İstanbul’da Kritik Nükleer Zirve: İran ve Avrupa Masada

Yayınlama: 25.07.2025
A+
A-

İran ve Avrupa ülkeleri, 2015 nükleer anlaşmasının geleceği için İstanbul’da bir araya geldi. Taraflar, anlaşmanın yeniden canlandırılması için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyor.

İstanbul’da Kritik Nükleer Zirve: İran ve Avrupa Masada

İstanbul, bugün önemli bir diplomatik trafiğe ev sahipliği yapıyor. İran ve Avrupa ülkeleri, uzun süredir çıkmazda olan nükleer anlaşmanın geleceğini görüşmek üzere bir araya geldi. Toplantı, tarafların anlaşmazlıkları giderme ve yeni bir yol haritası belirleme çabalarının bir parçası olarak görülüyor.

Görüşmelerin Aktörleri ve Beklentiler

Toplantıya İran’ı temsilen Dışişleri Bakan Yardımcıları Mecid Tahtrevançi ve Kazım Garibabadi katılıyor. Avrupa tarafında ise İngiltere, Fransa ve Almanya’dan üst düzey yetkililer hazır bulunuyor. Her ne kadar katılım ‘bakan yardımcısı’ düzeyinde olsa da, masadaki konuların hassasiyeti ve önemi, bu zirveyi yakından takip etmemizi gerektiriyor. Görüşmelerin odağında, 2015 yılında imzalanan ancak daha sonra ABD’nin çekilmesiyle akamete uğrayan nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması var.

Peki taraflar bu görüşmeden ne bekliyor? İran, anlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesi için, ABD’nin yaptırımları kaldırmasını ve anlaşmanın tüm taraflarının taahhütlerine geri dönmesini istiyor. Avrupa ülkeleri ise, İran’ın nükleer programının şeffaf bir şekilde denetlenmesini ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sınırlandırmasını talep ediyor. Anlayacağınız, beklentiler oldukça farklı ve uzlaşmaya varmak kolay olmayacak gibi görünüyor.

Müzakerelerin Geçmişi ve Kriz Anları

Bu toplantı, aslında buzları eritme çabasının bir devamı niteliğinde. Daha önce, 16 Mayıs’ta da benzer bir formatta bir araya gelen taraflar, ABD ile İran arasındaki dolaylı müzakerelere paralel olarak temasları sürdürme kararı almışlardı. Ancak, 13 Haziran’da yaşanan ve İsrail’e atfedilen saldırılar, müzakere sürecini sekteye uğratmıştı. Bu saldırılar, bölgedeki gerilimi tırmandırırken, diplomatik çözüm umutlarını da azaltmıştı. Şimdi, İstanbul’daki zirve, bu umutları yeniden yeşertme potansiyeli taşıyor.

Unutmamak gerekir ki, bu görüşmelerin arka planında, oldukça karmaşık bir denklem var. İran, nükleer programıyla ilgili endişeleri gidermek isterken, ekonomik yaptırımların da bir an önce kalkmasını arzuluyor. Avrupa ülkeleri ise, bölgedeki istikrarı korumak ve nükleer silahlanmanın önüne geçmek için çabalıyor. Bu nedenle, her adım dikkatle atılmalı ve tüm tarafların hassasiyetleri göz önünde bulundurulmalı.

“Tetik Mekanizması” Alarmı: Saat İşliyor

Görüşmelerin en kritik noktalarından biri de, “tetik mekanizması” olarak adlandırılan madde. İran, bu mekanizmanın Avrupa ülkeleri tarafından işletilmesinden ciddi şekilde kaygı duyuyor. Bu mekanizma, anlaşmayla kaldırılan Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının geri getirilmesine yol açabilecek bir süreci tetikleyebilir. Mekanizmanın süresi 18 Ekim’de sona eriyor. Eğer bu tarihe kadar bir çözüme ulaşılamazsa, Avrupa ülkelerinin mekanizmayı aktif hale getirmesi bekleniyor. Bu da, İran için oldukça kötü senaryolara yol açabilir.

Peki, bu “tetik mekanizması” tam olarak ne anlama geliyor? Basitçe anlatmak gerekirse, eğer İran nükleer anlaşmayı ihlal ederse, Avrupa ülkeleri BM’ye başvurarak, daha önce kaldırılan yaptırımların yeniden uygulanmasını talep edebilir. Bu durum, İran ekonomisi için ciddi sonuçlar doğurabilir ve bölgedeki gerilimi daha da tırmandırabilir. Bu nedenle, İstanbul’daki görüşmelerde bu konunun masaya yatırılması ve bir çözüm bulunması hayati önem taşıyor.

2015 Anlaşması: Bir Zamanlar Her Şey Farklıydı

2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma, aslında büyük bir diplomatik başarı olarak görülüyordu. BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa) ve Almanya arasında imzalanan anlaşma, İran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırmayı ve karşılığında yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu. Anlaşma, bölgede istikrarın sağlanmasına ve nükleer silahlanma yarışının önlenmesine katkıda bulunacaktı.

Ancak, bu iyimser tablo uzun sürmedi. 2018 yılında ABD, anlaşmadan tek taraflı olarak çekildi ve İran’a yönelik yaptırımları yeniden devreye soktu. Bu karar, sadece İran ekonomisini değil, aynı zamanda uluslararası diplomasiyi de derinden etkiledi. Avrupa ülkeleri, ABD’nin bu kararına karşı çıksa da, İran’ın talep ettiği telafi edici önlemleri alamadı. Bunun üzerine İran, anlaşmadaki taahhütlerini kademeli olarak durdurdu ve yüksek düzeyde uranyum zenginleştirme çalışmalarına başladı. İşte tam da bu noktada, ipler yeniden gerildi ve bugünkü karmaşık tablo ortaya çıktı.

Gelecek Belirsiz: Umutlar ve Endişeler Bir Arada

İstanbul’daki görüşmelerin sonucu, sadece İran ve Avrupa için değil, tüm bölge için büyük önem taşıyor. Eğer taraflar bir uzlaşmaya varabilirse, nükleer anlaşma yeniden canlanabilir ve bölgede istikrarın sağlanmasına katkıda bulunabilir. Ancak, anlaşmazlıklar devam ederse, gerilim tırmanabilir ve daha ciddi sonuçlar doğabilir. Bu nedenle, önümüzdeki saatler ve günler, diplomasi açısından kritik bir dönemeç olacak.

Vatandaş olarak bizler de, bu gelişmeleri yakından takip etmeli ve uluslararası diplomasinin önemini anlamalıyız. Çünkü, uzaklarda gibi görünen bu görüşmeler, aslında hepimizin hayatını doğrudan etkileyebilecek sonuçlar doğurabilir. Umarım, İstanbul’daki zirve, barış ve istikrar için bir umut ışığı olur.

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130