Prof. Dr. Zakir Avşar’dan Sert Eleştiri: Muhalefet Darbe mi Çağırıyor?
Prof. Dr. Zakir Avşar, muhalefetin söylemlerinin demokrasi ve hukuk devletiyle bağdaşmadığını, “darbe” imalarıyla meşruiyetini yitirdiğini savundu. Avşar, muhalefetin toplumsal talepleri demokratik süreçlere taşıması gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Zakir Avşar’dan Sert Eleştiri: Muhalefet Darbe mi Çağırıyor?
Ankara’dan yükselen tansiyon, Prof. Dr. Zakir Avşar’ın kaleme aldığı sert bir eleştiriyle daha da arttı. Avşar, muhalefetin son dönemdeki söylemlerini hedef alarak, “Darbe çağıran muhalefet mi olur?” sorusunu gündeme taşıdı. Yazısında, muhalefetin demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinden uzaklaştığını, hatta “darbe” imalarıyla meşruiyetini kaybettiğini iddia etti.
Muhalefetin Söylemleri Hukuk Devletini Tehdit mi Ediyor?
Prof. Dr. Avşar, muhalefetin yolsuzluk ve yozlaşma iddialarıyla boğuştuğunu, bu durumdan kurtulmak için seçtiği yolların ise daha da sorunlu olduğunu belirtiyor. Özellikle, haklarında idari ve yargısal süreçler devam eden kişileri koruma çabalarını eleştiren Avşar, “düşman hukuku” gibi kavramlara sığınılmasının kabul edilemez olduğunu vurguluyor. Bağımsız Türk yargısı tarafından tutuklananlar için “esir” ifadesinin kullanılmasını, Cumhurbaşkanı’na “darbeci” gibi yakıştırmalar yapılmasını “yakışıksız” olarak nitelendiriyor.
Peki, Avşar’ın bu kadar sert eleştiriler yöneltmesine neden olan ne? Ona göre, muhalefetin görevi, siyasal sistemin denge ve denetleme mekanizmasını işletmek, çoğulculuğu sağlamak ve halk egemenliğinin sürdürülebilirliğini güvence altına almak. Ancak, Avşar, muhalefetin bu görevini yerine getirirken, demokratik istikrarı zedeleyici tutumlardan kaçınması gerektiğini savunuyor. Hukuk devletinin, iktidarın olduğu kadar muhalefetin de riayet etmesi gereken bir ilke olduğunu hatırlatıyor.
Seçim Dışı Yöntemlere Kapı Aralamak: Toplumsal Barışa Tehdit mi?
Avşar’ın en çok dikkat çektiği noktalardan biri, muhalefetin “seçim dışı yöntemlere kapı aralayan” çağrıları. Ona göre, toplumsal talepleri demokratik süreçlere taşımak ve siyasal çözüm önerileri üretmek yerine, bu tür çağrılar toplumsal barışı tehdit eden ve demokratik siyaset alanını daraltan riskli bir zemin oluşturuyor. Siyasi aktörlerin söylemlerinin, kitlesel mobilizasyon yetenekleri nedeniyle büyük sorumluluk taşıdığını vurgulayan Avşar, gerilimi yükseltmeye yönelik bir dilin, toplumsal ayrışmayı derinleştireceğini ve ülkenin istikrarını zedeleyeceğini ifade ediyor.
Bu noktada akla şu soru geliyor: Muhalefet, gerçekten de demokrasi dışı yollara mı işaret ediyor? Yoksa, iktidarın politikalarını eleştirirken kullandığı dil mi yanlış anlaşılıyor? Avşar’a göre, iktidar eleştirisi yapılırken kullanılan dilin, hukuk ve demokrasi sınırlarında kalması, muhalefetin meşruiyeti açısından kritik önem taşıyor. Aksi takdirde, muhalefet kendi içinde bir tutarsızlık sorunuyla karşı karşıya kalabilir.
Muhalefetin İç Tutarlılık Sorunu: Demokrasiye Bağlılık Ne Kadar Samimi?
Prof. Dr. Avşar, muhalefetin iktidarı eleştirirken, kendi iç pratiğinde hukuk devleti ve demokrasiye bağlılığı gösterememesinin ciddi bir iç tutarsızlık sorunu yarattığını savunuyor. Bu iddia, muhalefetin kendi iç işleyişinde ne kadar şeffaf ve demokratik olduğu sorusunu akla getiriyor. Muhalefet, kendi üyelerine ve destekçilerine karşı ne kadar hoşgörülü, farklı görüşlere ne kadar açık? Bu soruların cevabı, muhalefetin demokrasiye olan bağlılığının ne kadar samimi olduğunu gösterecek.
Sonuç olarak, Prof. Dr. Zakir Avşar’ın eleştirileri, Türkiye’deki siyasi atmosferin ne kadar gergin olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Muhalefetin söylemleri, iktidarın politikaları, toplumsal kutuplaşma gibi birçok faktör, bu gerginliğin artmasına neden oluyor. Umarız, tüm siyasi aktörler, hukuk devleti ve demokrasi ilkeleri çerçevesinde hareket ederek, toplumsal barışın korunmasına katkıda bulunurlar.
0532 659 8130
