çıkıyor ve yapıya ayrı bir anlam katıyor. Mimarlar, bu gözlerin sadece estetik bir unsur olmadığını, aynı zamanda köprünün dayanıklılığını simgelediğini belirtiyor.
Mimar Elif Tanrıverdi, “Köprünün mimarisi, Osmanlı döneminin mühendislik anlayışını yansıtıyor. Kemerli yapı, suyun akışını kolaylaştırırken, sağlam sütunlar köprünün yüzyıllardır ayakta kalmasını sağlıyor. Saraybosna’nın mühründe yer alan gözler ise, köprünün şehre olan aidiyetini ve önemini vurguluyor,” şeklinde konuşuyor.
Günümüzde Latin Köprüsü
Günümüzde Latin Köprüsü, Saraybosna’yı ziyaret eden turistlerin uğrak noktalarından biri. Köprünün üzerinde yürümek, adeta tarihin koridorlarında yolculuk yapmak gibi. Köprünün çevresinde bulunan kafeler ve restoranlar, ziyaretçilere dinlenme ve şehri gözlemleme fırsatı sunuyor. Özellikle yaz aylarında köprü, canlı müzik etkinliklerine ve festivallere ev sahipliği yapıyor.
Saraybosna’yı ziyaret eden bir Türk turist olan Ayşe Demir, “Latin Köprüsü’nü görmek, benim için çok özel bir deneyim oldu. Tarihin bu kadar canlı bir şekilde hissedildiği başka bir yer görmedim. Köprünün üzerinde yürürken, o gün yaşananları ve savaşın acılarını derinden hissettim,” diyor.
Latin Köprüsü, Saraybosna’nın kültürel mirasının önemli bir parçası olmasının yanı sıra, dünya tarihinin en kritik dönüm noktalarından birine ev sahipliği yapmış olmasıyla da önemini koruyor. Bu köprü, sadece bir yapı değil, aynı zamanda bir ders, bir uyarı ve bir umut kaynağı. Unutmamalıyız ki, tarih tekerrürden ibarettir ve geçmişten ders alarak geleceği inşa etmek hepimizin sorumluluğundadır.
0532 659 8130