Ormanlar Yanarken Yükselen Feryatlar: İklim Krizi ve İnsan Eliyle Gelen Felaket

Yayınlama: 16.10.2025
A+
A-

Prof. Dr. Zakir Avşar’ın “Yeşil Vatan Yanarken Sessiz Çığlıklar” başlıklı yazısı, artan orman yangınlarına dikkat çekerek, iklim krizi ve insan ihmallerinin bu felaketteki rolünü vurguluyor. Orman işçilerinin fedakarlığına rağmen, yangınların önüne geçilememesi nitelikli personel ihtiyacını gözler önüne seriyor.

Ormanlar Yanarken Yükselen Feryatlar: İklim Krizi ve İnsan Eliyle Gelen Felaket

Özet: Prof. Dr. Zakir Avşar’ın “Yeşil Vatan Yanarken Sessiz Çığlıklar” başlıklı yazısı, artan orman yangınlarına dikkat çekerek, iklim krizi ve insan ihmallerinin bu felaketteki rolünü vurguluyor. Orman işçilerinin fedakarlığına rağmen, yangınların önüne geçilememesi nitelikli personel ihtiyacını gözler önüne seriyor.

Ankara semalarında yine o tanıdık duman kokusu… Televizyon ekranlarında alevlerin dansı, yüreklerde tarifsiz bir korku. Antalya’dan, İzmir’den, Muğla’dan, Hatay’dan gelen yangın haberleri, yaz mevsiminin acı bir gerçeğiyle yüzleşmemize neden oluyor: Yeşil vatanımız yanıyor. Prof. Dr. Zakir Avşar, “Yeşil Vatan Yanarken Sessiz Çığlıklar” başlıklı yazısıyla bu acı tabloyu gözler önüne seriyor.

Orman İşçilerinin Fedakar Mücadelesi

Dr. Murat Yılmaz’ın girişimiyle bir araya geldiğimiz Öz Orman İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan ve ekibi, orman yangınlarının nedenlerini ve çözüm önerilerini masaya yatırdı. Aslan, “Yeşil vatanımızı korumak için canını dişine takan, hatta bu uğurda şehit olan kahramanlarımız var. Cumhuriyet tarihimiz boyunca, son yangınlardaki şehitlerimizle birlikte bu sayı 145’e ulaşmış durumda. Onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz,” dedi.

Düşünün ki, 25 bin orman işçisi ve 131 bin eğitimli gönüllü, yangınlarla mücadele etmek için canla başla çalışıyor. Gökyüzünde onlarca uçak, yüzü aşkın helikopter ve insansız hava araçları, adeta bir kurtarma filosu gibi yeşil vatan için seferber olmuş durumda. Ancak Aslan’ın vurguladığı gibi, hava araçları yangınların hızını kesmede önemli bir rol oynasa da, asıl söndürme işi kara birliklerine düşüyor. Çünkü ormanlar düz araziler değil; engebeler, dağlar, tepeler ve araçların giremediği nice zorlu bölgelerle dolu. Bu nedenle, kol gücü ve insan gücü her şeyin üzerinde.

Orman Yangınları: İtfaiye Yangınından Farklı Bir Uzmanlık Alanı

Orman işçileri itfaiyeci değil; orman yangınları da itfaiyenin söndüreceği yangınlara benzemiyor. Bu, farklı bir uzmanlık, eğitim ve ihtisas gerektiren bir alan. Son yıllarda bu konuda önemli adımlar atılmış olsa da, orman yangınlarının önüne geçilemiyor ve maalesef ciddi kayıplar yaşanıyor. Evet, sayısal olarak orman işçisi sayısı fazla gibi görünse de, orman varlığımızın büyüklüğü ve risk altındaki bölgelerin genişliği göz önüne alındığında, yetersiz kalınıyor.

