Kara Keçinin Feryadı: Orman Yangınları ve Unutulan Denge

Yayınlama: 13.09.2025
A+
A-

Antalya’dan Gazeteci Samet Memiş, orman yangınlarının artış nedenlerini ve çözüm önerilerini kaleme aldı. Memiş, doğanın dengesini bozan insan müdahalesinin yangınlardaki rolüne dikkat çekerek, kara keçilerin ormanlardaki önemini vurguladı.

Kara Keçinin Feryadı: Orman Yangınları ve Unutulan Denge

Antalya’dan yükselen feryat, yanan ormanların acısını bir kez daha gözler önüne seriyor. TİMBİR Batı Akdeniz bölge temsilcisi Gazeteci Samet Memiş, kaleme aldığı köşe yazısıyla, son yıllarda artan orman yangınlarına farklı bir açıdan yaklaşıyor. Memiş, yangınların sadece ihmalden kaynaklanmadığını, aynı zamanda doğayla kurduğumuz yanlış ilişkinin bir sonucu olduğunu vurguluyor.

“Bize Öğretilen Basit Kurallar Nerede?”

Memiş, yazısına ilkokulda öğrendiğimiz basit çevre kurallarını hatırlatarak başlıyor: “Ormanlara çöpünüzü, çalınızı, çırpınızı atmayın. Çevremizi temiz tutalım. Doğaya, hayvanlara, topluma zarar vermeyelim.” Bu basit kuralların, bugün yaşadığımız felaketlerin önüne geçebileceğini belirtiyor. Peki, bu kadar basit kuralları neden unuttuk?

2021 Yangınları: Bir Gazetecinin Gözünden Gerçekler

2021 yılında Manavgat ve Sütçüler’de yaşanan büyük yangınlarda bizzat sahada görev yapan Memiş, hem habercilik yapmış hem de söndürme çalışmalarına katılmış. O günlerde gördüklerini şöyle aktarıyor: “Ormanları yakından inceledim. Ağaçların altı öyle çalı çırpı ve çöple doluydu ki, yürümek neredeyse imkânsızdı.” İşte yangınların asıl sebebi de burada yatıyor. Alevler, bu kuru örtünün altında sessizce ilerliyor, bir bölge söndürülse bile hemen ileride yeni bir alev beliriyor. Çünkü ateş, gözle görünmeden toprağın altında yol alıyor ve bu yüzden kontrol edilemiyor.

Doğanın Dengesini Bozduk: Kara Keçilerin Dramı

Peki, bu ormanlar neden bu hale geldi? Memiş’e göre cevabı çok basit: Doğanın dengesini bozduk. Eskiden bu ormanlarda kara keçiler dolaşırdı. Sarp kayalıkların, sık ormanların yerlisi olan bu keçiler, orman tabanını doğal yollarla temizlerdi. Ne çalı bırakırlardı ne kuru yaprak. Onların geçip gittiği yer tertemiz olurdu. Üstelik ağaçlara veya toprağa da zarar vermezlerdi. Kara keçiler, ekolojik döngünün en sade ama en etkili temizlik işçisiydi.

“Ormanları Koruyacağız Derken Kendi Haline Bıraktık”

Ancak ne yaptık? “Ormanlara hayvan sokmak yasak” dedik. “Burası koruma alanı, burası milli park” diyerek her yeri yasakladık. Ormanları koruyacağız derken, onları kendi haline bıraktık. Hayvancılığı dışladık, doğayla olan bağı kopardık. Sonuç: Altı çalı dolu, yangına hazır ormanlar. Bugün korumaya çalıştığımız ağaçlar birer birer yanarken, sadece ormanları değil, içinde yaşayan sayısız canlıyı da kaybediyoruz. Kuşlar, sincaplar, kirpiler, kaplumbağalar… Yanan sadece ağaç değil; bir yaşam, bir denge yok oluyor.

Çözüm: Doğayla Birlikte Yaşamak

Memiş, doğayı gerçekten korumak istiyorsak, onunla savaşmak yerine, onunla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerektiğini vurguluyor. Yasaklarla değil, anlayışla. Ekolojik dengeyi sağlayan canlılara yer açmalıyız. Kara keçilere, doğal çobanlara, doğanın işçilerine yeniden ormanların kapılarını açmalıyız. Çünkü doğa, en iyi yine kendini onarır. Yeter ki biz ona izin verelim.

Peki Şimdi Ne Olacak?

Samet Memiş’in bu çağrısı, aslında hepimizin kulak vermesi gereken bir feryat. Orman yangınları, sadece itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle çözülebilecek bir sorun değil. Bu, topyekün bir zihniyet değişimini gerektiriyor. Doğayı koruma anlayışımızı gözden geçirmeli, yasaklarla değil, doğayla uyumlu çözümler üretmeliyiz. Kara keçilerin ormanlara geri dönmesi, belki de yangınlarla mücadelede atılacak en önemli adımlardan biri olabilir. Unutmayalım, bir kara keçinin yokluğu, bin ağacın yanmasına sebep olabilir.

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130