Orta Asya’nın Çin Bilmecesi: Kazak Profesör’den Stratejik Uyarı

Yayınlama: 17.10.2025
A+
A-

Kazakistanlı Prof. Duman Zhekenov, Orta Asya ülkelerinin Çin ile ilişkilerinde daha bilinçli ve stratejik hareket etmesi gerektiğini vurguluyor. Zhekenov, bölge ülkelerinin birlik içinde hareket ederek bağımsızlıklarını koruyabileceğini belirtiyor.

Orta Asya ve Çin ilişkileri: Kendimizi ve Çin’i ne kadar tanıyoruz?

Özet: Kazakistanlı Prof. Duman Zhekenov, Orta Asya ülkelerinin Çin ile ilişkilerinde stratejik bir bilinç geliştirmesi gerektiğini vurguluyor. Zhekenov, bölge ülkelerinin bağımsızlığını koruyabilmesi için birlik içinde hareket etmesinin elzem olduğunu belirtiyor.

Astana’dan bildiriyoruz… El-Farabi Kazak Milli Üniversitesi’nden bir uyarı geldi. Uluslararası İlişkiler Fakültesi’nden Prof. Duman Zhekenov, lafı dolandırmadan, dobra dobra konuştu. Orta Asya ve Çin ilişkilerinde puslu havayı dağıtacak, net bir bakış açısı sundu.

Batı Merkezli Bakış Açısına Eleştiri

Uluslararası ilişkiler denince, çoğumuzun aklına Batı gelir. Sanki bu işin kitabını onlar yazmış gibi. Ama Prof. Zhekenov’a göre, bu durum biraz sorunlu. “Uluslararası ilişkiler disiplini büyük ölçüde Batı merkezli bir bakış açısıyla şekilleniyor,” diyor. Peki, bu ne anlama geliyor? Basitçe, olaylara Batı’nın penceresinden bakıyoruz. Ama ya diğer pencereler?

Zhekenov, Çin’in uluslararası ilişkiler anlayışının köklerinin çok daha derinlerde olduğunu belirtiyor. Konfüçyüs’ü, Sun Zi’yi hatırlatıyor. Bu isimler, Çin düşüncesinin temel taşları. Onların öğretileri, Çin’in dış politikasına yön veriyor. Batı, bu derinliği ne kadar anlıyor dersiniz?

Prof. Zhekenov’un bir sitemi var: “Batı, kendisini derinlemesine tanırken, diğer kültürleri ve devletleri yeterince anlamıyor.” İşte bu eksiklik, uluslararası ilişkilerde beklenmedik sonuçlara yol açabiliyor. Hani derler ya, “Tanıdık şeytan, tanımadık melekten iyidir.” Belki de Batı, tanımadığı bu “şeytanı” hafife alıyor.

Hong Kong ve Makao Örneği

Zhekenov, Hong Kong ve Makao’nun Çin’e devri sürecini örnek veriyor. Batı’nın bu bölgelerde iç karışıklık çıkarma hayalleri suya düşmüş. Aksine, bu iki bölge Çin ekonomisinin lokomotifi olmuş. Batı’nın planları tutmamış, hesaplar şaşmış. Neden mi? Belki de Çin’i yeterince tanımadıkları için.

Xi Jinping’in Orta Asya Vizyonu

Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping’in Orta Asya ile ilgili sözleri de önemli. 2023’te Xi’an’da düzenlenen “Orta Asya-Çin” zirvesinde bir hedef belirlenmiş: “İstikrarlı, rekabetçi, uyumlu ve işbirliği içinde birleşik bir Orta Asya.” Bu hedef, Çin’in bölgeye bakış açısını özetliyor aslında. İstikrar, rekabet, uyum ve işbirliği… Bunlar kulağa hoş geliyor, değil mi?

Astana Zirvesi: Bir Dönüm Noktası mı?

Gelecek yıl, yani 2025’te Astana’da ikinci bir zirve yapılacak. Prof. Zhekenov, bu zirvenin Orta Asya ülkeleri için bir dönüm noktası olabileceğini düşünüyor. Ama nasıl bir dönüm noktası? İşte asıl soru bu.

Stratejik Bilinç Şart

Orta Asya ülkelerinin Çin ile ilişkilerinde stratejik bir bilinç geliştirmesi gerekiyor. Bu ne demek? Kendi çıkarlarını koruyacak, uzun vadeli planlar yapacak, Çin’i iyi tanıyacaklar. Prof. Zhekenov, bu konuda net konuşuyor: “Çin’de Orta Asya’yı doğrudan ve dolaylı olarak inceleyen 100’den fazla araştırma merkezi bulunuyor. Ancak Orta Asya’da bu konuyu derinlemesine ele alan bilim insanlarının sayısı oldukça sınırlı.” Yani, Çin bizi bizden daha iyi tanıyor olabilir. Bu durum biraz düşündürücü, değil mi?

Kaybetmeye Mahkûm Muyuz?

“Eğer ne kendimizi ne de başkalarını tanımazsak, kaybetmeye mahkûmuz,” diyor Zhekenov. Bu sözler, adeta bir alarm zili gibi. Orta Asya ülkeleri, uyanmalı ve harekete geçmeli. Aksi takdirde, kaybeden taraf olabilirler.

Birlik Olmanın Önemi

Prof. Zhekenov’a göre, Orta Asya’nın bağımsızlığını koruyabilmesi için birlik içinde hareket etmesi şart. Bölge ülkelerinin ortak bir strateji geliştirmesi gerekiyor. Hani derler ya, “Birlikten kuvvet doğar.” İşte tam da bu atasözünün geçerli olduğu bir durumdayız.

Orta Asya ülkeleri, kendi aralarındaki çekişmeleri bir kenara bırakıp, ortak bir amaç etrafında birleşmeli. Bu amaç, bağımsızlıklarını korumak, ekonomik çıkarlarını güvence altına almak ve bölgede istikrarı sağlamak olmalı. Aksi takdirde, büyük balık küçük balığı yutar misali, Çin’in gölgesinde kaybolup gidebilirler.

Peki, Orta Asya ülkeleri bu uyarıyı dikkate alacak mı? Yoksa bildiklerini okumaya devam mı edecekler? Zaman gösterecek. Ama unutmayalım ki, tarih tekerrürden ibarettir. Ve tarih, hazırlıksız yakalananların acı sonlarını yazmaktan hiç çekinmez.

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130