Prof. Dr. Zakir Avşar, muhalefetin söylemlerini eleştirerek, “Darbe çağıran muhalefet mi olur?” sorusunu gündeme getirdi. Avşar, muhalefetin hukuk devleti ve demokrasiyle bağdaşmayan söylemler kullandığını savundu.
Ankara, 6 Eylül 2025 – Siyaset arenası, Prof. Dr. Zakir Avşar’ın sert eleştirileriyle bir kez daha hareketlendi. Avşar, kaleme aldığı yazıda ana muhalefet partisinin son dönemdeki söylemlerini hedef alarak, “Darbe çağıran muhalefet mi olur?” sorusunu sorarak tartışma başlattı.
Avşar, yazısında muhalefetin yolsuzluk ve yozlaşma iddialarıyla gündeme geldiğini, bu iddialardan kurtulmak için ise demokrasi ve hukuk devleti ile bağdaşmayan yöntemlere başvurduğunu öne sürdü. Özellikle muhalefet liderinin kullandığı “sokak”, “meydan” ve “darbe” gibi ifadelerin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Peki, Avşar’ın bu kadar sert eleştiriler yöneltmesine neden olan neydi?
Son günlerde ana muhalefet partisi liderinin, yargı süreçleri devam eden bazı isimler için “esir” ifadesini kullanması ve Cumhurbaşkanı’na yönelik “darbeci”, “cuntabaşı” gibi yakıştırmalarda bulunması, kamuoyunda büyük tepki toplamıştı. Avşar da bu söylemlere sert tepki göstererek, muhalefetin bu tür ifadelerle demokrasiyle bağını kopardığını savundu.
Avşar, demokrasilerde muhalefetin önemine değinerek, muhalefetin siyasal sistemin denge ve denetleme mekanizması olduğunu, çoğulculuğun teminatı ve halk egemenliğinin sürdürülebilirliğinin sigortası niteliği taşıdığını belirtti. Ancak, muhalefetin iktidara gelme amacını hukukun üstünlüğü ve demokratik süreçler içinde gerçekleştirmesi gerektiğini vurguladı. Yani, iktidara giden her yol mübah değildir, dedi.
Hukuk devletinin yasaların üstünlüğünü, keyfilikten uzak yönetimi ve temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını esas aldığını hatırlatan Avşar, bu ilkelere hem iktidarın hem de muhalefetin riayet etmesi gerektiğini söyledi. Muhalefetin, iktidarı eleştirirken hukuk devletini aşındıran ve demokratik süreçleri işlevsizleştirmeye yönelik söylemlerden kaçınması gerektiğini vurguladı.
Avşar’a göre muhalefetin rolü, toplumsal talepleri demokratik süreçlere taşımak ve siyasal çözüm önerileri üretmek olmalı. Seçim dışı yöntemlere kapı aralayan çağrıların ise toplumsal barışı tehdit eden ve demokratik siyaset alanını daraltan riskli bir zemin oluşturduğunu belirtti. Bu tür söylemlerin, özellikle kutuplaşmanın arttığı dönemlerde daha da tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti.
Siyasi aktörlerin söylemlerinin, kitlesel mobilizasyon yetenekleri nedeniyle büyük sorumluluk taşıdığını ifade eden Avşar, gerilimi yükseltmeye yönelik bir dilin, toplumsal ayrışmayı derinleştireceğini ve ülkenin istikrarını zedeleyeceğini söyledi. Yani, siyasetçilerin ağzından çıkan her kelimenin, toplum üzerinde büyük bir etkisi olabileceğini hatırlattı.
Avşar, muhalefetin iktidarı eleştirirken, kendi iç pratiğinde hukuk devleti ve demokrasiye bağlılığı gösterememesinin ciddi bir iç tutarsızlık sorunu olduğunu belirtti. Bu durumun, muhalefetin meşruiyetini zedelediğini ve toplum nezdindeki güvenilirliğini azalttığını savundu. Peki, muhalefet bu eleştirilere nasıl bir yanıt verecek?
Prof. Dr. Zakir Avşar’ın bu sert eleştirileri, siyaset kulislerinde yankı uyandırdı. Muhalefet cephesinden henüz resmi bir açıklama gelmezken, önümüzdeki günlerde bu konuda bir yanıt bekleniyor. Siyasetin tansiyonu yükselirken, gözler muhalefetin atacağı adımlara çevrildi.
Bu tartışmalar, Türkiye’de muhalefetin rolü ve sorumlulukları konusunda önemli bir tartışma zemini oluşturuyor. Toplumun farklı kesimleri, muhalefetin nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda farklı görüşlere sahip. Ancak, ortak nokta, demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesi için muhalefetin yapıcı ve sorumlu bir rol üstlenmesi gerektiği.