Tarihin tozlu sayfalarından bir kahramanlık destanı: Kafkas İslam Ordusu. Nuri Paşa’nın komutasında Azerbaycan’ın bağımsızlığı için verilen mücadele, Turan Birliği idealinin ilk somut adımlarından biriydi.
Özet: Birinci Dünya Savaşı’nın karmaşık günlerinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kafkasya’daki Türk kardeşlerine uzattığı yardım eli, Kafkas İslam Ordusu’nun doğuşuna zemin hazırladı. Nuri Paşa’nın liderliğindeki bu ordu, Bakü’yü düşman işgalinden kurtararak tarihe adını altın harflerle yazdırdı.
Tarih 23 Temmuz 2025. Bugün, bir zamanlar dedelerimizin, ninelerimizin kulak misafiri olduğu, kimimizin de tarih kitaplarında okuduğu bir kahramanlık hikayesini yeniden hatırlayalım. Kafkas İslam Ordusu… Belki de adını ilk kez duyuyorsunuz, belki de bir yerlerden tanıdık geliyor. Ama emin olun, bu ordu, sadece askeri bir birlik olmanın ötesinde, bir idealin, bir kardeşlik bağının sembolüydü.
Anadolu coğrafyası, Asya’ya açılan en önemli kapılardan biri olmuş her zaman. Bu nedenle Kafkasya bölgesi, Osmanlı İmparatorluğu için her daim stratejik bir öneme sahipti. Özellikle Revan, Karabağ ve Nahçıvan gibi Türk hanlıklarının toprakları, Osmanlı ile İran arasında sürekli bir çekişme alanıydı. Kim hakimdi, kim üstün gelecekti derken, bölge halkı da bu mücadelelerin tam ortasında kalıyordu.
Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra, bir Osmanlı padişahı olarak IV. Murad’ın şark seferine çıkması, bu önemin bir göstergesiydi. 1635’te başlayan Revan Seferi, Kafkaslardaki Türk hakimiyetini perçinlemişti. Ama ne yazık ki, bu hakimiyet uzun sürmedi. 18. yüzyılın sonlarına doğru, Rusya da bu mücadeleye dahil oldu. Kırım’ın elden çıkmasıyla birlikte, Kafkasya, Çarlık Rusyası için adeta bir hedef bölge haline geldi. 1801’de Doğu Gürcistan’ın işgaliyle birlikte, Kafkas Türk hanlıkları ve Doğu Anadolu, Rus tehdidini iliklerine kadar hissetmeye başladı.
19. yüzyılın başlarından itibaren, Rusya’nın Kafkasya’ya girmesiyle birlikte, Ermeniler, Rusların bölgedeki en büyük destekçisi oldu. Ruslar, Kafkas Türk-Müslüman toplumuna karşı yürüttüğü işgal ve kıyım hareketlerinde, silahlandırdığı Ermeni nüfusu, istihbarat, çetecilik ve milis kuvvetleri olarak kullandı. O dönemde “hasta adam” olarak nitelendirilen Osmanlı İmparatorluğu, iç sorunları ve isyanlarla boğuştuğu için, Kafkasya’daki Rus-Ermeni zulmünü engellemekte yetersiz kaldı.
Ama umut her zaman vardır. Rusya’daki Bolşevik ihtilali sonrası, 1918’de imzalanan Brest-Litovsk anlaşmasıyla Kars, Ardahan, Artvin ve Batum Osmanlı İmparatorluğu’na geri verildi. Bolşevik Rus Sovyet Devleti’nin Kafkasya’dan çekilmesiyle birlikte, bölgedeki Türk-İslam toplulukları hemen örgütlenmeye başladı. Kuzey Kafkasya’da Dağlı Cumhuriyeti, Güney Kafkasya’da ise Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti kuruldu. İşte tam bu noktada, Kafkas İslam Ordusu’nun doğuşu için zemin hazırlanıyordu.
