Kazakistanlı Prof. Duman Zhekenov, Orta Asya ülkelerinin Çin ile ilişkilerinde stratejik bilinç geliştirmesi gerektiğini vurgulayarak, bölgenin bağımsızlığını koruyabilmesi için birlik içinde hareket etmesinin önemine dikkat çekti. Zhekenov, Orta Asya ülkelerinin kendilerini ve Çin’i daha iyi tanımaları gerektiğini, aksi takdirde kaybetmeye mahkum olacaklarını belirtti.
Özet: Kazakistanlı Prof. Duman Zhekenov, Orta Asya ülkelerinin Çin ile ilişkilerinde stratejik bilinç geliştirmesi gerektiğini vurgulayarak, bölgenin bağımsızlığını koruyabilmesi için birlik içinde hareket etmesinin önemine dikkat çekti. Zhekenov, Orta Asya ülkelerinin kendilerini ve Çin’i daha iyi tanımaları gerektiğini, aksi takdirde kaybetmeye mahkum olacaklarını belirtti.
Astana’dan gelen haberler, Orta Asya’nın yükselen gücü Çin ile ilişkilerinde yeni bir döneme girdiğini gösteriyor. El-Farabi Kazak Milli Üniversitesi’nden Prof. Duman Zhekenov, bu karmaşık ilişkiyi mercek altına alarak önemli uyarılarda bulundu. Zhekenov’a göre, Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarını koruyabilmeleri için Çin’i ve kendilerini çok iyi tanımaları gerekiyor. Peki, bu ne anlama geliyor?
Prof. Zhekenov, uluslararası ilişkiler disiplininin büyük ölçüde Batı merkezli bir bakış açısıyla şekillendiğine dikkat çekiyor. Yani, dünya olaylarını anlamaya çalışırken genellikle Batı’nın penceresinden bakıyoruz. Ancak, Çin’in uluslararası ilişkiler anlayışı çok farklı. Kökleri Konfüçyüs ve Sun Zi gibi düşünürlere dayanıyor. Bu da, Çin’in olaylara yaklaşımını anlamak için Batılı kalıpların dışına çıkmamız gerektiği anlamına geliyor.
Zhekenov, Batı’nın kendisini derinlemesine tanıdığını ancak diğer kültürleri ve devletleri yeterince anlamadığını belirtiyor. Bu durumun uluslararası ilişkilerde öngörülemeyen sonuçlara yol açtığını ifade ediyor. Hong Kong ve Makao’nun Çin’e devri sürecini örnek gösteren Zhekenov, Batı’nın Çin’de iç karışıklık yaratma hedefinin aksine, bu bölgelerin Çin ekonomisinin itici güçleri haline geldiğini vurguluyor. Yani, Batı’nın beklentileri boşa çıkmış durumda.
Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping’in Orta Asya ile ilişkilere verdiği önem malum. Zhekenov, Xi Jinping’in 2023 yılında Xi’an’da düzenlenen “Orta Asya-Çin” zirvesinde dile getirdiği “istikrarlı, rekabetçi, uyumlu ve işbirliği içinde birleşik bir Orta Asya” hedefine dikkat çekiyor. Bu hedef, Çin’in Orta Asya’yı nasıl gördüğünü ve bölgeyle nasıl bir ilişki kurmak istediğini gösteren önemli bir işaret.
Peki, bu hedef Orta Asya ülkeleri için ne anlama geliyor? İstikrar, bölgenin kalkınması ve refahı için olmazsa olmaz. Rekabet, ekonomik büyümeyi teşvik edebilir. Uyum ve işbirliği ise, ortak projelerin hayata geçirilmesini kolaylaştırabilir. Ancak, bu hedeflerin gerçekleşmesi için Orta Asya ülkelerinin de aktif rol oynaması gerekiyor.
2025 yılında Astana’da gerçekleştirilecek ikinci zirvenin Orta Asya ülkeleri açısından önemli bir dönüm noktası olacağını vurgulayan Zhekenov, bu zirvenin bölge ülkelerinin Çin ile ilişkilerini yeniden değerlendirmesi için bir fırsat olduğunu belirtiyor. Zirvede, ekonomik işbirliğinden güvenlik konularına kadar birçok önemli başlığın ele alınması bekleniyor.
Peki, zirveden neler bekleyebiliriz? Orta Asya ülkelerinin Çin’e karşı daha stratejik bir yaklaşım benimsemesi, ortak projelerde daha aktif rol alması ve bölgenin çıkarlarını koruyacak adımlar atması bekleniyor. Ancak, bu hedeflere ulaşmak için öncelikle bölge ülkelerinin kendi aralarında bir birlik sağlaması gerekiyor.
Zhekenov’un en önemli uyarısı, Orta Asya ülkelerinin Çin ile ilişkilerinde stratejik bir bilinç geliştirmesi gerektiği yönünde. “Çin’de Orta Asya’yı doğrudan ve dolaylı olarak inceleyen 100’den fazla araştırma merkezi bulunuyor. Ancak Orta Asya’da bu konuyu derinlemesine ele alan bilim insanlarının sayısı oldukça sınırlı. Eğer ne kendimizi ne de başkalarını tanımazsak, kaybetmeye mahkûmuz” diyor Zhekenov.
Bu sözler, Orta Asya ülkelerinin Çin’i anlamak için daha fazla yatırım yapması gerektiğini gösteriyor. Çin’in siyasi sistemini, ekonomik modelini, kültürünü ve dış politika hedeflerini anlamadan, Çin ile sağlıklı bir ilişki kurmak mümkün değil. Aynı zamanda, Orta Asya ülkelerinin de kendi güçlü ve zayıf yönlerini, çıkarlarını ve hedeflerini net bir şekilde belirlemesi gerekiyor.
Zhekenov, Orta Asya’nın bağımsızlığını koruyabilmesi için birlik içinde hareket etmesi gerektiğini vurguluyor. Bölge ülkelerinin ortak bir strateji geliştirmesinin önemine dikkat çeken Zhekenov, bu stratejinin ekonomik işbirliğinden güvenlik konularına, kültürel ilişkilerden siyasi diyaloga kadar birçok alanı kapsaması gerektiğini belirtiyor.
Peki, bu ortak strateji nasıl oluşturulacak? Öncelikle, bölge ülkelerinin liderleri arasında düzenli görüşmeler yapılması, ortak çalışma grupları oluşturulması ve bilgi paylaşımının artırılması gerekiyor. Ayrıca, sivil toplum kuruluşlarının, akademisyenlerin ve iş dünyasının da bu sürece dahil edilmesi, stratejinin daha kapsayıcı ve etkili olmasını sağlayabilir.
Sonuç olarak, Orta Asya’nın Çin ile ilişkileri karmaşık ve çok boyutlu bir konu. Ancak, bu karmaşıklığın üstesinden gelmek ve bölgenin bağımsızlığını korumak için Orta Asya ülkelerinin stratejik bir bilinç geliştirmesi, kendilerini ve Çin’i iyi tanıması ve birlik içinde hareket etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, bölge ülkeleri kaybetmeye mahkum olabilir.