Ergenekon davalarından hapis yatan, CHP’den milletvekili seçilen ve ardından AKP’ye geçen Mehmet Ali Çelebi’nin siyasi yaşamındaki hızlı değişimler tartışma yaratıyor. Çelebi’nin bu dönüşümü, siyasetin labirentlerinde savrulmaların bir örneği olarak yorumlanıyor.
Siyasi arenada sıkça rastladığımız savrulmalar, bazen bir insanın hayat hikayesiyle birleşince daha da dikkat çekici hale geliyor. Mehmet Ali Çelebi, bu savrulmaların son örneği olarak karşımıza çıkıyor. Ergenekon davalarında FETÖ’nün kumpasıyla hapis yatan bir teğmenken, CHP’den milletvekili seçilmesine ve ardından AKP’ye geçmesine uzanan hayatı, adeta bir siyasi romanı andırıyor.
Mehmet Ali Çelebi’nin adı ilk olarak Ergenekon davalarıyla duyuldu. FETÖ’nün AKP ile işbirliği yaparak TSK’ya kurduğu kumpaslardan nasibini alan Çelebi, uzun süre hapis yattı. O dönemde yaşadığı mağduriyet, birçok kesimin tepkisini çekmişti. Hapse girmesiyle birlikte askeri kariyeri de sekteye uğradı. Hapisten çıktıktan sonra TSK’dan istifa etmek zorunda kaldı. Bu istifa, Çelebi için yeni bir dönemin başlangıcı oldu.
TSK’dan ayrıldıktan sonra siyasete atılan Mehmet Ali Çelebi, CHP’den milletvekili seçildi. Bu durum, birçok kişi tarafından umutla karşılandı. Ergenekon mağduru bir ismin, mecliste halkın sesi olması bekleniyordu. Ancak Çelebi’nin CHP macerası uzun sürmedi. 2021 yılında, partisinin HDP ile yakınlaşmasını ve AKP’ye karşı yeterince sert bir muhalefet yapmadığını gerekçe göstererek CHP’den istifa etti. İstifa açıklamasında, CHP’yi “HDP’nin gölgesinde, AKP’nin hurdalığında siyaset yapmakla” suçlaması dikkat çekti.
CHP’den ayrıldıktan kısa bir süre sonra Mehmet Ali Çelebi’nin AKP’ye transfer olması, siyasi çevrelerde büyük şaşkınlık yarattı. Daha önce “hurdalık” olarak nitelendirdiği bir partiye katılması, büyük eleştirilere neden oldu. Çelebi, bu kararıyla birçok destekçisini hayal kırıklığına uğrattı. AKP’ye katılımının ardından yaptığı açıklamalar ise, daha da tartışmalı hale geldi. Özellikle, geçmişte eleştirdiği politikaları savunmaya başlaması, tutarlılık eleştirilerini beraberinde getirdi.
Mehmet Ali Çelebi’nin siyasi yaşamındaki bu hızlı değişimler, “tutarlılık” kavramını yeniden gündeme getirdi. Bir zamanlar FETÖ’nün mağduru olan, ardından CHP’den milletvekili seçilen ve son olarak AKP’ye katılan Çelebi’nin, bu süreçte savunduğu değerler ve yaptığı açıklamalar arasındaki çelişkiler, kafaları karıştırdı. Şimdi ise, kendi tabiriyle AKP’nin gölgesinde, AKP’nin hurdalığında terör örgütü ile yapılan pazarlıkları savunuyor olması, durumu daha da karmaşık hale getiriyor.
Siyasetteki bu tür dönüşümler, seçmenlerin güvenini sarsarken, siyasetin ne kadar değişken ve öngörülemez bir alan olduğunu da gözler önüne seriyor. Mehmet Ali Çelebi’nin hikayesi, sadece bir kişinin siyasi serüveni olmanın ötesinde, Türkiye’deki siyasetin karmaşıklığını ve çelişkilerini de yansıtıyor.
Peki, bu dönüşümün altında yatan sebepler neler? Mehmet Ali Çelebi, neden böyle bir yol izledi? Bu soruların cevabı, belki de siyasetin derin dehlizlerinde saklı…