Saraybosna’nın sembol yapılarından Vijecnica Kütüphanesi, uzun restorasyon çalışmalarının ardından yeniden kapılarını açtı. Tarihi yapı, savaşın izlerini silerek şehrin hafızasını günümüze taşıyor.
Saraybosna’ya yolunuz düşerse, Başçarşı’nın hemen yanı başında, Miljacka Nehri’nin kıyısında yükselen Vijecnica’yı görmeden dönmeyin. Bu ihtişamlı yapı, sadece bir kütüphane değil, aynı zamanda şehrin acı tatlı hatıralarını, yeniden doğuşunu ve umudunu simgeliyor. 9 Mayıs 2014’te, yıllar süren restorasyonun ardından yeniden açılan kapıları, adeta Saraybosna’nın geçmişe açılan bir penceresi gibi.
Vijecnica’nın hikayesi, mimar Aleksandr Witek’in Kahire’deki cami ve medreselerden ilham alarak tasarladığı Endülüs mimarisiyle başlıyor. İnşaatına 1892’de başlanan bu görkemli yapı, ilk olarak 20 Nisan 1896’da belediye binası olarak hizmete girdi. Düşünün, o zamanlar Saraybosna’nın nabzı burada atıyordu. Şehrin önemli kararları burada alınıyor, vatandaşların dertleri burada dinleniyordu. İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar da bu böyle devam etti.
1945’te ise Vijecnica’nın kaderi değişti. Belediye binası olma görevini tamamlamış, artık yeni bir misyon üstlenmeye hazırdı: Ulusal kütüphane olmak. İşte o zaman, “Saraybosna’nın hafızası” unvanını da gururla taşımaya başladı. İçinde barındırdığı milyonlarca kitap ve belgeyle, ülkenin kültürel mirasının en önemli bekçisi haline geldi.
Ancak ne yazık ki, bu güzel hikaye bir trajediyle gölgelendi. 25 Ağustos 1992’de, Saraybosna’yı kuşatan Sırp askerlerinin topçu saldırısı, Vijecnica’yı derinden yaraladı. Üç gün süren yangında, sadece duvarlar değil, aynı zamanda 155 bin el yazması ve ülkenin ulusal arşivlerinde yer alan yaklaşık 2 milyon eser de alevlere teslim oldu. Düşünün, nesilden nesile aktarılan bilgi birikimi, o acımasız savaşın kurbanı olmuştu.
O günleri yaşayanlar, yangının yükselen dumanlarını ve insanların çaresiz feryatlarını hala unutamıyor. Yıkımdan önce yaklaşık 6 milyon kitap ve belgeye ev sahipliği yapan bu kütüphane, sadece bir bina değil, aynı zamanda bir ulusun kimliğiydi. O yangın, sadece kitapları değil, aynı zamanda umutları da küle çevirmişti.
Savaşın bitmesinin ardından, Saraybosnalılar yaralarını sarmaya başladı. Vijecnica’nın yeniden ayağa kaldırılması, sadece bir restorasyon projesi değil, aynı zamanda bir umut ve yeniden doğuş sembolüydü. 1996’da başlayan çalışmalar, tam 18 yıl sürdü. Bu uzun ve titiz süreçte, her bir taş, her bir detay özenle incelendi, aslına uygun olarak yeniden inşa edildi.
Ve nihayet, 9 Mayıs 2014’te Vijecnica, eski ihtişamına kavuşarak kapılarını yeniden açtı. O günden beri, müze olarak faaliyet gösteriyor ve Saraybosna’nın tarihine ışık tutmaya devam ediyor. Yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan bu tarihi yapı, şehrin zulümden kurtuluşunun nişanelerinden biri olarak dimdik ayakta duruyor. Mimarisiyle de fotoğraf tutkunlarının gözdesi olan kütüphane, her yıl yüzbinlerce ziyaretçiyi ağırlıyor.
Vijecnica, sadece bir kütüphane veya müze değil, aynı zamanda kültürel etkinliklere ve önemli organizasyonlara ev sahipliği yapan bir merkez. Konserler, sergiler, konferanslar… Burada her zaman bir şeyler oluyor. Bosna Hersek’in kültürel mirasının simgesi olarak yaşamaya devam eden Vijecnica, Saraybosna’nın kalbinde atmaya devam ediyor.
Saraybosna’ya giderseniz, Vijecnica’nın kapısından içeri girin. O duvarların arasında dolaşırken, geçmişin fısıltılarını dinleyin, savaşın acısını hissedin ve yeniden doğuşun umudunu içinize çekin. Unutmayın, Vijecnica sadece bir bina değil, aynı zamanda bir ulusun hafızasıdır.