Müsilaj Kabusu Geri Döndü: Marmara’dan Saros’a Deniz Salgını

Yayınlama: 10.07.2025
A+
A-

Marmara Denizi’nde yeniden hortlayan müsilaj, akıntılarla Saros Körfezi’ne kadar ulaştı. Bilim insanları, deniz canlılarının yaşam alanlarının tehdit altında olduğunu söylüyor.

Müsilaj Kabusu Geri Döndü: Marmara’dan Saros’a Deniz Salgını

Özet: Marmara Denizi’nde yeniden canlanan müsilaj sorunu, Ege Denizi’ne kadar yayılarak Saros Körfezi’ni tehdit ediyor. Uzmanlar, özellikle deniz çayırları ve mercanlar başta olmak üzere deniz canlılarının yaşam alanlarının tehlike altında olduğunu belirtiyor.

Marmara Denizi’nde 2021 yılında yaşadığımız o korkunç manzaralar, ne yazık ki, yeniden kendini göstermeye başladı. Deniz yüzeyini kaplayan, adeta bir deniz salyası gibi görünen müsilaj, bu sefer de Ege Denizi’nin kuzeyine, özellikle de güzelliğiyle ünlü Saros Körfezi’ne kadar ulaşmış durumda. Balıkçıların ağlarına takılan, kıyı şeridini kirleten o yapışkan madde, şimdi de Saros’un berrak sularını esir almış durumda.

Saros Körfezi Alarm Veriyor

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cem Dalyan, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Dalyan’ın aktardığına göre, Saros Körfezi’nde mart ayından bu yana belirgin bir müsilaj sorunu yaşanıyor. “Körfezin neredeyse tamamı müsilajla kaplı,” diyor Dalyan. Bu durum, sadece görsel bir kirlilik yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda deniz ekosistemini de derinden etkiliyor.

Peki, bu müsilaj Saros’a nasıl geldi? Dalyan’ın açıklamalarına göre, Marmara Denizi’ndeki müsilaj, akıntılar vasıtasıyla Saros Körfezi’ne taşınıyor. İstanbul Boğazı’ndan giren Karadeniz suyunun Çanakkale Boğazı’ndan geçerek bir kısmı Edremit Körfezi’ne, diğer bir kısmı ise Gökçeada’nın güneyinden Saros’a doğru ilerliyor. Yani, Marmara’da başlayan bu sorun, zincirleme bir şekilde diğer denizlerimizi de tehdit eder hale geliyor.

Deniz Çayırları ve Mercanlar Tehlikede

Müsilajın etkileri sadece yüzeyde kalmıyor. Doç. Dr. Dalyan, müsilajın su yüzeyinden yaklaşık 25-30 metre derinliğe kadar etkili olduğunu belirtiyor. Bu durum, özellikle deniz çayırları için büyük bir tehlike oluşturuyor. Saros Körfezi, deniz çayırları açısından son derece önemli bir ekosistem. Dalyan, 2012-2013 yıllarında yapılan araştırmalarda deniz çayırlarının 35 metreye kadar uzandığını, ancak son projelerde bu sınırın 17-20 metrelere kadar gerilediğini ifade ediyor. Bu, deniz çayırlarının yaşam alanlarının ciddi şekilde daraldığı anlamına geliyor.

Deniz çayırları, deniz ekosistemi için hayati öneme sahip. Fotosentez yaparak oksijen üretiyor, karbon tutuyor ve birçok deniz canlısına ev sahipliği yapıyorlar. Müsilaj ise bu çayırların yapraklarını kaplayarak ışık alımını engelliyor ve zamanla yok olmalarına neden oluyor. Aynı tehdit, gorgon mercanları ve koralijen habitatlar için de geçerli. Müsilaj, mercanların üzerini kaplayarak beslenmelerini zorlaştırıyor ve onların da yaşamlarını tehdit ediyor.

2021’deki Felaket Tekrar mı Yaşanacak?

2021 yılında Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj felaketini hatırlayanlar, aynı senaryonun tekrarlanmasından endişe ediyor. Doç. Dr. Dalyan da bu endişeyi taşıyor. 2021’de müsilajın mayıs ayında hafiflediğini, ancak haziran ayında yeniden yoğunlaştığını hatırlatan Dalyan, benzer bir durumun yaşanması halinde eylül ayına kadar ciddi bir sorunla karşı karşıya kalabileceğimizi söylüyor. Özellikle İbrice, Erikli, Yayla ve Mecidiye bölgelerinde müsilajın etkisinin çok ciddi olduğu belirtiliyor.

Peki, bu durumun önüne geçmek için neler yapılabilir? Müsilajın oluşumunu tetikleyen faktörlerin başında kirlilik geliyor. Atık suların arıtılmadan denize bırakılması, denizlerdeki azot ve fosfor oranını artırarak müsilaj oluşumunu hızlandırıyor. Bu nedenle, atık su arıtma tesislerinin iyileştirilmesi ve denizlere deşarj edilen atık miktarının azaltılması büyük önem taşıyor.

Saros Körfezi’nin güneyinde yapılan çalışmalarda, 5 ile 27 metre arasındaki su kolonunda neredeyse tüm canlılığın yok olduğu tespit edilmiş durumda. Bu, müsilajın deniz ekosistemine verdiği zararın boyutunu gözler önüne seriyor. Deniz çayırlarının yok olduğu alanlarda su kalitesi hızla bozuluyor ve biyoçeşitlilik azalıyor. Müsilaj, bu hassas deniz yaşamına son darbeyi vurabilir.

Müsilaj sorununa karşı acil önlemler alınması gerekiyor. Aksi takdirde, sadece Saros Körfezi değil, tüm denizlerimiz bu tehditle karşı karşıya kalabilir. Unutmayalım ki, denizler sadece bizim değil, gelecek nesillerin de yaşam kaynağı.

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130