Birinci Dünya Savaşı’nın çalkantılı günlerinde kurulan Kafkas İslam Ordusu, kısa ömrüne rağmen Azerbaycan’ın bağımsızlığı için verdiği mücadeleyle tarihe adını altın harflerle yazdırdı. Nuri Paşa komutasındaki bu ordu, sadece askeri bir zafer değil, aynı zamanda Türk dünyasının bir araya gelme idealinin de sembolü oldu.
Tarih 2025, ama biz bugün, bundan tam 107 yıl öncesine, Birinci Dünya Savaşı’nın en kritik günlerine gidiyoruz. Anadolu coğrafyasının Asya’ya açılan kapısı Kafkaslar, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu için hayati bir öneme sahipti. Özellikle Revan, Karabağ ve Nahçıvan gibi Türk hanlıklarının toprakları, Osmanlı ve İran arasında sürekli bir çekişme alanıydı. İşte tam bu noktada, Turan Birliği idealinin ilk resmi silahlı gücü olarak tarihe geçecek olan Kafkas İslam Ordusu sahneye çıktı.
Kafkasya’nın Osmanlı için önemi büyüktü. Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra sefere çıkan ilk Osmanlı padişahı olan IV. Murad’ın Revan Seferi, bu bölgeye verilen önemin açık bir göstergesiydi. 1635’te Üsküdar’dan başlayan bu sefer, Revan’ın fethiyle sonuçlanmış ve Kafkaslardaki Türk hakimiyetini perçinlemişti.
18. yüzyılın sonlarına doğru ise Rusya, bölgeye yeni bir oyuncu olarak dahil oldu. Kırım’ın Osmanlı hakimiyetinden çıkmasıyla Kafkaslar, Çarlık Rusyası’nın hedef bölgesi haline geldi. 1801’de Doğu Gürcistan’ın işgaliyle birlikte Kafkas Türk hanlıkları ve Doğu Anadolu, Rus tehdidini derinden hissetmeye başladı. Rusya’nın bölgeye girmesiyle birlikte Ermeniler, Rusların doğal müttefiki olarak kabul gördü. Rusların Kafkas Türk-Müslüman toplumuna karşı yürüttüğü işgal ve katliam harekatlarında, silahlandırılmış Ermeni nüfusu aktif rol oynadı.
19. yüzyıl boyunca Kafkasya ve Doğu Anadolu, Rus işgal ve katliamlarına maruz kaldı. “Hasta adam” olarak nitelendirilen Osmanlı İmparatorluğu, iç sorunlar ve isyanlarla boğuşurken, Kafkaslardaki Rus-Ermeni zulmünü önlemede yetersiz kaldı. O dönemde yaşayan dedelerimiz, ninelerimiz, bu zulmü iliklerine kadar hissetti.
1917 Bolşevik Devrimi’nin ardından, 3 Mart 1918’de Rusya ile Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı İmparatorluğu arasında Brest-Litovsk Anlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla Kars, Ardahan, Artvin ve Batum Osmanlı’ya geri verildi. Bolşevik Rus Sovyet Devleti’nin Kafkasya’dan çekilmesiyle birlikte bölgedeki Türk-İslam toplulukları hemen örgütlendi. Kuzey Kafkasya’da Dağlı Cumhuriyeti (1917), Güney Kafkasya’da ise Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti (1918) kuruldu. İşte bu ortamda, Azerbaycan’ın yardım çağrısıyla Kafkas İslam Ordusu’nun temelleri atıldı.
