Ankara’da görüldüğü iddia edilen ve Bolu’da bir hastada tespit edilen ‘deli dana’ hastalığı, Türkiye’de tedirginliğe yol açtı. Uzmanlar, hastalığın belirtilerine dikkat çekerek, vakaların artabileceği uyarısında bulunuyor.
Türkiye’de uzun yıllardır görülmeyen bir hastalık, yeniden gündeme bomba gibi düştü: Deli dana hastalığı. Önce Ankara’da görüldüğü yönünde çıkan haberler, ardından Bolu’da kesinleşen bir vaka, kamuoyunda haklı bir tedirginlik yarattı. Hastalığın hayvanlardan insanlara bulaşması ve belirtilerinin yıllar sonra ortaya çıkması, durumu daha da karmaşık hale getiriyor.
Deli dana hastalığı, esasında hayvanlarda görülen bir sinir sistemi hastalığı. Hastalığın etkeni olan prionlar, normal proteinlerin yapısını bozarak beyinde hasara yol açıyor. İnsanlara bulaşması ise genellikle enfekte hayvanların etlerinin tüketilmesiyle gerçekleşiyor. Ancak bu bulaşma, hemen belirti vermiyor. Hastalık, sinsi bir şekilde yıllarca vücutta sessizce ilerleyebiliyor.
Peki, bu sinsi hastalığın belirtileri neler? Uzmanlar, ilk belirtilerin genellikle psikolojik sorunlarla başladığını belirtiyor. Unutkanlık, davranış değişiklikleri, depresyon gibi durumlar görülebiliyor. İlerleyen aşamalarda ise kas seğirmeleri, yürüme güçlüğü, konuşma bozuklukları ve demans gibi daha ciddi nörolojik belirtiler ortaya çıkıyor. Hastalığın kesin tanısı, beyin biyopsisi ile konulabiliyor.
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, durumun ciddiyetine dikkat çekiyor. “Tespit edilen vakalar buzdağının sadece görünen kısmı olabilir,” diyen Ertuğrul, “Türkiye’de henüz fark edilmemiş, teşhis konulmamış başka deli dana vakaları da olabilir. Özellikle riskli bölgelerde veteriner hekimlerin ve doktorların daha dikkatli olması gerekiyor,” uyarısında bulunuyor.
Ertuğrul, hastalığın teşhisinin zorluğuna da değiniyor. “Belirtiler, diğer nörolojik hastalıklarla karışabiliyor. Bu nedenle, özellikle risk grubundaki kişilerin belirtileri ciddiye alması ve vakit kaybetmeden doktora başvurması büyük önem taşıyor,” şeklinde konuşuyor.
Maalesef, deli dana hastalığının henüz kesin bir tedavisi bulunmuyor. Tedavi, genellikle belirtileri hafifletmeye ve hastanın yaşam kalitesini artırmaya yönelik yapılıyor. Ancak hastalığın ilerlemesini durduracak veya tamamen iyileştirecek bir yöntem henüz geliştirilebilmiş değil.
Haberin duyulmasının ardından vatandaşlar arasında da büyük bir tedirginlik yaşanıyor. Özellikle et tüketimi konusunda endişeler artmış durumda. Ankara’da yaşayan Ayşe Teyze, “Eskiden gönül rahatlığıyla et alırdık, yerdik. Şimdi insanın içi rahat etmiyor. Acaba nereden geldi, nasıl kesildi, diye düşünmeden edemiyoruz,” diyor.
Bolu’da yaşayan Ali Bey ise, “Burada vaka çıkınca hepimiz korktuk. Hayvancılıkla geçinen çok insan var. Şimdi herkes ne yapacağını şaşırmış durumda,” şeklinde konuşuyor.
Kamuoyunda artan tedirginlik üzerine yetkililerden de açıklama bekleniyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, hayvan sağlığı konusunda daha sıkı denetimler yapması ve vatandaşları bilgilendirmesi talep ediliyor. Sağlık Bakanlığı’nın ise, doktorları hastalık konusunda bilgilendirmesi ve erken teşhisin önemi konusunda farkındalık yaratması bekleniyor.
Deli dana hastalığı, Türkiye için yeni bir tehdit mi oluşturuyor? Bu sorunun cevabı, önümüzdeki günlerde yapılacak çalışmalarla netleşecek. Ancak uzmanlar, şimdiden gerekli önlemlerin alınması ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi gerektiği konusunda hemfikir. Unutmayalım ki, bilinçli olmak ve erken teşhis, bu tür sinsi hastalıklarla mücadelede en önemli silahımız.
Umarız, yetkililer bu konuda gerekli hassasiyeti gösterir ve vatandaşların endişelerini giderecek adımlar atar. Aksi takdirde, bu sinsi hastalık, toplum sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturmaya devam edebilir.