Bölgedeki Ermeni çetelerinin ve Gürcü yerel yönetimlerinin Kafkas İslam toplulukları üzerindeki baskıları artınca, Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın emriyle Kafkasya bölgesinde bir kolordu teşkil edilmesi kararlaştırıldı. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Osmanlı İmparatorluğu ile imzaladığı Batum Anlaşması gereğince asker talebinde bulunması üzerine, 4 Haziran 1918 tarihinde komutanlık görevi Enver Paşa’nın kardeşi Nuri (Killigil) Paşa’ya verildi ve Kafkas İslam Ordusu resmen kuruldu.
Nuri Paşa, gelişmeleri yakından takip ediyordu. 8 Nisan 1918’de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin geçici merkezi olan Gence’ye vardı. Buradan verdiği talimatlarla, Filistin cephesinden dönen askerleri birleştirerek ordunun ana kademesini oluşturdu. Azerbaycan Kolordusu’ndan alınan takviyelerle ordu merkezi güçlendirildi. Kafkas İslam Ordusu’nun ilk nüvesi, Rusların çekilmeye başlamasıyla birlikte Teşkilat-ı Mahsusa’nın yerel birimleri ve esaretten kurtulan Türk subayları aracılığıyla Türk-Müslüman nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde kurulan gönüllü milis kuvvetleriydi aslında.
5. Kafkasya Tümeni’nin de Kafkas İslam Ordusu’nun emrine verilmesiyle birlikte, ordu 12.000 kişilik bir güce ulaştı. İlk iş olarak, Gence merkezi ve çevresindeki Ermeni çeteleri temizlendi. 13-14 Haziran 1918’de Gence çevresindeki tüm Ermeni çeteleri silah bırakıp teslim oldu. Ardından, 27 Haziran – 12 Temmuz 1918 tarihleri arasında Gökçay ve Salyan Muharebelerinde Bolşevik-Ermeni kuvvetleri bozguna uğratıldı. Kafkas İslam Ordusu’nun hedefi Bakü’ydü. Birinci taarruz istikameti Gökçay-Şamahı-Bakü karayolu, ikinci taarruz istikameti ise Gence-Bakü demiryolu hattıydı.
5-28 Temmuz 1918 tarihlerinde Aksu, Kürdemir ve Şamahı muharebelerinde de zaferler kazanıldı. Bolşevik-Ermeni birliklerinin çekilmesiyle 6 Temmuz’da Aksu, 10 Temmuz’da ise Kürdemir kurtarıldı. Bu muharebelerde, Azerbaycan gönüllü kuvvetleri komutanı Albay Hebib Bey Selimov’un gayretleri unutulmazdı.
Bakü’ye doğru ilerleyen Kafkas İslam Ordusu, kuzey ve güney grupları olarak iki koldan hareket etti. Şamahı, Hacıkabul-Postacengi Muharebelerinden zaferle çıkan askerlerimiz, Bakü yürüyüşüne hızla devam etti. Nuri Paşa’nın 5 Ağustos 1918 gecesi verdiği topçu baskın ateşi emriyle birlikte birinci Bakü taarruzu başlatıldı. İlk taarruzda kısmi başarı elde eden ordumuz, lojistik yetersizlikler nedeniyle bir süre beklemek zorunda kaldı. Ama kararlılıkları hiç azalmadı. 14 Eylül 1918’de Kafkas İslam Ordusu’nun mevcudu 8 bini Osmanlı, 6 bini Azerbaycan Türkü olmak üzere 14.000’e ulaşmıştı. 15 Eylül 1918 tarihinde ise İkinci Bakü taarruzu başlatıldı ve aynı gün saat 15.00’ten sonra Bakü esaretten kurtarıldı!
Gence’den başlayıp Bakü’de sona eren bu harekâtta, Kafkas İslam Ordusu 4 bini aşkın asker ve subayını, gönüllü Azerbaycan milis kuvvetlerinde de sayısız vatansever evladını şehit verdi. Ama bu fedakarlıklar boşa gitmedi. Kafkas İslam Ordusu, harp tarihinde örnek gösterilecek bir strateji ve taktik planıyla, kuruluşundan itibaren 3 ay gibi kısa bir sürede hem teşkilatlandı hem de muharebe meydanına koştu.
Ancak, tarihimizin kara günlerinden biri olan 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi gereği, Kafkas İslam Ordusu