Bölgedeki Ermeni çeteleri ve Gürcü yerel otoritelerinin baskılarını önlemek amacıyla Harbiye Nazırı Enver Paşa, 5 Nisan 1918’de Kafkasya’da bir kolordu kurulması emrini verdi. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Osmanlı’dan asker talebi üzerine, 4 Haziran 1918’de komutanlık görevi Enver Paşa’nın kardeşi Nuri (Killigil) Paşa’ya verildi ve Kafkas İslam Ordusu resmen kuruldu. Nuri Paşa, bu görevi alır almaz harekete geçti. 8 Nisan 1918’de Azerbaycan’ın geçici merkezi Gence’ye vardı ve buradan verdiği talimatlarla Filistin cephesinden dönen birlikleri bir araya getirdi. Azerbaycan Kolordusu’ndan alınan 1000 kişilik kuvvetle ordu merkezi takviye edildi. Aslında Kafkas İslam Ordusu’nun ilk nüvesi, Teşkilat-ı Mahsusa’nın yerel birimleri ve esaretten kurtulan Türk subayları aracılığıyla kurulan gönüllü milis kuvvetleriydi. Bu insanlar, vatan sevgisiyle dolu, gözünü budaktan sakınmayan yiğitlerdi.
5. Kafkasya Tümeni’nin de Kafkas İslam Ordusu’na katılmasıyla birlikte ordunun gücü 12.000 kişiye ulaştı. Ordunun ilk hedefi, Gence merkezi ve çevresindeki Ermeni çetelerini temizlemek oldu. 13-14 Haziran 1918’de Gence havalisindeki Ermeni çetelerinin tamamı silah bırakıp teslim oldu. Ardından, 27 Haziran – 12 Temmuz 1918 tarihleri arasında Gökçay ve Salyan Muharebelerinde Bolşevik-Ermeni kuvvetleri bozguna uğratıldı. Kafkas İslam Ordusu’nun birinci taarruz istikameti Gökçay-Şamahı-Bakü karayolu, ikinci taarruz istikameti ise Gence-Bakü demiryolu oldu. 5-28 Temmuz 1918 tarihlerinde Aksu, Kürdemir ve Şamahı muharebelerinde de zafer kazanıldı. 6 Temmuz’da Aksu, 10 Temmuz’da ise Kürdemir kurtarıldı. Bu muharebelerde, Azerbaycan gönüllü kuvvetleri komutanı Albay Hebib Bey Selimov’un gayretleri unutulmaz.
Bakü istikametine hareket emri verilen Kafkas İslam Ordusu, kuzey ve güney grupları olarak iki koldan ilerledi. Şamahı, Hacıkabul-Postacengi Muharebelerinden zaferle çıkan askerlerimiz, Bakü yürüyüşüne hızla devam etti. Nuri Paşa’nın 5 Ağustos 1918 gecesi verdiği topçu baskın ateşi emriyle birlikte birinci Bakü taarruzu başlatıldı. Lojistik yetersizlikler nedeniyle bir süre beklemek zorunda kalan ordumuz, 14 Eylül 1918’de 14.000 kişilik bir güce ulaştı. Bu gücün 8.000’i Osmanlı, 6.000’i ise Azerbaycan Türkü’ydü. 15 Eylül 1918’de İkinci Bakü taarruzu başlatıldı ve aynı gün saat 15.00’ten sonra Bakü esaretten kurtarıldı. Ancak bu zafer, ağır bedellerle kazanılmıştı. Gence’den başlayıp Bakü’de sona eren bu harekatta Kafkas İslam Ordusu, 4.000’den fazla asker ve subayını, gönüllü Azerbaycan milis kuvvetlerinde de sayısız vatansever evladını şehit verdi. Onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Kafkas İslam Ordusu, harp tarihinde eşine az rastlanır bir başarıya imza attı. Kuruluşundan itibaren sadece 3 ay gibi kısa bir sürede hem teşkilatlandı hem de muharebe meydanına koştu. Ancak, tarihimizin kara günlerinden biri olan 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi gereği, Kafkas İslam Ordusu 16 Kasım’da Bakü’yü terk ederek Doğu Anadolu’ya çekildi ve Kazım Karabekir’in komutanı olduğu 15. Kolordu’ya katıldı. Bu kahraman askerler, daha sonra Kurtuluş Savaşı’nda da büyük yararlılıklar gösterecekti.
Turan Birliği’nin ilk nüvesi olarak tarihe geçen Kafkas İslam Ordusu, Mondros Mütare