Nitelikli Personel İhtiyacı

Öz Orman İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, bu konudaki ihtiyacı net bir şekilde ortaya koyuyor: “774 gözetleme kulesinde üçer kişi vardiyalı olarak 7/24 görev yapıyor, bu da 2328 kişi demek. 1786 arazözde ikişer şoför çalışıyor, yani 3572 kişi. İlk müdahale araçlarının sayısı 2742, iş makinası sayısı ise 821. Bu rakamlar, 9463 kişinin fiilen arazide olmadığını gösteriyor. Yangın anında mücadele edecek personel sayısı ise sadece 12.537 kişi.” Aslan, havadan müdahalede ve araç teçhizatında bir sorun olmadığını, ancak nitelikli orman işçisi konusunda ciddi bir ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

Orman Yangınlarının Acı Bilançosu

Bir orman yandığında sadece ağaçlar yanmıyor; toprağın bereketi, kuşların yuvaları, böceklerin ve arıların yaşam döngüsü, akarsuların debisi, dağların sessizliği de kül oluyor. Bir orman yangını, binlerce canlı türünün geleceğini karartıyor. O orman, aynı zamanda bu ülkenin çocuklarına nefes olan oksijen deposu, toprağı sellerden koruyan bir kalkan, iklimin dengesini sağlayan bir denge unsuru. Bu yüzden, bir ormanın yanması sadece bir çevre haberi değil, bu milletin geleceğiyle ilgili en önemli meselelerden biri.

Yangınların Artmasının Nedenleri

Son yıllarda Türkiye’de bu kadar yoğun tedbire ve mücadeleye rağmen orman yangınlarının hem sıklığı hem de büyüklüğü neden artıyor? Bunun en önemli nedeni, hiç şüphesiz, iklim krizi. Yazlar uzuyor, sıcak hava dalgaları yaygınlaşıyor, nem oranı düşüyor, kuraklık artıyor. Hava sıcaklığı 40 dereceyi geçtiğinde ve rüzgâr kuvvetli estiğinde, küçücük bir kıvılcım bile yüzlerce hektarı bir anda kül edebiliyor.

Ancak işin bir başka boyutu da var: İnsan eli. Atılan bir sigara izmariti, piknik sonrası söndürülmeyen bir mangal, bilinçsizce bırakılan cam şişeler, anız yakmak, orman giriş yasaklarına uymamak… Ne yazık ki orman yangınlarının çok büyük bir bölümü insan ihmaliyle başlıyor. Hatırlıyorum, çocukluğumda köyümüzde anız yakmanın ne kadar tehlikeli olduğunu büyüklerimiz sürekli anlatırdı. Şimdi de aynı tehlike devam ediyor.

Teknoloji ve İnsan Gücünün Önemi

Ülkemiz, yıllar önce yangınlara müdahalede zorluklar yaşarken bugün teknolojiye dayalı yeni bir mücadele hattı kurdu. Yangınlar insansız hava araçlarıyla izleniyor, yangın gözetleme kulelerinden 7/24 kameralarla erken uyarı alınıyor, yangına müdahale süreleri 10 dakikanın altına indiriliyor, hava araçlarıyla geniş alanlara hızla müdahale ediliyor. Bu kapasite artışı sayesinde çok daha büyük felaketlerin önüne geçiliyor, yangınlar kısa sürede kontrol altına alınabiliyor.

Ancak her şey teknoloji değil. Settar Arlan’ın ifade ettiği gibi esas kahramanlar, bu teknolojiyi kullananlar ve doğrudan, canı pahasına yangınla mücadele eden ekipler, orman işçileri, köylüler, gönüllüler… Hepsi sıcaklığın 50 dereceyi bulduğu alevlerin önündeler. Onların emeği, fedakârlığı, vefakarlığı ve cesareti, yangınlara karşı en güçlü kalkanımız olmaya devam ediyor.

Ormanlara Sahip Çıkmak, Geleceğe Sahip Çıkmaktır

Unutmayalım ki, orman yangınları ile mücadele yalnızca orman teşkilatının, işçisinin ya da ilgili bakanlıkların işi değildir. Bu ülkenin her ferdi, ormanın bir parçasıdır ve yangınlara karşı da bir sorumluluğu vardır. Yanan her orman, yalnızca doğanın değil, bizim de kaybımızdır. Orman, bir milletin bağımsızlığı kadar önemli bir değerdir; toprağımızı, suyumuzu, havamızı korur, çocuklarımızın geleceğini güvence altına alır. Bu yüzden ormanlara sahip çıkmak, ülkeye sahip çıkmaktır.

Yangın sonrası yaşanan en önemli hatalardan biri, yanan alanların imara açılacağı söylentileri veya bu alanların bilinçsiz şekilde betonlaşmasına yönelik girişimlerdir. Anayasa ve ilgili yasalar açık: Yanan orman alanları orman vasfını korur ve başka bir amaçla kullanılamaz. Bu kural, gelecek nesiller için ormanların korunmasının en

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130